Milliyet Executive Eşitsizliğin gizemi nasıl çözülebilir?

Eşitsizliğin gizemi nasıl çözülebilir?

10.01.2023 - 02:17 | Son Güncellenme:

 Birileri “Batının -gelişmişliğin- bize katacağı bir şey yok” diye düşünebilir. Ancak bu durum, ülkedeki ‘yatırımları’, ‘eğitimi’ ve ‘yeni teknolojilerin benimsenmesini’ engelleyen güçlü zengin ülkeler lobisinin ekmeğine yağ sürecektir. Çünkü aradaki fark çok açılabilir.

Eşitsizliğin gizemi nasıl çözülebilir

Şükrü Andaç/Milliyet Gazetesi Ekonomi Müdürü/sukru.andac milliyet.com.tr- Zenginler ve fakirler arasındaki adaletsizlik (gelir) bilim ve teknolojinin gelişmesiyle ‘kapanacak’ diye hayal ederken; eşitsizlik sürekli artmaya devam ediyor. Yaşananlar zengin ülkeler ile düşük gelir grubu ülkeler arasındaki tabloda da aynı. Peki bu durumun sebebi ne ve bunun artık bir son bulması için acaba ne yapılabilir? Oded Galor’un kaleme aldığı “İnsanlığın Serüveni - Zenginliğin ve Eşitsizliğin Tarihi” adlı kitap bu ve benzeri soru(n)ların yanıtlarını arama noktasında önemli bir kaynak olabilir. Kitapta yer alan bir bölüm ile konuya ışık tutacak olursak...

Haberin Devamı

Nobel ödüllü ekonomist Robert Solow’unki gibi ekonomik büyümeyi anlamaya yönelik girişimler, fiziksel sermaye birikiminin ekonomik büyüme için önemine odaklanmıştır. Bir çiftin haftada birkaç düzine ekmek pişirmeye yetecek kadar buğday hasat ettiğini varsayalım. Bu ekmeklerin bir kısmını ailelerini beslemek için kullanıyorlar ve kalanını köy pazarında satıyorlar. Yeterince para biriktirdikten sonra bir saban satın alarak fiziksel sermaye stoklarını, hasatlarını ve nihayetinde haftada pişirebilecekleri ekmek sayısını arttırıyorlar. Çiftin başka çocukları olmadığı sürece, bu sermaye birikimi kişi başına düşen gelirlerini artırmalarına yardımcı olacaktır. Ancak bu fiziksel sermaye birikiminin etkisi, “azalan marjinal verimlilik yasası” tarafından kısıtlanmaktadır: “Kullanabilecekleri arazi ve zaman miktarı sınırlı olduğundan, ilk saban, çiftçinin üretimini haftada beş somun ekmek artırıyorsa, ikinci bir saban sadece üç somun ekmek daha artırabilir, beşinci saban ise verimliliği neredeyse hiç artıramayabilir.” Bu analizin önemli sonucu, sadece saban verimliliğindeki sürekli iyileştirmelerin bu köylüler için uzun vadede gelir artışı sağlamayacağıdır. Ayrıca, yeni bir sabanın satın alınması, yoksul bir çiftlikte, eşit büyüklükteki daha gelişmiş bir çiftlikte olduğundan daha hızlı bir büyümeyi teşvik edecektir çünkü bu muhtemelen yoksul çiftlikte ilk saban olurken, zengin çiftlikte üçüncü veya dördüncü saban olabilir.

Haberin Devamı

Dolayısıyla, nispeten yoksul bir çiftlik daha gelişmiş bir çiftlikten daha hızlı büyümeli ve zaman içinde yoksul ve zengin çiftlikler arasındaki gelir farkı azalmalıdır. Bu nedenle Solow’un modeli, teknolojik ilerleme olmadan ekonomik büyümenin sonsuza kadar sürdüremeyeceğini öne sürer. Dahası, zaman içinde, sadece başlangıçtaki kişi başına gelir ve sermaye stoku düzeyleri farklı olan ülkeler arasındaki gelir eşitsizlikleri azalmalıdır. Bir maraton yarışı düşünün ki koşucular başlangıç noktasından uzaklaştıkça her bir ilave adım daha da zorlaşıyor. Eğer “bir grup koşucu” yarışa aynı derecede yetenekli “ikinci bir grup koşucu”dan birkaç dakika önce başlarsa, geç kalanların önünde gitmeye devam edecek, ancak attıkları her adımda aralarındaki fark azalacaktır. Benzer şekilde, sadece başlangıçtaki kişi başına gelir ve sermaye stoku seviyeleri farklı olan ülkeler bağlamında, yarışa daha geç başlayan daha yoksul ekonomiler, yarışa daha erken başlayan daha zengin ekonomilere kademeli olarak yaklaşmalı ve böylece bu ülkeler arasındaki gelir farkları sonunda azalmalıdır. Ancak buna karşın hatta bunun tam tersine, bölgeler arasındaki yaşam standartları arasındaki farklar son iki yüzyılda büyük ölçüde artmıştır. Peki bazı ülkeler arasındaki bu büyük ayrışmaya ne sebep oldu? Ve bazı yoksul ülkelerin daha zengin olanları yakalamasını engelleyen güçler nelerdir?

Haberin Devamı

Eşitsizlikleri yaratan temel nedenler yerine yüzeyde gözlemlenebilen etmenlere (görünen eşitsizliklere) çok dar bir şekilde odaklanılması, yoksul ulusların karşılaştıkları daha az görünür ancak daha kalıcı engellerin üstesinden gelmelerine yardımcı olacak politikaların tasarlanmasını engellemiştir. Bu güçler “yatırımları”, “eğitimi” ve “yeni teknolojilerin benimsenmesini” engelleyen bir bariyer oluşturarak dünya genelinde eşitsiz kalkınmaya katkıda bulunmuş olabilir. Eşitsizliğin gizemini çözmek ve küresel refahı teşvik etmek istiyorsak, altta yatan bu nedenleri ve engelleri tespit etmemiz gerekecektir.