Victor Hugo ile yolculuk
Fransız edebiyatının en güçlü ismi Victor Hugo’nun 200. yaşı 26 Şubat’tan itibaren kutlanmaya başladı. The Independent’tan Margaret Campbell, Avrupa’da Hugo’nun izini sürdü.
Victor Hugo, Paris’e tutkundu. "Sefiller"in birçok bölümünde ona övgüler düzer: "Avrupa’nın kalbinin attığını Paris’te hissedersiniz". 1831 yılında "Notre-Dame’ın Kamburu"nun basımından sonra, Ortaçağ’dan kalan harikaları Notre Dame Katedrali’nin onarımı için başarılı bir kampanya yürüttü.
1 Mart - 31 Mayıs tarihleri arasında sergilenecek Notre - Dame’ın şapellerinden birindeki sergi, Hugo’nun bu anıtı yeniden keşfinin, yarattığı efsanenin ve romanın, halkın restorasyona karşı tutumu üzerindeki etkisinin altını çizecek.
"Sefiller"in izi kaldı mı?
Baron Haussman’ın kent reformları romanda anlatılan yoksul mahallelerini, hükümet karşıtı ayaklanmalara yataklık eden yerleri yıktı. Gavroche’un dudağında yenik bir şarkıyla öldüğü barikatın bulunduğu Chanverie Sokağı yok artık. Cosette’in sefil yıllar geçirdiği 13. Mahalle batakhaneleri de öyle... Ama bölgedeki Gobelins (Goblen) halı atölyeleri ayakta kaldı ve Gobelins Caddesi 42 numarada ziyaret edilebilir. Hakiki "Sefiller" tutkunları Valjean’ın Marius’u kurtardığı kanalları da görebilir.
Hugo hayranları
"Notre - Dame’ın Kamburu"nun başarısından sonra Hugo ailesi Vosges Meydanı 6 numaraya, Marais’nin tam ortasında yer alan Paris’in en gözde meydanına taşındı. 1851’e kadar orada yaşadılar.
"Sefiller" burada başladı. Pek çok
oyun ve şiir burada tamamlandı. Bugün müze haline gelen evde, Hugo’nun metresi için döşediği oryantal oturma odası yeniden yapıldı. Hugo’nun çizdiği resimler ve fotoğrafları da kitapları, potreleri ve yadigârları yanında sergileniyor.
2002 yılında Paris’te sırada olan üç sergiden ilki, Hugo ve tiyatro temasını işleyen, Comedie Française tarafından düzenlenen "Yıldızları Görmek / Voir les etoiles" 11 Nisan - 28 Haziran tarihleri arasında açık olacak.
Fransız Ulusal Kütüphanesi Hugo’nun vizyonunu ve yaratıcı yeteneklerini, çok az görülmüş fotoğraf, çizim ve elyazmalarını kapsayan büyük bir sergiyle, "L’homme Ocean / İnsan Okyanus" ile 19 Mart - 21 Haziran tarihleri arasında kutlayacak.
Ya Fransa’nın geriye kalanı?
Hugo bir generalin oğlu olarak Besançon’da doğdu ama orada kısa bir süre kaldı. Anne ve baba evleri arasında dolaştı. Babasıyla Napoli ve Madrid’e gitti, sonunda Paris’te yatılı okula gönderildi.
"Sonbahar Yaprakları" adlı şiirinde Besançon’dan "eski bir İspanyol kenti" diye söz eder, ama yetişkin olarak kentle pek bağlantısı olmadı. Buna rağmen Besançon Güzel Sanatlar ve Arkeoloji Müzesi, 21 Eylül - 21 Aralık tarihleri arasında "Rodin’in Gözünden Victor Hugo" sergisinde iki adamın dostluğu çerçevesinde Rodin’in heykellerini sergileyecek.
