Lise öğrencisi Pınar Beşikçi’nin yönettiği "Erkekler Tuvaleti" büyük ilgi çekti"Ayrımcılığı klozete atın"19 yaşındaki Pınar Beşikçi her türlü ayrımcılığın buruşturulup klozete atılmasını, sonra da sifonun çekilmesini istiyorTUBA AKYOLSt. Joseph Lisesi
son sınıf öğrencisi Pınar Beşikçi’nin "Erkekler Tuvaleti" adlı kısa filmi AFM 1. Uluslararası Bağımsız Film Festivali kapsamında yarışma dışı gösteriliyor. Pınar’ın siyah-beyaz, 6 buçuk dakikalık belgeseli sosyal gruplar arasındaki ayrımcılığı ve hayatın acımasızlığını, adaletsizliğini anlatıyor. Film ayrıca kendisine karşı olunan bu grupların da birbirlerine karşı olduklarını gösteriyor. Travesti, Kürt’ü sevmiyor, Kürt "Travesti olsam kendimi öldürürdüm" diyor mesela. Pınar ise filminin adıyla özetliyor meramını: "Tüm bu ayrımları buruşturup atalım klozete, sifonu çekelim, bitsin gitsin."
"Erkekler Tuvaleti"nde bir tinerci çocuk, Christian adlı bir siyah, Emre, Ramo ve Emir’le yapılan sohbetler var. Neden onlar?
Emir sınıf arkadaşım. Emir’in taşladığı sosyal gruplardan insanlarla konuştum. Zaten filmin başında da Emir’le konuşuyoruz. Emir mesela, siyahları bir yere tıkıp çevrelerine güvenlik kordonu çekilmeli, üremeleri engellenmeli diyor. "Seni en çok etkileyecek sosyal olay nedir?" sorusuna "Bir iç savaşın çıkması, halkların keskinleşmesi, birbirinden ayrılması, Türklerin..." diye başlıyor.
Ciddi mi, küçük Serdar Turgut mu?
Kendi zannettiği kadar ciddi değil. O çok komiktir. Bir gün bütün sınıfa soyağacı çıkarttırdı; bakalım kimlerin soyunda Yahudi falan var diye. Ama bunu eğlencesine yapıyor. Herkesle arası çok iyidir, ayrımcılık falan da yapmaz. Konuşmaya gelince böyledir.
İsviçre’de bir Yunan çocuk tahtaya ‘Kıbrıs bizim’ yazdı"Filmde böyle görünmekten rahatsız mı?
"Hazırlıksız yakalandım" diyor. Onun tarih bilgisi çok iyidir, zaten tarihçi olmak istiyor. Bizi hep tarih bilmeden konuşmakla suçlar. Onun fikirlerine karşı bir şey söylersin, hemen tarihten bir örnek çıkarır, cevap bile veremez insan. Komiktir ama. Yanlış anlaşılmasın.
Diğerleriyle de önceden muhabbetin var mıydı? Onları nasıl ikna ettin filme?
Direkt kamerayla yaklaştığında büyük tepki alıyorsun. Konuşup, ne yapacağımızı anlattım. Ben zaten günlük hayatımda da onları diskrimine etmeyen biri olduğum için, bana iyi yaklaştılar. Birkaç travesti istemedi.
Filmde sanki insanlar birbirlerine cevap veriyorlar gibi.
Evet. Aslında sorular hazırlamıştık. "Mutluluk?", "Para?" gibi... Ama sohbet sırasında birbirleri hakkında da konuştular. Travesti "Kürtler bir kişiyken bir şey yapamazlar ama iki-üç kişi olunca mafya kesiliyorlar" dedi. Ben de Ramo’ya travestiler hakkında ne düşündüğünü sordum. "Travesti olsam kendimi öldürürdüm" dedi. Montajda birbirlerine cevap veriyormuş gibi oldular.
Tinerci çocuk çok etkileyiciydi.
Ben o çekim sırasında çok kötü oldum, kamerayı kapatıp ağlamaya başladım. İnanılmaz biriydi. "Tiner ciğerlerine zararlı değil mi?" diye sordum. "Saçmalama, tiner ciğerlere zarar vermez, direkt beyne etki eder" dedi. Sonra çok ciddileşti. Sokakta kalmak çok zor diye ciddi bir konuşmaya başladı. Gözleri değişti. Dayanamadım, ağlamaya başladım. Özlem Tekin’in bir şarkısı var "Herkes şanslı doğmuyor" diye. O kısım beni çok etkiliyor.
Neden filmin adı "Erkekler Tuvaleti"?
İşte bu! Bunu kimse sormadı. Erkekleri taşlamakla hiç alakası yok. Karakterler erkek olduğu için ve artık bu tür ayrımları atalım klozete, çekelim sifonu, bitsin gitsin diye düşündüğüm için bu ismi buldum.
Ayrımcılığa uğradın mı?
Küçükken İsviçre’ye yaz okuluna gitmiştim. Orada Yunan bir çocuk, kel alaka, kalkıp tahtaya "Kıbrıs bizimdir" yazdı saçma sapan. Çok komik geldi bana. Orada "Kıbrıs bizimdir, sizindir" tartışması mı yapalım?
Filmin yarışma dışı gösteriliyor. Neden 8 mm. formatı kabul edilmediği halde AFM’ye gönderdin filmini?
Bu yanlış anlaşıldı, sanki AFM bana kıyak yapmış gibi görünüyor ama öyle değil. Yarışmayı duyuran hiçbir afişte 8 ve 16. mm formatları kabul edilmez yazmıyordu. Ben de 8 mm. çektim filmimi, bilmiyordum ki...
Sinema okumak istiyormuşsun. Bu ilgi senin üzerinde bir baskı yaratmadı mı? Sanki mecburen sinema okuman gerekiyor gibi...
