Eceli gelen koyun kasabın bıçağına sürtünürmüş! Aynı sözün, bir de “Öküzün gamsızı kasabın bıçağını yalarmış” versiyonu vardır.
Bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü için, sadece hükumet olarak değil, mültecilerine ev sahipliği yaparak, çocuklarına 10 yıldır eğitim ve istihdam sağlayarak hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyoruz Suriye’nin... NeoCon’uyla Küreselcisiyle, Bush’uyla, Obama’sıyla, Biden’ıyla, Amerika’sıyla, AB’siyle, Irak ve Suriye’nin PKK’ya, DAEŞ’e yem edilmek istenmesine karşı koyduk. Başındaki Saddamların, akılsız baba-oğul Esat’ların sabotajına önce ikna yoluyla, sonra ılımlısı-ılımsızı ile bütün özgürlük savaşçılarına destek olarak, imkan vermedik.
Şimdi kendisini Papa gibi resmedecek kadar akıllı mı diyelim, akılsız mı, bilemediğimiz, Trump’ın bu bölücü NeoCon ve Küreselci tayfaya teslim olması için gelip-gelip kasabın bıçağı konumundaki Türk Hava Kuvvetleri devriye rotasına sürtünen bir soykırımcı Netanyahu ile uğraşmak zorundayız. Ülkesi içindeki rüşvet ve hırsızlık suçlamalarının getireceği en az 10 yıllık hapis cezasından kurtulmak için, NeoCon-Küreselci taifeden çok masraflı ve sonucu belli olmayan bir bölgesel haritaları yeniden çizme macerası yerine, İran’ın nükleer silah edinmesine, görüşerek, tehditleri-tavizle ama kendi tarzında çözüm bulmak için mühlet almış olan Trump’ı çaresiz bırakmak isteyen Netanyahu, savaş istiyor. “İşte bakın, İslamcı Erdoğan da İsrail’e karşı, Hizbullah, Hamas, İran, Husi saflarında bize ateş açıyor!” diyebilmek için önce Gazze için hazırlanan Özgürlük Filosuna Malta yakınlarındaki uluslararası sularda insansız hava araçları ile saldıran İsrail, ertesi gün hava kuvvetleriyle , başkent Şam dahil olmak üzere Hama, Lazkiye, Dara ve Kuneytra’da farklı hedeflere 10’dan fazla saldırı düzenledi. Hava saldırılarında bir kişi öldü, en az dört kişi yaralandı.
Hava saldırıları kadar kötü olan bir diğer bıçak yalama eylemi ise, katil Netanyahu’nun bunların Suriye rejimine açık bir mesaj olduğu şeklindeki açıklamasıydı. Güya Suriye’de Dürzi toplumuna yönelik tehditler varmış da Netanyahu bunlara izin vermeyecekmiş. Türkiye Suriye’nin üniter devlet düzeninde, toprak bütünlüğü korunmuş bir yapıya kavuşacağını açıkladıkça, ABD silahlı kuvvetleri, Irak Kürdistan Özerk Bölgesi ile Suriye’deki PKK uzantısı Suriye sözde-demokratik güçleri arasında iş birliği için konferanslar düzenliyor. Netanyahu, ne Dürzi toplumuyla ilgisi olan, ne yeni yönetimin çok taraflı koalisyonuna dahil olan bir grubu “Suriye’de ezilmelerine izin vermemek amacıyla silahlandırıyor ve Şam’a hava saldırıları düzenliyor.
Bütün bunlar, Türkiye’nin “Yeter!” deyip, Suriye hava sahasını ihlal eden İsrail uçaklarını veya dronlarını vurmasını sağlamak için.
Ama Netanyahu efendinin hesaba katmadığı bir husus var. Türkiye artık, ABD üzerinden İsrail İHA’ları alan Türkiye değil; “ABD Türkiye’ye silah vermez; yardımı keser” diye bir beklentisi varsa, Trump’ın sonunda İsrail Lobisi’nin parasına ve Kongre’deki elemanlarına boyun eğeceğini umuyorsa, gözünü açmalıdır. Gerçi Netanyahu ve kabinesindeki diğer katillerin gözlerini bürüyen Filistinli kanlarını silip de gözlerini açmalar imkansız ise de, Türkiye’nin artık o eski Türkiye olmadığını bilmelidir.
İsrail’de, İsrail-Türkiye denklemiyle ilgili hesaplarda Trump’ın, Türkiye’nin önemini ve yeni rolünü fark eden bir tutum içinde olduğunu görebilen kimse kalmadı mı? Mavi Vatanını, Gök Vatanını artık Türkiye’nin kendi başına koruyabildiğini, sadece Suriye’de değil, neredeyse bütün bölgede, doğusuyla batısıyla Afrika’nın her köşesinde etkili olduğunu anlamamak için, insanın Netanyahu gibi, gerçeği reddeden, inkar eden, yanılsamalı olarak algılayan bir katil psikolojisi içinde olması gerekir. Hiçbir şeyi görmese, Trump’ın Suriye’deki askerlerini çekmeye başladığını görmesi gerekmez mi?
Kasabın bıçağını çok yalayan koyunun-keçinin boynundan önce dili kesilir, hatta kopar. Netanyahu için bu günler hızla yaklaşıyor.