Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ABD’nin yazdığı anayasa ile Irak kağıt üzerinde tek bir ülke ama fiilen 3’e bölünmüş durumda.

Bu parçalanmış yapıyla Irak asla eskisi kadar güçlü olmayacak ve haliyle İsrail için de artık tehdit değil.

Artı Irak’ın kuzeyi Mossad’ın oyun alanlarından birisi durumunda.

Irak’ın haline bakan İsrail, Suriye’nin de 3’e bölünmesini istiyor.

Tıpkı Irak gibi kağıt üzerinde tek bir ülke gözükse bile Suriye’yi kuzeyde Kürtler, güneyde Dürziler, batıda da mezhep ayrılıkları üzerine güç merkezleri yaratma amacındalar. Bu olabilirse Şam’ı da tehdit listesinden çıkaracaklar.

Haberin Devamı

Ve İran… Elbette İran meselesinde durum farklı değil.

İsrail, İran’ın nükleer silaha ulaşma kapasitesini son saldırısıyla geciktirmiş olabilir ama Tel Aviv’in tek hedefi bu değil.

İsrail, İran rejimini yıkmak ve ülke içerisindeki uzun yıllardır devam eden etnik ve mezhepsel geriliminden yeni devletçikler çıkarmak istiyor.

Pakistan sınırındaki Belucistan’daki sünni nüfusun rahatsızlıkları bilinmeyen bir durum değil.

Tahran’ın en sert baskıları uyguladığı İran Azerbaycanı ve elbette Arap azınlığa baskı ve kaynak dağılımı sıkıntıları yaşayan Huzistan eyaleti gibi kırılganlıkları olduğunu unutmamamız lazım.

İsrail, eğer Tahran rejimini yıkmayı başarabilirse, ikinci adımda mutlaka ülkeyi parçalamak ve kendisi için tehdit olmayacak küçük devletler yaratmaya çalışacaktır.

Bu küçük devletler yaratma planında Türkiye bir hedef midir, evet hedeftir, aksini düşünmek kafayı kuma gömmekten başka bir işe yaramaz.

İsrail, Türkiye’ye ne yapabilir?

Tüm askeri operasyonlarına kutsal metinlerden isimler seçen İsrail’in “Vaat edilmiş topraklar”a ulaşma hayali yok deme lüksümüz yok.

Analiz değil bir bilgi olarak yazayım: Ankara, İsrail’in Davud Koridoru diye tanımlanan ve Suriye’nin güneyinden başlayıp kuzeydoğudaki Kürt bölgelerine ve Fırat Nehri’ne de ulaşma çabasını net olarak gördü.

İsrail’in 3 parça stratejisi...

Yine bir bilgi olarak yazayım: İsrail ile Türkiye arasında çatışmasızlık mekanizması oluşturmak için Bakü’de yapılan ilk toplantıda, Türkiye’nin en yetkili ağızları Tel Aviv’i, YPG kartını oynamaması konusunda çok net şekilde uyardı, devam etmeleri halinde neler olacağını da anlattı.

Haberin Devamı

Uyarı işe yaramış olmalı ki, artık ne İsrail medyasında “YPG’ye yardım edelim” yazıları çıkıyor ne de YPG, İsrail’e “Gel bizi kurtar” çağrıları yapıyor.

Elbette İsrail el altından çalışmaya çalışıyor ama sahada MİT ve Türk Silahlı Kuvvetleri boşluk bırakmıyor.

Özellikle AB’den gelen temsilcilerin YPG konusunda Suriye Cumhurbaşkanı Şara’nın kafasını ne kadar karıştırdıkları da Ankara’nın takibinde olan bir konu.

Bu tabloyu özetlememin sebebi şu:

İsrail, Türk Silahlı Kuvvetleri ile sahada karşı karşıya gelemez. Hem Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gücü hem sayıca küçük İsrail Ordusu’nun Gazze, Batı Şeria, Lübnan, Golan Tepeleri’ne dağılmış hali hem de Türkiye’nin NATO üyesi olması askeri mücadele seçeneğini ortadan kaldırıyor.