İçimi okuyorsun. Ürktüm tabii... Ben üç sene önce de planlar yapıyordum, bak şimdi ne kadarı çakışıyor? Yazar olmak istedim, gazeteci olmak istedim, profesyonel voleybolcu olmak istedim, her şeyi bırakıp tropikal bir adada garson olmak istedim. Tam hayatımın önümüzdeki dört-beş yılını planlama aşamasında böyle bir şey oldu Tamam, sinemayı istiyordum ama grafik tasarım da istiyordum. Bu olanlardan sonra sinema ağırlık kazandı.
Ailen destekliyor mu?
Destekliyorlar. Bizde öyle çok karışılmaz. Bu film beğenilmeseydi ve ben yine sinemacılık okumak isteseydim de karışmazlardı.
Yurtdışında mı sinema okuyacaksın?
Evet, öyle istiyorum. İngiltere ya da İtalya olabilir. ÖSS’den 120
puan almam gerekiyor. Ben geçen yıl AFS bursuyla Arjantin’e gittiğim için bu yıl çok çalışmam gerekiyor.
Arjantin karıştı. Sen oradayken nasıldı?
Çok mutlu orada insanlar. Bizde 18’dir ya, onlarda diskoların kapısında "15 yaşından küçükler giremez" yazıyor. Hayatları eğlence ve dans üzerine kurulmuş. Karınları doysun, dans etsinler, inanılmaz mutlular. Hiç buradaki gibi bir şeylere takalım yok.
Ferzan Özpetek beni yanına alsın, sette yeri süpürürüm"Hiç kafalarına takmıyorlar hakikaten; aç mı kaldılar, mağazaları talan ediyorlar.
Yansıtıldığı kadar büyük olaylar olmamış olabilir. Ben oradaki dergilerde Türkiye hakkında yazılanları okuyunca dehşete düştüm. Bizde bakire olmayan kızlar hapse atılıyormuş mesela. Orada da "Türkiye battı" deniyordu. Orada bunlar oluyordur, tamam haberlerde de belki ilk sıradadır ekonomi ama ikinci haber hangi şarkıcı nerede, kiminledir.
Reha Muhtar haberleri gibi mi?
Tam değil. Beni burada en çok rahatsız eden insanların birbirlerini çekememeleri, hep negatif yaklaşmaları. O şuna böyle dedi, bu ona böyle cevap verdi. Herkes birbirine sataşıyor burada. Arjantin’de daha eğlenceli; atışma gibi değil, hakikaten eğlenceli.
Filmleri takip ediyorsun herhalde.
Evet ama o konuda çok dalga geçiyorlar benimle böyle sinemacı olmaz diye. Hollywood filmlerini seviyorum ben. Bu çok ayıp ama festivalde bazı filmlerde kamerayı unutmuşlar gibi geliyor bana, çok sıkılıyorum.
Ferzan Özpetek’i seviyormuşsun.
Evet, çok. Ferzan Özpetek, Türk sinemasının ilerisinde gibi. Daha uçuk, sıradışı. O yüzden daha enteresan ve çekici.
Türk sinemasının ilerisinde dedin. Türk sineması senin gözünde nerede?
Bununla da çok dalga geçiyorlar ama yine de söyleyeyim "Bumerang Cehennemi" çok acayip, absürd yerleri de olmasına rağmen iyiydi bence, görüntüleri güzeldi. Amatör bir göz olarak bana öyle geldi diyeyim. Çok yapay yerleri de vardı. Bir kadın ve bir erkek otel odasında kucak kucağa yatıyor, öpüşmüyorlar bile. Bana şimdi İstanbullu kolej çocuğu diyecekler. Belki hakikaten öyle baktığım için komik geliyordur bana, belki oluyordur böyle.
Filminde hangi starlar oynasın istersin?
Brad Pitt, Edward Norton, Milla Jovovich... Hepsi olur ya... Al Pacino ve Meg Ryan oynasın. Pek yakışmazlar ama... Bunlar hayal de Ferzan Özpetek beni yanına alsın, sette yerleri bile süpürürüm.
"Satanizme inanmak da komik, Satanist diye uzun saçlı ve dövmelileri toplamak da..."Şu sıralar liseli gençlerin intiharı gündemde. Sen ne düşünüyorsun?
Bana çok komik geliyor birinin Satanist olabilmesi, böyle kedi falan kurban etmesi. İnsan her türlü şeyi kabul edebilir, iyisi olur, kötüsü olur ama böyle abartmak, ayinler yapmak komik. Uzun saçlı, siyah baskılı tişörtlü, dövmeli gençlerin Satanist diye toplanması da çok komik. Benim de dövmem var, Satanist miyim yani? Olur mu böyle şey?
FRP oyununu çok merak ediyorum.
FRP oyununu aslında bir arkadaş var, o anlatmalı sana. Bence hakikaten inanılmaz, muhteşem bir
oyun. Ben bir ara çok az oynadım. Tiyatro gibi, orada rol yeteneği önemli. Zıpır bir karakterin de olması lazım. Biz arkadaşlarla oynarken, bir arkadaş oyundaki "yönetici"ye kimseye duyurmadan, "Ben şimdi çaktırmadan Orkun’un ayakkabı bağcıklarını birbirine bağlayacağım" demiş. Yönetici "Orkun, sen şimdi ayağa kalkacak ve düşeceksin" dedi. Orkun bir ayağa kalktı, ayakkabı bağcıkları birbirine bağlı. Çok eğlenceli...
FRP intiharlarla ilgili mi sence?
Yok ya, hayır. Zaten oyunun asıl amacı deşarj olmak ve eğlenmek. İnsanı negatif yükleyecek bir durumu yok.
PAZAR