Pazar A’dan Z’ye 2013

A’dan Z’ye 2013

05.01.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Merhaba Milliyet Pazar okurları... Gündeme farklı bir açıdan bakmak, herkesin işaret ettiğini değil, çoğunluğun görmediğini okumak istiyorsanız işte bu köşe tam sizin için! Girişi, uğurladığımız 2013 yılının “aykırı” almanağı ile yapalım dedik. İşte A’dan Z’ye bir yılın özeti

A’dan Z’ye 2013

AMERİKA “stratejik ortaklık”tan büyükelçisine kapı gösterilen “olağan şüpheli” durumuna dönüşünce piyasalardan siyasi analistlere, tüm aktörler pozisyonlarını değiştirdi. Yüzde 5’lik zamla 846 TL’ye “yükseltilen” asgari ücretin a’sı da bu gelişmelerin gölgesinde kaldı tabii.
Bünyamin Aygün gazetemiz adına görev yaptığı Suriye’de,
El Kaide ile bağlantılı gruplar tarafından kaçırıldı. İlgili kurumların meslektaşımızın bir an önce serbest bırakılması için gereğini yapması amacıyla imza kampanyası başlatıldı.
Cemaat’in adı Hizmet Hareketi oldu. Bunca yıldır adeta UFO (tanımlanamayan uçan nesne) idi; sonunda tanımlandı. Yine de “Bu yapı siyasete yön veren bir aktöre nasıl dönüştü, finans kaynağı ne?” gibi basit sorular bile hâlâ yanıtsız.
Çapul TV, Gezi isyanının 10’uncu günü yayına başladı. Yer yerinden oynarken penguen belgeseli yayınlayan TV’lere inat alternatif bir medyanın var olabileceğini kanıtladı. İnternette yayında...
Don Kişot, Yeldeğirmeni’ni işgal etti! Kadıköy Yeldeğirmeni’nde
15 yıldır inşaat halinde duran bina Gezi isyanı sonrası oluşan mahalle inisiyatifi tarafından işgal edilerek temizlendi, boyandı, halkın hizmetine sunuldu. İşgal evi mahalle düğününe ev sahipliği bile yaptı.
Emniyet yani Polis Teşkilatı, hiç bu kadar “odak” olmamıştı. Son yılların en önemli soruşturmalarında savcı gibi hareket eden polisten son operasyonlarda savcıya kafa tutan polise kadar, çok enteresan tiplemeler gördük. Asıl şimdi, siyasi iktidarın görevden aldığı yüzlerce polis işe dönüş davası açıp olumlu sonuç alırsa seyreyleyin cümbüşü!
Filmin adı: “Asasız Musa”. 20 Eylül 1992’de Diyarbakır’da öldürülen Kürt aydını Musa Anter’in hayatını anlatıyor. Anter’in üç cocuğunun da rol aldığı, Aydın Orak’ın yönettiği film, sonbaharda gösterilecek.
Gizli Tanıdık. Cumhuriyet Gazetesi’nin deneyimli yargı muhabiri İlhan Taşçı, son yılların en önemli davalarına yön veren gizli tanıkları sorguladığı kitabını yayımladı, evine hırsız girdi. Ne hikmetse yalnızca bilgisayarı çalındı. Kitabı okuyun, hırsızın telaşını anlayacaksınız!
HSYK, “yılın son dakika golünü” attı. Siyasi iktidarın, “Amacımız 12 Eylül’ü yargılamak” diyerek oy topladığı anayasa değişikliğinin temel nedeni bu kurumu yeniden yapılandırmaktı. İktidar bunun nasıl bir bumerang olabileceği uyarılarına kulak tıkayınca bugünlere gelindi.
Irak’ın kuzeyi idi yıllarca, sonunda Başbakan, “Kürdistan” diye telaffuz etti. Dünya mı yıkıldı? Hayır! Peki, kazanımlarını bu noktaya taşıyan Kürt siyasal hareketinin son dönemki tutumuna ne demeli? Büyük bir çoğunluk, “Kürdistan sınırları dışında olanlar ikincil sorunlar” havasında sanki. Çatı parti HDP bu yüzden beklenen coşkuyu sağlayamadı.
İnterseksler nihayet LGBT’nin (lezbiyen, gey, biseksüel, trans) sonuna eklendiler. Kabaca hermafrodit olarak nitelenen bu bireylerin henüz ergenlik çağına gelmeden ve izinleri alınmadan, aileleri tarafından ameliyat ettirilerek bir cinsel kimliğe bürünmeye zorlanmaları sonunda görünür hale geldi.
JİTEM yüzlerce faili meçhul cinayetin sorumlusuyken devlet tarafından hep reddedildi. Yılın en matrak ilanını İŞKUR verdi. JİTEM Okulu adına ilan vererek bir ilke imza atan İŞKUR açıklama yapıp geri adım atsa da ağlanacak halimize güldürdü.
Kuir (Queer) kavramı kabaca, sistem tarafından dayatılan bütün toplumsal cinsiyet normlarına bir karşı duruşu ifade ediyor. Amerikalı Judith Butler’ın “Queer Teorisi” Türkiye’de her geçen gün daha fazla ilgi görüyor. Galatasaray Üniversitesi’nde kurulan Lion Kuir, devlet üniversitelerinde resmi kabul gören