İsrail’in Türkiye’ye karşı tek bir silahı var; o da kendi içimizdeki bölünmüşlük ve kırılganlıklar.

Terörsüz Türkiye hedefinin başlangıç konuşmasını yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “İran saldırısı Türkiye’ye mesaj” açıklamasını da bu çerçevede değerlendirmek lazım. Bugün geldiğimiz noktada Devlet Bey’in neyi, niçin yaptığını çok daha iyi anlıyoruz.

Haberin Devamı

Unutmayalım ki, PKK’nın Avrupa’daki yapılanmasına bağlı kimi sivil toplum örgütleri Gazze’ye bombalar yağarken İsrail’e destek ziyaretine gitmiş, orada “Kaderimiz bir” anlamına gelecek cümleler kurmuş, üst düzey kabul görmüşlerdi.

Kırılganlığımız sadece bu değil, ama siyasi rekabetin nefrete dönüşmüş hali de bir başka kırılgan noktamız ve iç cephede o hattı da mutlaka onarmamız gerek.

Nükleersiz İran Türkiye için iyidir…

Uluslararası antlaşmalara aykırı olarak nükleer silaha sahip olan İsrail’in, nükleer silaha sahip olmaya çalışıyor iddiasıyla İran’a saldırması ahlaksızlıktır.

Gazze’deki soykırıma ses çıkaramayan ülkeler, bu ahlaksız karşısında da kıllarını kıpırdatmayacaklar.

Konuya Türkiye açısından bakınca çok net söylebilirim ki, İran’ın nükleer silahı olmaması Türkiye için de önemlidir.

Tahran, neredeyse kurulduğundan beri PKK’yı kullanıyor, örgütün kendini fesih kararına rağmen bu iştahını halen sürdürüyor.

Tahran, Irak-Türkiye yakınlaşmasını istemiyor, Bağdat bürokrasisindeki İran aşıkları bu yakınlaşmayı bozmak için her türlü provokasyonu deniyor.

Tahran, Ankara-Bakü kardeşliğini asla doğru okuyamadı, Erivan ile yakınlaşarak aklınca saçma bir denge kurdu.

Cumhurbaşkanlarının helikopteri düştüğü gün yardıma gelen Türk SİHA’sını bomba taşıdığı için geri çeviren, altın saatlerin kaybolmasına neden olan bir rejim, komşuluk ilişkilerinde sınıfta kalmış bir ülkedir İran. Nasıl Yunanistan ya da Bulgaristan’ın nükleer silahı olmasını istemiyorsam, İran’ın da olmasını istemem.

Saldırıya uğramış olmaları, soykırımcı bir devletin hedefinde olmaları nedeniyle elbette içimde bir dayanışma duygum var ama daha fazlası yok.

İran bir gün gerçek bir komşu gibi davranmaya başlarsa, tıpkı Pakistan’ın nükleer silaha sahip olması gibi İran’ın da denge adına nükleer silaha sahip olmasına sevinebilirim. O güne kadar nükleer silahı olmayan bir İran, Türkiye için daha iyidir.

Olan Gazze’ye olacak yine…

İsrail ile İran ne zaman gerilse, karşılıklı füze atsalar, Gazze’deki soykırım gündemden düşüyor.

İsrail’in 3 parça stratejisi...

Geçen sene böyle olmuştu, şimdi de böyle olacak.

Ukrayna Devlet Başkanı, “Bize verilecek silahları İsrail’e yollamayın” diye üst üste açıklamalar yapıyor.

İşin kötü tarafı ABD; İsrail’e hem Gazze’de soykırıma devam edecek hem de İran operasyonunu devam ettirecek kadar çok silah vermiş durumda.

Milliyet olarak bu süreçte bir gözümüz hep Gazze’de olacak...