Kültür Sanat Varoş çığlığı

Varoş çığlığı

20.02.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Varoş çığlığı

Varoş çığlığı





Varoş çığlığı
"8 Mil / 8 Mile" - Yönetmen: Curtis Hanson / Senaryo: Scott Silver / Oyuncular: Eminem, Kim Basinger, Brittany Murphy, Mekhi Phifer, Omar Benson Miller, Evan Jones / 2002 ABD yapımı, 110 dakika.

8 Mile Road’, Detroitliler için bir ayrım noktasını ifade ediyor. Şehri tam ortasından ikiye bölen cadde, beyazlarla siyahları, kent merkezi ile varoşu birbirinden ayıran bir sınır işlevi görüyor. 1940’lı yılların ‘kara film’ini büyük bir başarıyla yenileyen "Los Angeles Sırları / L.A. Confidential"ın yönetmeni Curtis Hanson, bu kez Detroit özelinden yola çıkarak, sokaklardan bir gencin kıstırıldığı yaşam biçiminin ötesine geçme çabasını anlatıyor. Arka sokaklara ve varoş kültürüne belgesel tadındaki yaklaşımıyla ‘Rocky’ tarzı yükseliş öykülerinden ve benzer Amerikan rüyası çeşitlemelerinden ayrılan film, fırtınalı geçmişinden esinler taşıdığı gençliğin isyankâr idolünün malum popülaritesi üzerine tezgâhlanmış bir proje olmanın ötesinde nitelikli bir çalışma.
Eminem’in bir zamanlar yaşadığı eski mahallesinden amatörlerin de yer aldığı filmin repliksiz baş oyuncusu ise Detroit şehri. Bir zamanlar otomotiv endüstrisinin kalbinin attığı, ‘80’li yıllarda ucuz Japon arabaları ile rekabetten yenik çıkarak eski ihtişamını kaydeden Kuzey Amerika kentini mekan olarak seçen Hanson, "Amores Perros / Paramparça - Aşklar, Köpeklerödeki çalışmasına hayran olduğumuz Meksika asıllı Rodrigo Prieto’nun hemen tamamını el kamerasıyla saptadığı görüntüler eşliğinde yok olmuş bir uygarlığın izini sürüyor. Bir dönemin efsanevi Michigan sinema sarayının artık otopark alanı olarak kullanılan kalıntılarında, varoş çocuklarının varoluş mücadelesine tanıklık ediyor. Geçmiş güzel günlerin ışıltısının peşindeki yorgun kent ile, eski şarkıların doğaçlama ve hızlandırılmış bir tempoyla yeniden üretildiği, siyahıyla, beyazıyla yoksul gençlerin isyan çığlığı niteliğindeki ‘hip - hop’ müziği bu açıdan büyük paralellik taşıyor. Filmin her sahnesinde görünen Eminem, doğal yeteneğiyle ilk sinema deneyiminin altından başarıyla kalkmış. Depresif alkolik annede Kim Basinger, New York’a kapak atarak model olmayı düşleyen sevgilide Britanny Murhy dokunaklı yorumlarıyla dikkat çekiyor.