ilk LGBTİ öğrenci topluluğu oldu.
LİBERALLER yılın en savrulan kesimi oldu. Hiç toz kondurmadıkları siyasi iktidarı öyle ağır sözlerle eleştirmeye başladılar ki, Demirel’in “Dün dündür, bugün bugündür” sözü yanlarında hafif kaldı!
Mutlu Keçi İlköğretim Okulu. Adını çocuklar koydu. “Başka Bir Okul Mümkün” projesinin hayaliydi, gerçek oldu. Zorunlu din dersi kaldırılacak mı diye beklerken “seçmeli” din derslerinin eğitime sokulduğu bir dönemde bu okul, ilaç gibi geldi!
Nefret suçları, Başbakan’ın açıkladığı Demokratikleşme Paketi’nin sürpriziydi. Ancak bu suçun en büyük mağdurları yasanın dışına itildi. Cinsel yönelim ile etnik kimliğe yönelik suçlar “nefret suçu” kapsamına alınmadı.
Oğul Mehmet Ayvalıtaş, Gezi eylemcilerine destek için Ümraniye’de yolu trafiğe kapatmak isteyen grubun arasındaydı. Kalabalığı yaran cip, 20 yaşındaki Mehmet’i öldürdü. Anne Fadime Ayvalıtaş, oğlu gibi Gezi olayları sırasında öldürülen gençlerin katillerinin ceza alması için aylarca çabaladı ama ana yüreği evlat acısına dayanamadı. Ölümü, en katı vicdanları dahi sarstı.
Ötekilerinpostası.org, cezaevlerindeki açlık grevlerinin ana akım medyada yer almamasına tepki olarak Açlık Grevi Postası adıyla yayına başlamıştı. “Yurttaş gazetecilik ve kolektif habercilik ile sansürü deliyoruz!” sloganıyla Gezi olaylarının en çok takip edilen medya kuruluşlarındandı.
Propaganda Yayınları, Türkiye’nin ilk e-kitap yayınevi olarak harika kitaplar yayımlamaya devam ediyor.
Redhack... Bir çeşit modern Zorro! Yönetenlerin sinirini bozmalarının sebebi sıradan bilgisayar korsanı olmamaları. Sisteme başkaldırıyorlar, polis onları bulmak için çok çaba harcıyor.
Serbest bırakılan CHP Milletvekili Mustafa Balbay’ın
5 yıl sonra özgürlüğüne kavuşması yılın en güzel sürpriziydi. BDP’li vekillerin içeride kalmaları ise 2014’ün çözülmesi gereken ilk gündem maddelerindendi, ikisi çıktı.
Şiddet 2013’ün de en büyük belasıydı! Kadınları, çocukları, azınlıkları, eşcinselleri, farklı olan herkesi hedef aldı. Siyaset kurumu şiddetin dilini besledi de besledi. Sonunda üniversite talebeleri şişme Noel Baba’yı bile bıçakladı!
Tutuklu sayısının 130 bini aştığı Türkiye’de yargılamalar cezaya dönüşünce cezaevleri doldu taştı. Mahkumlara kitap göndermek için kurulan Deli Dalgalar inisiyatifi, hükümlü 12 çizeri buluşturdu. “Papucu Yarım-F Tipi Çizgiler”, Notabene Yayınları’ndan çıktı.
Utku Kalı, Reyhanlı katliamını siyasi iktidarın desteklediği
El Nusra Cephesi’nin yapmış olabileceğine işaret eden Jandarma istihbarat belgelerini RedHack’e sızdırdığı iddiasıyla tutuklandı,
12 Kasım’da tahliye oldu ama yargılaması devam ediyor.
Ümit Çınarlı adlı hakem, Roboski için şöyle bir tweet attı: “Hümanizm köpekliktir! Uludere’deki katırlara üzülün bence.” Çınarlı Disiplin Kurulu’na sevkedildi.
Vicdani Ret Derneği yöneticisi
Ali Fikri Işık, Taraf yazarıyken tutuklanarak askeri cezaevinde hapsedilmişti. Işık 2013’ü cezaevi-GATA arasında geçirdi. AİHM kararlarını hiçe sayan devlet görmezden gelse de savaşkarşıtları.org sitesine göre 24.11.2013 itibariyle 238 vicdani retçimiz var.
Yargı 2013’e damgasını vurdu, 2014 de onun yılı olacak! Avukatlar müvekkilleriyle birlikte cezaevlerine konulurken bir ilk gerçekleşti. 9’u tutuklu toplam 22 Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatı 3 bin meslektaşı savundu.
11 ay sonra hakim karşısına çıkan ÇHD Başkanı Selçuk Kozağaçlı mahkemeye sordu, “Siz bizi avukat olarak görmüyorsanız biz sizi neden yargıç olarak görelim?”
Zumbara.com... Para yerine zamanın ve becerilerin takas edildiği “Zaman Kumbarası” giderek daha fazla ilgi görüyor. Dünya çapında kullanılan zaman bankası sisteminden ilham alınarak oluşturulan Zumbara, alternatif bir ekonomik sistemi hedefliyor. Neoliberal politikalar insanları her geçen gün daha da yaratıcı kılıyor. Çok yaşa “bağzı şeyler”!