Otomobil ‘Dert etme, direksiyon bende!’

‘Dert etme, direksiyon bende!’

17.06.2013 - 00:03 | Son Güncellenme:

130 km/s hızla giderken ellerinizi direksiyondan çekip, kontrolü otonuza bırakırsanız ne olur? Bosch’un geliştirdiği “otonom” otomobilin içinde buna da tanıklık ettik...

‘Dert etme, direksiyon bende’

Sürücülüğünden emin olmadığı insanların yanına oturduğunda soğuk terler döken biri, saatte 130 km hızla giden bir otomobilin direksiyonunda “bilgisayar” olduğunu görürse ne yapar? Kaderine ve teknolojinin hakimiyetine boyun eğer...
İlk kez 1950’lerde ortaya atılan ve gelişen teknolojiler sayesinde son birkaç yıldır yeniden gündeme gelen “otonom” yani kendiliğinden gidebilen otomobiller, artık yürüyen prototiplerle test ediliyor. Bir anlamda uçaklardaki “otomatik pilot”a benzeyen sürüş destek sistemlerine sahip otomobiller, her ne kadar yakın bir zamanda ticarileşmeyecek bile olsa, şimdiden otomotiv teknolojisinin “en parlak gelişmesi” olarak kabul ediliyor.
Alman otomotiv devi Bosch’un de üzerinde çalıştığı sistem, istenirse tek bir düğmeyle otomobilin tüm kontrollerini üstlenebiliyor. Bunu bizzat aracın direksiyonunda değil, yolcu koltuğunda oturarak yaşama imkanı bulmuş biri olarak söyleyebilirim ki, teknoloji bazen insanı “fazlasıyla” heyecan içinde bırakabiliyor!

‘Sollama yapabilir miyim?’
Bosch, kendiliğinden giden otomobilyarım” ve “tam” olmak üzere iki farklı sistem geliştirmiş. Yarı-otonom denilen sistemde bilgisayar, belirlenen güzergahta ve hızda aracın kontrolünü devralıyor. Ancak belirli fonksiyonları yürütebiliyor ve her bir işlem öncesinde sürücüden “onay” bekliyor. Örneğin “Sollama yapayım mı?” diye bir uyarı verirken, bunu gerçekleştirmesi için sürücünün sinyal koluna basarak onaylaması gerekiyor. 130 km/s ile otobanda giderken denendi ve tarafımdan bizzat izlendi. Gerçekten de yapıyor, ancak şerit değişimlerinde direksiyon hareketleri bir miktar sert. Bu da “tansiyon yükseltici” bir durum maalesef.
Tam-otonom sistemdeyse bilgisayar, otomobilin tüm kontrolünü sürücüden devralabiliyor. Sistem, yoldaki işaretleri okuyup hız sınırlarına uygun gidiyor, öndeki araçla mesafeyi ayarlıyor ve fren yapabiliyor, trafik ışıklarına uyuyor, gerektiğinde sollama yapabiliyor. Kavşaklardan çıkışta sürücülerden daha dikkatli davranırken, virajları normal bir sürücüden daha iyi dönebiliyor. Üstelik bunun için izin istemiyor, “kafasına göre” takılıyor.

Haberin Devamı

Kameralar sağolsun
Yolcu koltuğunda oturmama ve direksiyonda bir mühendis bulunmasına karşın ciddi şekilde “ter döktüğüm” sistem, sürekli olarak 360 derece dönen kamera ve algılayıcılar sayesinde bunları gerçekleştiriyor. Çevresindeki tüm nesneleri algılayan ve otomobil ile ağaçları birbirinden ayırabilen sistem, kendisini de buna göre ayarlıyor. Önündeki araç aniden durduğunda fren yapıyor, trafik ışıklarına ve hız sınırlarına uyuyor, önüne bir insan çıkacak olsa hemen duruyor. Bir anlamda “Dert etme, direksiyon bende!” diyen sistemin henüz daha geliştirilmesi gereken çok fonksiyonu var. Ancak uzmanlar, sürücü kaynaklı trafik kazalarının azaltılmasında böyle bir sistemin büyük rol üstlenebileceğini söylüyorlar. Yine de pahalı bir önlem olacağı kesin...