İsrail sanki İran’a öncesinde bir saldırı yapılmamış, siviller, çocuklar öldürülmemiş gibi hiç utanmadan diyor ki: “İran saldırılarında sivilleri hedef aldı ve kırmızı çizgiyi aştı. Dünya bu sivil katliamına sessiz kalmamalı...”
Düşünebiliyor musunuz, bebek-çocuk katilliği tescilli, sistematik katliam yapan İsrail böyle açıklamalar yapıyor, sivillerin korunmasından falan söz ediyor... Diyecek bir söz bulamıyor insan İsrail’in bu alçaklığına ve oynaklığına...
Katil Netanyanu’nun da “İsrail’in mücadelesi İran halkına değil, rejimine karşı” sözleri var bir de... Hani Gazze’de Hamas’la mücadele diye 60 bine yakın masum sivili katleden, hâlâ da devam eden alçaklığın bahanesi var ya onu anımsatan cinsten... Zira İsrail saldırılarında en üst düzey askeri yetkilileri, nükleer çalışmaların en kritik isimlerini ve çocuklar dahil çok sayıda insanı öldürdü ama rejim diye nitelendirdiği Mollalar açısından herhangi bir kayıp söz konusu olmadı... İsrail’in İran’a yönelik daha önceki saldırılarında da durum pek farklı değil... İsrail nedense Mollaları hiç hedefe almadı; almıyor. Bu, onları da hedef almalı, alsın, öldürsün demek değil kesinlikle...
★★★
Ancak böyle bir görüntüde “Mollalar çok iyi mi korunuyor?” meselesi ya da daha “Başka hesaplar mı var?” sorusu da kafalarda karışıklıklar yaratıyor kaçınılmaz olarak… İsrail’in aynı anda ayrı yerlerdeki İran’ın Genelkurmay Başkanı dahil en üst düzey komutanlarını eşzamanlı operasyonlarla öldürdüğü dikkate alındığında onlar korunmuyordu ya da hayatları yeteri kadar önemsenmiyordu denilemez herhalde... Ülkeye sızan MOSSAD ajanları ya da doğrudan CIA parmağı veya katkısıyla ağırlıkla drone saldırıları ve binalara yerleştirilmiş patlayıcılarla öldürüldükleri belirtiliyor. Bir başka görüş de cep telefonlarına yüklenen sinyal bilgisi üzerinden füzelerin hedefleri bulduğu şeklinde… Bunun benzerinin de CIA tarafından, Ukrayna Savaşı’nda Rus generallerin öldürülmesinde uygulandığı da biliniyor... Dolayısıyla mantığı uygun gelebilir ama İran’ın, kendi içindeki ihanet zaafını gizlemek için de böyle bir açıklama yapılabilir... Ya da İsrail, MOSSAD içerdeki köstebekleri deşifre olmasın, riske girmesin diye bu gibi bilgileri sızdırabilir...
Böyle bakıldığında da Mollaların neden hedef olmadığı noktasında iyi korunmalarından ziyade, bir stratejik karardan söz edilebilir. Her daim düşman varlığı devam etsin hesabı öncelikle ama daha çok da tam tersi bir durum düşünülebilir. Nedir o? İsrail, Mollaları hedef alırsa, bir ya da birden fazla Molla saldırılar neticesinde hayatını kaybederse, İran halkının Mollalar arkasında kenetlenme olasılığı... Hedefi Molla rejimini yıkmak olan ve alenen deklare eden katil İsrail ve özellikle hamisi ABD’nin de bunu asla istemeyeceği belli… Böyle bir durumda iç karışıklık ve istikrarsızlık olasılığı söz konusu oysa ABD ve İsrail’in İran için kafalarına yatkın anahtar teslim bir değişiklik ve kukla yönetim hedefledikleri açık...Nitekim İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Hanegbi’nin İran lideri Hamaney ve üst düzey siyasi isimleri hedef almayacaklarına yönelik açıklaması da oldu...Trump’un Hamaney’i öldürme teklifine karşı çıktığına dönük haberler de var.
★★★
Bu saldırılar, Netanyahu’nun gerçekleştirdiği katliamlar, İsrail’in gücünü kendince caydırıcılığını gösterme çılgınlıkları, şuursuzluğu da aynı zamanda... Malum 7 Ekim’de İsrail’in karizması, fiyakası çok ciddi anlamda çizildi. Hem istihbarat hem de askeri güç anlamında. Gizli servisleri MOSSAD, Şin Bet, burnunun dibindeki durumu önceden duymadı ya da okuyamadı. Gazze’de, sadece kadınları, çocukları öldüren, sivilleri hedef alan İsrail ordusu, Kassam Tugayları’nın büyük direnci karşısında çok fazla zayiat verdi. Rehine kurtarma masallarında da hepten çuvalladı. İran’da da duvara toslamış durumda... Yani İsrail’in abartıldığı gibi caydırıcılık kapasitesine sahip olmadığı ortaya çıktı... ABD, kalkan olmasa, korumasa İsrail diye de bir şey kalmaz...