09.10.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
En iyi kadın oyuncu ödülünü paylaşan Vildan Atasever ve Beste Bereket gazeteleri yakından takip ediyor. Hatta Atasever yanında bir torba gazeteyle gezerek arkadaşlarını kendileriyle ilgili haberler konusunda bilgilendiriyor. Aralarındaki en genç isim Bereket. Aldığı ödülle ilgili en büyük heyecanı yaşayan da o gibi görünüyor. Yardımcı kadın oyuncu ödülünü alan Fadik Atasoy ise işine profesyonelce yaklaşıyor ve Atasever gibi basın danışmanıyla gezip, yanında çekimler için yedek kıyafet taşıyor. En iyi film "Türev"in tartışılan yönetmeni Ulaş İnaç ise çok temkinli. Her lafını tartarak konuşuyor. "Bakın ben ödül aldım" izlenimi yaratmasın diye heykelcikle fotoğraf çektirmiyor, hatta yanına bile yaklaşmak istemiyor. En iyi görüntü yönetmeni Emre Erkmen de Semih Kaplanoğlu'nun çekeceği üçleme için aldığı teklifi arkadaşlarıyla paylaşıyor. Atasever ve Atasoy dışında hiçbiri kişisel beğenilerini bile söylemiyor. Mazeretleri ise "polemik yaratmaktan çekinmek". Altın Portakal'dan gelen sonuçlar geçen haftanın en çok konuşulan konuları arasında ilk sıradaydı. Ödülleri toplayanların yaşlarının çok genç ve tecrübelerinin az olması "Bu seçimleri gençlerin önünü açmak için yaptılar" tartışmalarına neden oldu. "Portakalları" yılların deneyimli isimleri toplasaydı, belki bu kez de "Gençlerin önünü açmak lazım" diye konuşulacaktı. Biz de en önemli ödülleri alan beş genç ismi bir araya getirdik ve hikayelerini kendi ağızlarından dinledik. Vildan Atasever Vildan Atasever'in Beste Bereket'le paylaştığı en iyi kadın oyuncu ödülü şu an Atasever'in evinde. TÜRVAK mezunu oyuncu evde üç kedisiyle oynamaktan hoşlanıyor. "Ferrari'sini Satan Bilge", "Şu Çılgın Türkler" gibi çok satan kitapları okuyor. DVD'den seyrettiği "Vahşi Orkide"yi inanılmaz bir film olarak tanımlıyor. "Türkiye'de onun gibi estetik bir film çekilirse oynamak isterim" diyor. Atasever ve eskiden gazeteci olan eşi Taylan Kılınç bir röportaj sırasında tanışmış. Röportajın ardından arkadaş olmuşlar, Atasever'in deyimiyle eşi ona asılmaya başlayınca çıkmaya başlamışlar. "Ödülden sonra hırslandım" Bundan sonra yapacağım filmler için güç topladım. Daha da hırslandım. Ödül getirdiği prestijin yanı sıra ne kazandırdı size? "Eğreti Gelin"i de "Gönül Yarası"nı da izledim. Her ikisinin oyunculuklarını çok beğendim. "Herhalde Nurgül Yeşilçay olur" diyordum içimden. Meltem Cumbul ve Nurgül Yeşilçay'ın adı anılırken ödülü alan siz oldunuz. Jürinin en doğru kararı vereceğini düşündüm hep. Ödülü kim alırsa alsın ayakta alkışlardım. Gerisi önemli değil. Ödülün ardından gelen tepkilerden rahatsız oldunuz mu? Mutluluk sarhoşuyum ve onun dediklerini duymuyorum bile. İlk filmimle ödül aldım. Şimdi önemli bir yönetmenle film çekiyorum. Nurgül Yeşilçay'ın "Seneye de ödülü Petek Dinçöz alır" demesine bir cevabınız var mı? Behiye'yi oynayan Feride Çetin'e