23.07.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
FIRAT KARADENİZ - firat.karadeniz@milliyet.com.tr
Dünyanın en eski spor organizasyonlarından Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nde bu yıl İsmail Balaban başpehlivan oldu. 2013’ten sonra bu başarıyı ikinci kez elde eden güreşçi, sırrının iyi bir kamp süreci geçirmek olduğunu söylüyor. İsmail Balaban’a en büyük desteği verenler arasında kendisi gibi başpehlivan kategorisinde güreşen ikiz kardeşi Turan Balaban da var...
- Tebrik ederim, ikinci kez başpehlivan oldunuz. Nasıl hissediyorsunuz kendinizi?
Bu her güreşçinin hayalidir; başpehlivanlık ve kemer kuşanmak... Ben 2013’te de bu başarıyı yaşamıştım ama o zaman er meydanında olmamıştı. (Editör notu: 2013’te İsmail Balaban’ı er meydanında yenen Ali Gürbüz’ün numunelerinde doping çıktığı için, kemer Balaban’a verilmişti.) Tabii ki benim hayalim, isteğim o başarıyı er meydanında kutlamaktı. 2014’te de finalde kaybetmiştim bildiğiniz gibi. Bu seneye kısmetmiş.
- Edirne’ye giderken aklınızda sadece kemer mi vardı?
Çok iyi çalışmıştık. Açıkçası tek düşüncemiz kemeri kuşanmaktı. Çok iyi bir kamp dönemi geçirdik. Kendime güvenim de tamdı, mücadelemin sonucunu aldığım için çok mutluyum. Dualarımız kabul oldu.
- Final mücadelesi altın puanla bitti. Sanırım son bölümler sizin için de rakibiniz için de stresli olmuştur...
Tabii ki. Yağlı güreşte her an kaybetme riskiniz vardır. En küçük hatada kemer elinizden kayıp gider.
- İkiz kardeşiniz Turan Balaban da sizin gibi bir başpehlivan. Nasıl başladı serüveniniz?
Biz köyde yetiştik. Çiftçi bir ailenin çocuklarıyız. Babam Hasan Balaban da güreşi çok severdi. İzlerdi de... O da destekledi bizim güreşmemizi. Hafta içi Antalya’da eğitim alıyor ve antrenman yapıyorduk. Hafta sonları ise Elmalı’da meyve bahçelerinde çalışıyorduk. Bu bizim kendimizi bugünlere hazırlamamıza yardım etti.
“Başarı kolay gelmiyor”
- Kardeşinizle er meydanında güreşmek gibi bir hayaliniz var mı?
Türkiye’de daha önce başpehlivanlık kategorisinde güreşen başka ikiz yoktu. Biz bir ilki gerçekleştirdik. Şimdiki amacımız da finalde karşılaşmak.
- Serüven devam edecek anladığım kadarıyla... “Amacım bir kez daha başpehlivan olup kemerin ebedi sahibi olmak” demişsiniz...
Evet. Ben 2013’ten itibaren hep kemerin ebedi sahibi olmayı istedim. Allah’tan bir şey gelmediği sürece iddiamı sürdüreceğim. Altın kemeri eve götürmek için daha fazla çalışıp daha fazla emek vereceğim.
- Başpehlivan olmayı, altın kemeri evine götürmeyi amaçlayan bir güreşçi kendini bu hedefine nasıl hazırlıyor, anlatabilir misiniz?
Başarı kolay gelmiyor. Bu çok uzun bir süreç. Biz bu sezonun hazırlıklarına geçtiğimiz yılın kasım ayında başladık. Ekip arkadaşlarım Hasan Aydın, Ufuk Atalan, Turan Balaban ve Cargır Emin Ger ile güzel bir çalışma dönemi geçirdik.
- Hazırlık sürecinizden bahseder misiniz? Bir gününüz nasıl geçiyor?
Antrenmanlar dönem dönem değişiyor. Pazar günleri hariç her gün antrenman yapıyoruz. Antrenmanların metoduna göre beslenmemizi de ayarlıyoruz. Kuvvet antrenmanları döneminde daha çok protein ağırlıklı besleniyoruz mesela. Kış dönemine geliyor genelde bu süreç. Kilo da alıyoruz bu dönemde. Yaz döneminde, müsabakalar yaklaşınca da vücudu hızlandırmanız gerekiyor. Bu dönemde koşularla kendimizi hazırlıyoruz; kum ve tepe koşuları, kısa mesafeler...
O dönemlerde de karbonhidrat ağırlıklı besleniyoruz.
“Önemli olan ata sporunu daha çok insana ulaştırmak”
- Kırkpınar Yağlı Güreşleri başlamadan önce bir kriter tartışması yaşandı. Güreşlerden önce değerlendirme yapılmasının gerektiğini söyleyenler oldu. Siz bu tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kriter tartışmalarının haklı noktaları olabilir fakat yağlı güreş basit bir spor değil. Bu spora yıllarını verenler, büyük emek harcayanlar var. Ben bu tartışmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Zaten kategori kategori yükseliyorsunuz, kendinizi ispatlamanız gerekiyor. Bu ata sporu... Önemli olan ata sporumuzu daha iyi noktalara taşımak. Bunun için de gerekli olan bu sporu daha çok kişiye ulaştırmak.