Yarın gösterime girecek "8 Mile / 8 Milöde Jimmy Smith Jr. karakterini oynayan Slim Shady ve Eminem adlarıyla da tanınan Marshall Mathers II, şu anda gezegendeki en büyük pop yıldızı.
O, George Bush’a göre ‘çocuk felcinden sonra Amerikan çocuklarını tehdit eden en büyük tehlike’. Birkaç yıldır hem sol hem sağ kanadın büyük tepkisini çeken Eminem, "The Real Slim Shady", "Kill You" ve "White America" gibi şarkılarıyla politikacıların ve ebeveynlerin nefretini kazanırken çağdaş popun en büyük idolüne dönüştü.
Slim Shady ve Eminem adlarıyla da tanınan Marshall Mathers II, şu anda yalnızca ABD’deki en büyük rap şarkıcısı değil, aynı zamanda gezegendeki en büyük pop yıldızı. Ayrıca, "8 Mile / 8 Milöde kendisinin bir yansıması gibi duran Jimmy Smith Jr. karakterini oynuyor.
Rap’e her ne kadar gangster, maço kültürü gibi yakıştırmalar yapılsa da bir sanat formu olduğu yadsınamaz. Rap’in kitlelerle iletişim kurma gücü, romanları ve filmleri bile aşıyor. Eminem de bu sanatın sokaklardan gelen şairi. Bazıları, hip - hop’un en büyük yıldızının beyaz olmasını eleştiriyor. Eminem, Elvis Presley ve Mick Jagger’ın yaptığı gibi siyahların tarzını kendisine göre uyarladı, siyah çağdaşlarının ancak rüyalarında görebilecekleri uluslararası bir şöhret yakaladı. Şu sözler ise onun ‘özüne’ sadık kaldığının kanıtı: "Elvis Presley’den beri dünyaya gelen en kötü şeyim / Siyah müziği bu kadar bencilce icra ettiğim / Ve onu kendimi zengin etmek amacıyla kullandığım için".
Otobiyografik film
"8 Mil" genç bir adamın kendisini bir rap şarkıcısı olmak suretiyle işçi sınıfı çevresinden kurtarma çabasını anlatan, biraz eski moda anlatımlı bir müzikal. Otobiyografik olduğu çok bariz ve "Batı Yakasının Hikâyesi" ile "Cumartesi Gecesi Ateşi"nde olduğu gibi bir Amerikan Rüyası resmi sunuyor.
Oysa Eminem’in şöhrete ulaşma süreci Amerikan Rüyası’nı çağrıştıran cinsten değil. Başarısı Michael Moore’un "Benim Cici Silahım" filminde olduğu gibi ABD’de beyaz yoksulların da bulunduğu gerçeğini göstermesinde yatıyor. ‘60’ların Bob Dylan’ınına benzer şekilde zamanının bir sözcüsü olduğunu söylemek, hiç de abartılı olmaz.
Yale Üniversitesi’nde sosyoloji ve Afro - Amerikan kültürü üzerine ders veren Prof. Paul Gilroy, Eminem’i ABD’deki en keskin sosyal eleştirmenlerden biri olarak görüyor: "Beyaz Amerikan ailesinin yaşadığı sorunları anlatan nadir seslerden biri. Bush’un propagandasını yaptığı anne - baba ve mutlu çocuklardan oluşan aile tablosunu yerle bir edecek sözler söylüyor. Söylemi, mutsuz evlerde şiddet dolu bir hayat yaşayan çocuklara hitap ediyor. Bu konuları video - kliplerinde görmek ve şarkı sözlerinin kızgınlığında hissetmek mümkün. Parçaları, özellikle kadınlara ve gaylere karşı öfke ve nefret yüklü".
Muazzam bir başarı yakaladığı ilk albümü "The Marshall Mathers LPöde yarattığı alter ego’su Slim Shady ‘cinai’ hislerini törpülemek için küçük kızının yardımıyla karısını öldürüp göle attığını hayal ediyordu. Bu şiddetin sorumsuzluk olduğunu düşünenler de var. Güney Kaliforniya Üniversitesi İngilizce Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Percival Everett, Eminem’in cahil bir gerici olduğunu söylüyor. "Eminem’in müziğinde ve şarkı sözlerinde zekâ belirtisi görmek zor. Radikal olmak için çok aptal. Yeteneksiz, homofobik, kadınları taciz eden ve onlardan nefret eden bir adamın böylesine popüler olması çok acı."
Prodüktörünün Dr. Dre olmasının avantajını da kullanan Eminem’in Kurt Cobain ile çok ortak noktası var. Bizi ilgilendiren derisinin rengi değil, öfkesinin karanlığı. Onaylamadığımız sözler kullanıyor ama bize anlattıklarının hepsi gerçek.