verirdim kesinlikle. Hem arkadaşım hem de çok başarılı bir oyunculuk sergilemişti. Jüride siz olsaydınız ödülü kime verirdiniz? "Hakkım olanı alırım" Dizinin yanı sıra Zeki Demirkubuz'un yönettiği filmde başrol oynuyorum. Her ikisi de ödül almadan başladığım projelerdi. Bundan sonra da hakkım olanı alırım. Artık ödüllü bir sanatçı olarak fiyatınızı artırmayı düşünüyor musunuz? "Masumiyet"in öncesini anlatan bir film. Adı da "Aşk". Derya Alabora'nın oynadığı Uğur karakterinin gençliğini canlandırıyorum. Varoşta yaşayan, pavyonda şarkı söyleyen bir kız Uğur. Demirkubuz'un filminde hangi roldesiniz? Salonumda. Bir süre sonra bana gaz vermesin diye kaldırırım (Gülüyor). Ödülünüz nerede duruyor? Evet. O arayınca çok gururlandım. Handan karakterinin yaratıcısından böyle bir kutlama telefonu almak çok güzeldi. Okulda "İki Genç Kız"ı okurken "Behiye Handan'ını arıyor" el ilanını masama bırakmışlardı. Seçmelere o ilanı görüp başvurmuştum. Şimdi o rolle ödül aldım ve kitabın yazarı beni aradı. Yaşadıklarım bir masal gibi. "İki Genç Kızın Romanı"nın yazarı Perihan Mağden aradı mı sizi? Pişman değilim ama hata olduğunu kabul ediyorum. Bu benim hayatım, benim fotoğraflarım. Kime ne? Önemli olan oyunculuk gücüm. Ödülünüzün sonrasında bir dergi için çektirdiğiniz erotik pozlar nedeniyle ekstra pişmanlık duydunuz mu? Beste Bereket 1982 doğumlu Beste Bereket, Mimar Sinan Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nü bitirdi. "Türev" onun profesyonel anlamda ilk işi. Mezun olduktan sonra tesadüfen tanıştığı Ulaş İnaç, aklındaki "Burcu"nun o olduğuna karar vermiş ve ödüle giden yol böyle açılmış. "Aşka Sürgün" dizisinde oynayan Beste ile buluştuğumuzda kendisi için yapılan heykelcik henüz eline ulaşmamıştı ama bunu pek de önemsemiyordu. Bereket, "Neticede bu bir heykel. Önemli olan kazandığım sıfat" diyor. Heykeline kavuşamadı ama çok da önemsemiyor Hiç beklemiyordum. Kadın oyuncu dedikleri zaman başka birini alkışlamak üzere hazırdım. Adımı duyunca üç-dört saniye algılayamadım. Yılmaz Erdoğan'ın zarfı açıp ismimi okuduğu anı günler sonra hatırladım. Bekliyor muydunuz ödül almayı? Aklımda biri yoktu. Tüm ödülleri ayakta alkışladım. Kime verseler onu alkışlayacaktım. Kimi alkışlamayı bekliyordunuz? Hepsi çok güzel işlerdi. Zaten kendimi öyle bir değerlendirme yapacak konumda hissetmiyorum. Jüride olsaydınız kimi seçerdiniz? Hayır. Çünkü herkesin ilk işi olan bir film. Jürideki isimleri öğrenince, onların izleyeceği 15 filmden biri olması bile çok önemliydi. O dokuz ismi nasıl bir araya toplayıp izletebilirsiniz ki filminizi? İsimlerini ilk okuduğumda "İnanmıyorum" olmuştum. Ödül alınca "Öl deseniz ölürüm sizin için" oldum.. "Türev"in en iyi film seçilmesini bekliyor muydunuz? Bu beni daha da şevklendirdi. Hayal ettiğim ve istediğim işler var. Bu da bir anahtar oldu. Aynı zamanda çok büyük bir sorumluluk. Artık daha dikkatli olmak, daha çok