11.09.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
GİZEM COŞKUNARDA - gizem.coskunarda@milliyet.com.tr
- Bilime merakın nasıl başladı?
Küçüklüğümden beri annem bana çocuk bilim dergileri alıyordu. Onları okumayı çok seviyordum, bu sevgim giderek arttı ve çocuk dergileri bana yetmemeye başladı. Bilim teknik dergilerini okumaya devam ettim. Okudukça bilim hakkında daha fazla heyecanlanıyordum ve astronot olmaya karar verdim. Yaşıtlarım Justin Bieber ve One Direction hayranıyken ben Astrofizikçiler Selçuk Topal ve Umut Yıldız hayranıydım.
“Eğlenmeyi çok seviyorum”
- Okul arkadaşların bilime olan bu ilgine nasıl bakıyordu?
Onlara çok sıkıcı geliyordu. “Astronotluk boş bir meslek, para gelmez” diyenler oluyordu. Ben aslında nasıl bir meslek olduğunu, ne olduğunu anlatıyordum ama onlara bir şey ifade etmiyordu.
- Bilimi bu kadar sevmenin sebebi nedir?
Karanlık maddenin bilinmezliğine hayranım. Bizim dünyadaki alışık olduğumuz şeyler gibi değil. Nasıl yaratıldığını çok merak ediyorum.
- Derslerinin çok iyi olduğunu ve çok çalıştığını öğrendik. Aynı zamanda başka hobilerin de var. Nasıl vakit ayırıyorsun?
Ben eğlenmeyi çok seviyorum. Astronotlar eğlenemez diye bir şey yok. Şarkı söylemeyi seviyorum, okul korosundayım. Yüzmeye gidiyorum. Resim de yapıyorum. En çok resim yapmayı seviyorum çünkü gezegenlerin resimlerini yapıyorum. Vaktim hepsini yapmaya yetiyor.
- NASA’ya mektup yazma sürecin nasıl gelişti?
Mektubu yazdığımda ilk olarak sosyal medya üzerinden NASA’da çalışan astrofizikçi Umut Yıldız’a gönderdim. Sonra da NASA’ya ve NASA’nın Türkiye sayfasına... Onlar mektubumu sadece beğendiler ama Umut Yıldız bana geri dönüş yaptı ve süreç böylece başlamış oldu.
“Heyecandan ayaklarımı yere vurdum”
- Mektup yazmanın sebebi neydi?
Hayallerimi herkesle paylaşmak istedim. Belki hayallerimi gerçekleştirmem için bana destek olurlar diye düşündüm. Zaten hayallerimi içimde tutuyordum ve dışa yansıtma kararı aldım.
- Sonrasında Kipa senin mektubunu görüyor ve seni İzmir’deki Uzay Kampı’na gönderiyor. Gideceğini duyduğunda
Aslında ilk duyduğumda annemle telefonda konuşuyorlardı ve annemin işyerindeydik. Annem hoparlörü açtı, biraz bana dinletti ve tekrar normal konuşmaya döndü. Duyduklarımdan sonra telefon konuşması bitene kadar heyecandan ayaklarımı yere vurduğumu hatırlıyorum.
- Neler yaptın orada, neler öğrendin?
Bana çok faydası oldu gerçekten. O kampa gitmemde yardımı dokunan herkese çok teşekkür ederim. Sunum odalarında gezegenler ve uzay hakkında birçok eğitim aldık. Simülatörler kullandık. Ay gözlemi yaptırdılar, en çok onu sevdim. Kamp altı gün sürüyor. Başka etkinlikler de vardı, yüzme ve masa tenisi gibi, ben onlara katılmak istemedim.
“Kampta madalya almak için akşamları da ders çalıştım”
- Neden istemedin?
Aslında annem de aynı şeyi söyledi. “Sen oraya aynı zamanda eğlenmeye gittin, diğer etkinliklere de katıl” dedi. Katıldım ama akşamları daha çok ders çalıştım. Anlatılanları hep tekrar ettim çünkü kamp sonunda astronot olmak için gerekli özelliklere sahip bireylere verilen bir madalya vardı, adı “Right Stuff.” Bir kişiye verilecekti ve onu almak benim için çok önemliydi. Son gün adımı söylediklerinde mutluluktan havalara uçtum. Kendimi astronot adayı gibi hissettim.
- Bundan sonra astronot olmak için hedeflerin nelerdir?
Bu sene ortaokulu bitireceğim. İyi bir lisede eğitim almam gerektiğini biliyorum. Öyle olursa iyi bir üniversiteye de gidebilirim. Astronot olmak için fizik, kimya, biyoloji ya da matematik okumam yeterli. Fen Lisesi’ne gitmeyi düşünüyorum. Bingöl’de imkanlar sınırlı, o yüzden İstanbul’da okumak istiyorum.
- Yaşıtlarına ve kendinden küçüklere ne gibi tavsiyeler vermek istersin?
Kendilerini bir kahraman olarak görsünler çünkü onlar geleceğin kurtarıcıları. Bu ülke bugünlere geldiyse, çok daha ileri de gidebilir ve bunu başaracak olan bizleriz. Bu ülkenin bizim kendimize güvenmemize ihtiyacı olduğunu unutmasınlar.
“NASA’ya gitmeyi çok istiyorum”