Hugo’nun yaşamının en büyük trajedilerinden birinin geçtiği Seine Nehri kıyısında bulunan Villequier kasabasındaki Victor Hugo Müzesi’nde yazarın çocuklarla ilişkisi ve onların yapıtında oynadığı rol üzerine bir sergi 29 Nisan’dan 11 Ağustos’a dek açık kalacak. Hugo’nun büyük kızı Leopoldine ve yedi aylık kocası Seine’de bir vapur kazasında ölmüştü.
"Sefilleröde Jean Valjean’ın sosyal dönüşümünü geçirmesiyle gurur duyan Ortaçağ kasabası Montreuil’deki Yaşayan Tarih Müzesi, 28 Nisan’a dek Hugo’nun karikatür ve fotoğraflarını sergileyecek.
Sürgünden söz ettik
Bir zamanlar katı bir muhafazakâr olan Hugo, 1848 yılında Fransız parlamentosuna seçildikten sonra hızla sola kaydı. 3. Napoleon 1851’de darbe yaptığında Hugo, sahte pasaportla Brüksel’e kaçmak zorunda kaldı. Karısı ve çocuklarıyla Guernsey’de denize bakan Hauteville Evi’ne yerleşti. Metresi de yolun aşağısındaki bir evi kiraladı.
Sonraki 15 yıl, Hugo adadaki yaşamın göreceli yalnızlığından hoşlandığı için edebi etkinlikler yönünden varsıldı. Hugo enerjisini ve kişisel zevklerini bir yandan da Hauteville Evi’ni döşemeye aktardı. Bu villa, sıradan bir müzeden daha fazlasını sunuyor; özel yaşamının da karıştığı kişiliğine tanıklık ediyor. Burada 2 Nisan - 5 Ekim tarihleri arasında, Hugo’nun
yemek odasında ahşap üzerine oyduğu yazıdan hareketle "Exilium vita est / Yaşam Bir Sürgündür" adlı sergi izlenebilir.
Vatana dönüş
1870 yılında cumhuriyet ilan edilir edilmez Hugo sevgili Paris’ine döndü. İş için gittiği Brüksel’de, Paris Komünü için savaşanlara burada sığınma hakkı verilmesini söyleyerek kısa sürede yine başını belaya soktu. Ülkeden kovulmasından hemen önce "Sürgün yeri olmak Belçika’nın zaferidir" diye yazdı. Bu ziyareti ve Napoleon’un son savaş alanına gezisini anmak için Waterloo’da 10 Ekim’den 15 Aralık’a dek süren "Victor Hugo Belçika’da 1000 Gün" başlıklı bir sergi onun bu genç ülkedeki günlerini ve Belçika’nın edebi yaşamına katkılarını anlatacak.
Avrupalı Hugo Victor Hugo’nun Avrupa konsepti, zamanının bir yüzyıl ilerisindeydi. Yazar toplumsal konularda etkin bir politik eylemciydi; giyotinden "o kötü şöhretli makine" diye söz eder ve idamların barbarlığı üzerine eleştiriler yazardı. En ünlü ve çarpıcı suluboya resimlerinden biri cenderede sallanan bir adamı betimler. İdam cezasıyla savaşmanın yanı sıra - sonunda Başkan Mitterand’ın yönetimi sırasında kazanılmış bir savaş -ateşli bir ön- Avrupalıydı.
1855 yılında yaptığı bir konuşmada "kıtanın tek bir halktan oluşacağı", Avrupa’nın "İnsanlık’a ait olacağı" ve kıtanın para biriminin "prenslerin nüfuzu yüzünden var olan absürd para birimi farklılıklarını yok edip onların yerine geçeceği" günleri iple çektiğini söylüyordu. 1871 yılında, Ulusal Meclis’te "Avrupa Birleşik Devletleri" deyimini kullanıp sansasyon yarattı.
Fransa hala Almanlara yenik düşmenin utancıyla boğuşuyordu ama o iki tarafın da kaleleri yıkıp Avrupa çapında özgürlüklerle "tek bir ulus, tek bir aile, tek bir cumhuriyet, kontinental bir federasyon" kurmasını öneriyordu.
Euro ve sınırsız Schengen bölgesi onun vizyonuna son saygı duruşudur.
KÜLTÜR & SANAT