çalışmak lazım. Neleri değiştirecek bu ödül sizin için? Herhangi bir eleştiriyi duymuyorum, dinlemiyorum. Orada bir jüri var, ödülleri verdiği herkes çok değerli. Ödül alanlar çok eleştirildi... Vildan'ı filmde çok beğenmiştim. Ödül töreninden bir gün önce tanıştık. Görür görmez sarıldım ve "Harikasın" dedim. Çok sık görüşmesek de birbirimiz için özel bir yerde olduğumuz kesin. Ödülü paylaşmak nasıl bir duygu? Ulaş İnaç Yönetmen Ulaş İnaç'ın ilk filmi "Türev" dört oyuncu ve bir kameramanla çekilmiş. Ekip hiçbir ücret almadan çalışmış, bazı sahneler de İnaç'ın evinde kaydedilmiş. İnaç buna rağmen ödül beklentileri olduğunu söylüyor. "Hiç aşağılık kompleksimiz yoktu" Öyle mi acaba! Evet, herkes için sürpriz oldu ama işe baştan beri inanıyorduk ve bir beklentiyle gittik oraya. Neticeyi bilmiyorduk ama hiç aşağılık kompleksimiz de yoktu. Siz de mi ödül almayı beklemiyordunuz? Altın Portakal'ın belli kıstasları var. O açıdan sürpriz oldu tabii ki. Ama festivalin ilk gününden beri bu yıl Altın Portakal'da köklü değişiklikler olacağı telaffuz ediliyordu. O yüzden beklentimiz olabilir diye düşünüyordum. İsmimiz açıklanınca da çok sevindik. Hiç şaşırmadınız mı peki? Eleştiriler kaçınılmaz. Ama umarım bunlar bir olgunlaşma sürecinin başlangıcı olur, yapıcı bir dönemi tetikler. Türk sinemasının topyekun çok daha farklı bir sürece girmesini temenni ediyorum. "Tanınmayan bir yönetmenin ilk işi" eleştirileri hakkında ne düşünüyorsunuz? Evet, öyle bir ümidim var. Bu ödüller bunun işareti olarak algılanabilir mi? İsim söylemem, fikir beyan etmek yakışık almaz. Orada emek sarf etmiş yüzlerce insan var. Kaldı ki ben jüride de değildim. Siz kimleri ve hangi işleri beğendiniz festivalde? Olumlu bir netice çıkacak olursa ekipte çalışanlara, destek verenlere teşekkür ederim diye aklımdan geçmişti. Teşekkür konuşması hazırlamış mıydınız? Daha önceden yapmayı düşündüğüm şeyler vardı zaten. Onlarla ilgili soru işaretleri azaldı. İkinci filmime ocakta başlamak istiyorum. Şimdi bu ihtimal yükseldi. Uzun metraj çekmeyi sürdüreceğim. Ve yine gerçekçi yaklaşıma devam edeceğim. Bu ödülün sizin için anlamı ne? Fadik Sevin Atasoy Fadik Sevin Atasoy tiyatrocu bir aileden geliyor. Henüz dört yaşındayken sahneye çıkmış. Bir daha da inememiş. Altın Portakal oyunculuk anlamında aldığı ilk ödül değil ama belli ki yeri ayrı. Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü mezunu Atasoy dört yabancı dil biliyor. Lakabı ise "bukalemun" çünkü her rolünde farklı bir tipe bürünüyor. "Bana sadece Woody Harrelson şans diledi" Aldığım en güzel hediye oldu. Zaten birçok ilki yaşadım. "O Şimdi Mahkum" ilk filmim; Antalya da profesyonel olarak, Devlet Tiyatrosu'yla ilk sahneye çıktığım şehir. Eurasia Festivali de ilk kez yapıldı. Altın Portakal aldığınız gün doğum gününüzdü... Çok şaşırdım. Elim ayağım titremeye başladı. Levent Kazak'la Burhan Öçal tutup ayağa kaldırdılar. Çünkü