Kültür Sanat Yo Yo Ma’nın müzikal sentezi

Yo Yo Ma’nın müzikal sentezi

18.04.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ünlü viyolonsel virtüozu Yo Yo Ma, "İpek Yolu Gezileri / Yabancılar Buluştuğunda" adını taşıyan Sony Classical yapımı CD’sinde, Doğu ile Batı müziklerini bir araya getirme savında.

Yo Yo Ma’nın müzikal sentezi

Yo Yo Ma’nın müzikal sentezi

Ünlü viyolonsel virtüozu Yo Yo Ma, "İpek Yolu Gezileri / Yabancılar Buluştuğunda" adını taşıyan Sony Classical yapımı CD’sinde, Doğu ile Batı müziklerini bir araya getirme savında.

ÜNER BİRKAN

Yo Yo Ma’nın müzikal sentezi
İpek Yolu"nu, ilginç bir benzetme ile "Internet’in Atası" olarak niteleyen Yo Yo Ma, sonsuz bir merak ve tutkuyla, Ortadoğu ve Asya’nın müziklerini hayranlıkla inceliyor; bu iki ayrı dünyanın müziklerini birbirine yaklaştıran uçları yakalamaya, birleşme noktalarını, etkileşimlerini anlamaya çalışıyor.

Batı ile Doğu’da yaratılmış eserleri bir araya getirme düşüncesi nasıl doğdu?
Türkiye’yi ve komşularını içine alan gezilerim boyunca, bulunduğum kültürden farklı müzik kültürlerini önüme açan, olağanüstü insanlarla karşılaştım. Müzik gelenekleriyle kurduğum ilişkinin sonunda ulusların birbirlerini ne kadar çok etkilediklerini şaşkınlıkla gözlemledim. Örneğin, pipo adlı eski Çin çalgısının kökleri Ortadoğu’ya uzanıyor. Japonya’da, Nara Krallık Müzesi’nde, IX. yy.’dan kalma bir lavtanın üzerinde, Afrika’nın doğusundan gelme iki değerli taş var. Hanoi müzesinde, Roma döneminden kalma, cam sanatı ile ilgili örneklerle karşılaştım. Bütün bunlar, Doğu ile Batı arasındaki sanatsal alışverişin, çok eski çağlardan bu güne ne denli zengin olduğunu gösteriyor. Bu gözlemlerimden sonra, müzik geleneklerimizin karşılıklı olarak nasıl zenginleştirileceğini görmek üzere, bütün bu ülkelerden sanatçıları bir araya getirme olanaklarını araştırmaya başladım.

Schumann’ın Konçerto’sunu dinlemeye alışmış bir kulak, hiçbir hazırlığı olmaksızın, bunları dinlemekten tat alabilir mi?
Doğu müziklerinde zaman kavramı çok değişik. Bunlar, bizim o gürültülerle, olur olmaz zamanlarda kulak vermek zorunda kaldığımız, yıpratıcı müziklerle dolu ses dünyamızın önünde, kurtarıcı bir soluklanma gibi... Örneğin, mugam’ları, bu olağanüstü Azeri şarkılarını dinleyin bir... Beni büyüleyen de bu işte. Dinlediğim bütün eserlerde, hep şu soru çıktı karşıma: Kim bu sanatçılar? Neler söylemeye çalışıyorlar? Nasıl anlayabilirim onları? Tıpkı 1889’daki Uluslararası Sergi sırasında, Debussy’nin, önünde yepyeni ufuklar açan gamelan çalgıcılarıyla karşılaşması gibi.

"İpek Yolu" tasarımında, Asya’da ve Ortadoğu’da Batı müziği konserleri de var mı?
Evet, çok önem veriyorum buna. Geçtiğimiz kasım ayında Suriye’de, Ağa Han Ödülleri töreninde bir konser verdik. Bach’ın bir sarabande’ını çaldım, bu dansın doğduğu yer, Kuzey Afrika’dır. Sonra, Ravel’in "İkili"si vardı programda, ardından da Arap müziğinden bazı parçalar... Dinleyici öyle coşkulu, dikkatliydi ki, anlatamam.

Tango, folk, barok... Çok çeşitli alanlarda dinledik sizi. Başka düşünceleriniz var mı bundan sonrası için?
Yaptıklarımın tümünün, yetişmemden, bu yetişmede insan öğesine değer vermemden ileri geldiğini sanıyorum. Ne yazık ki, "müzik heveslisi" sözcüğünün değerini yitirdiği bir toplum içinde yaşıyoruz. Her şey, aşırı ölçüde, kesin sınırlarla belirlenmiş durumda: Caz, rock, klasik... Belki yararlı bu ama, hiç olmazsa düşünce düzeyinde, aşmayı bilmeliyiz bu sınırlamaları. Çok özel alanlarda yoğunlaştıkça, başka tarafları görmekten uzaklaşıyorsunuz. Örneğin, Brezilya müziğini taparcasına severim ben, çok dinlerim; ünlü gitar ikilisi Assad kardeşlerin, Latin Amerika müziğine de, Scarlatti’ye de aynı ustalıkla ulaştıklarını görmek, mutlu eder beni. Belki bir şeyler yapacağım onlarla birlikte.

Diapason dergisi yazarlarından Jerome Bastionelli’nin kendisiyle yaptığı konuşmadan kısaltılarak çevrildi.


Silk Road Journeys
Yo Yo Ma
Sony Classical







KÜLTÜR & SANAT