Detroit’ten çıkan ‘edepsiz’ sarı çocuğa hitaben yazılanlar kitaplaştı.
Hip - hop’un gücüyle ortalığı velveleye veren, dostu ve düşmanı bol Eminem, Real Slim Shady, Marshall Matters ya da her kim ve neyse, Stüdyo İmge’den yayımlanan ve tamamı Türkiyeli yazar yorumlarından oluşan bir kitapla değerlendirildi. Detroitli fakir çocuk Eminem, esasen nasıl biridir üzerine düşünce jimnastiği yapıp elastikiyet kazanmak için Altay Öktem, Berrin Karakaş, N. Buket Cengiz, Can Dündar, Deniz Durukan, Doğu Yücel, Esin Küçüktepepınar, Hasan Uygun, Hikmet Temel Akarsu, Gamze Deniz, Murat Beşer, Musa Pembe, Orhan Tekelioğlu, Osman Kaytazoğlu, Özlem Gürel, Sabri Kılıç, Suat Bilgi ve Tunç Dindaş’ın bugüne dek yazdığı Eminem yazıları tekmili birden bu kitapta. "Eminem’i Anlama Kılavuzu", Can Dündar’ın 18 Haziran 2002 tarihli Aktüel Dergisi’ndeki "Eminem, Eminem Oğlumun İdolü..." adlı yazısından feyz alınarak hazırlandı. Ağzından "fuck" düşmeyen bir adamı idolleştiren ve "fuck" deme olasılığı yüksek tüm çocukların babalarına ve analarına samimiyetle öneriyoruz.

Show: Eminem’i Anlama Klavuzu
Editör: Hasan Uygun
Stüdyo İmge
246 s.

Robin Williams’ın dramatik bir rolde harikalar yarattığı film, ilginç bir psikolojik gerilim.
"Baskı / One Hour Photo" - Yönetim ve senaryo: Mark Romanek / Oyuncular: Robin Williams, Connie Nielsen, Michael Vartan, Gary Cole / 2002 ABD yapımı, 98 dakika.

Bir alışveriş merkezinin fotoğraf reyonunda teknisyen olarak çalışan, ömrünü insanların ölümsüz kılmaya çalıştığı keyifli anlarını tab etmekle geçiren Sy, bu tasasız görüntülerde mutluluğu arar. Kimsesi olmayan orta yaşı geçmiş adam, kendisinden selam sohbeti esirgemeyen, özel günlerinin anılarını yıllarca ustalığına teslim etmiş Yorkin ailesine ise tutkuyla bağlıdır. Nina ile Will’in sevgi dolu saatlerine şahit olmuş, Jacob’ın 9 yaşına kadar geçirdiği her evreyi izlemiş olan Sy, kendisini ailenin amcası olarak hayal eder. Ancak yaşam, fotoğraflarla kurulan kusursuz dünyadan çok farklıdır.
Ödüllü müzik videolarıyla tanınan Mark Romanek’in senaryosu da kendisine ait yeni filmi, bağımsızların kalesi Sundance programında yer almış ilginç bir psikolojik gerilim."The Conversation", "Taxi Driver" gibi filmlerdeki yalnız adamlardan esinlenen Romanek’in filmi, (ban Michel Blanc’lı unutulmaz "Bay Hire"i hatırlatan) bir Fransız filmi dinginliğinde akıyor. Çok başarılı düş sahnesinin yanı sıra, ailenin ve baş karakterin isimlerindeki kelime oyunları da incelikli (Yorkin, ‘akrabanız’ anlamına gelen deyişle eşsesli, ‘Sy’ ortasına bir ‘h’ harfi konduğunda İngilizce ‘utangaç’ anlamına geliyor). Sanal mutluluk dünyası gerçeklerin duvarına çarparak paramparça olan saplantılı Sy karakteri, klasik kötü adam tiplemesinden farklı olarak insani boyutlarıyla ele alınmış. Bunda, "Insomnia"dan sonra bir kez daha karanlık bir figürü olağanüstü yorumlayarak dramatik rollerdeki atağını sürdüren Robin Williams’ın da payı büyük.