çakılıp kaldım yerimde, kalkamadım. Aslında performansımdan şüphem yoktu çünkü filmden sonra çok güzel yazılar çıkmıştı. Hatta Ali Atıf Bir'in içine doğmuş herhalde. Yine de bu ara bu kadar güzel bir şeyin bana geleceğini tahmin edemezdim. Neler hissettiniz adınız okunduğunda? Bu seneki jüri işinin ehliydi. Onların kararlarını sorgulamak kişiliklerini sorgulamak olur ki bu yanlış bir şey bence. Verdikleri kararlara son derece saygı duyuyorum. Benim şahsi isteğim Nurgül Yeşilçay'dan yanaydı ama performans değerlendirmesini jüri kadar iyi yapamam. Ödüllerle ilgili eleştiriler hakkında ne düşünüyorsunuz? Onay almış oldum bir anlamda. Hayatımda bir şey değiştirmedi, inşallah çevremde de bir şeyi olumsuz anlamda değiştirmez. Bazı planlarım var, biriktirmem gereken bir para var. Şimdi kendimi donatıyorum. İkinci filmim "Dön Gel" yakında vizyona giriyor. Ayrıca artık televizyona da sıcak bakıyorum. Altın Portakal sizin için neleri değiştirecek? Çok güzel yabancı filmler izledim. Ünlülerle arkadaş oldum. Woody Harrelson'la haberleşiyoruz hâlâ. Tiyatrodan konuştuk bol bol. Türkü dinlemek istiyordu. "Kulağıma söylesene Fadik" dedi, ne yapayım, söyledim. Festivalde bana tek şans dileyen oydu, "Senin alacağına inanıyorum" dedi. Antalya günleriniz nasıl geçti peki? Emre Erkmen "Benim ödül almam çok önemli değil ama gençlere destek açısından büyük bir gelişme bu" diyor Emre Erkmen. Yılın bir bölümünü Almanya'da bir bölümünü Türkiye'de geçiren 30 yaşındaki görüntü yönetmeni sanatçı Ayşe Erkmen ve grafik tasarımcısı Bülent Erkmen'in oğlu. "Ödül getiren teklif Kutluğ Ataman'dan e-posta ile geldi" Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema ve Televizyon Bölümü'ne bir süre devam ettim ama bitirmedim. Berlin Film Akademisi'nde görüntü yönetmenliği okudum. Görüntü yönetmenliği üzerine bir eğitim aldınız mı? İlk filmim Aslı Özge'nin yönettiği "Biraz Nisan". İkincisi ise Hollandalı yönetmen Hans Henkes'in "Ghosts" adlı filmi. Bir de yine 42'nci Antalya Altın Portakal'da belgesel bölümünde yarışan Aslı Özge'nin "Hesperos'un Çömezleri" filmini çektim. "İki Genç Kız" çektiğiniz kaçıncı film? Kutluğ Ataman daha önce yaptığım işlerden haberdardı. E-posta yoluyla teklifte bulundu. "Bu ekipte yer almak ister misin?" diye sordu. Size Altın Portakal getiren teklif nasıl geldi? Genç bir ekibin Türkiye'de daha önce yapılmamış bir işi yapmak istemesi. Omuz kamerası ve hareketli kamera kullanılacak olması hoşuma gitti. Sizi cezbeden ne oldu bu filmde? Jüride Nuri Bilge Ceylan ve Ferzan Özpetek gibi benim için önemli isimler vardı. Bu yüzden "Ödül alsam iyi olur" diye düşünüyordum. Ödül kazanacağınızı tahmin ettiniz mi? Mutlaka olmuştur. "Şunu yap, bunu yap" gibi bir konuşma olmadı aramızda. Mimar Sinan Üniversitesi'ne girerken de aileme söylememiştim. Sınavları kazanınca haberleri oldu. Ailenizin de sanatçı olması meslek seçmenizde etkili oldu mu?