25.05.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:
Beni eğer onu öptüğün gibi öpersen size yardımcı olurum." Monica Bellucci’nin canlandırdığı Persephone karakteri "The Matrix Reloadedöda Anahtarcı’nın yerini göstermek için tek bir şart koşuyor: Neo’nun onu, tıpkı Trinity’yi öptüğü gibi aşkla öpmesi.
Siyah deri pantolonu, siyah gözlükleri, kısa saçları ile erkeksi ama yine de çok seksi Trinity’nin, "The Matrix"in devam filmlerinde bir rakibi var: Persephone. Üstelik derin dekolteli krem rengi elbisesi ile hayli dişi bir rakip bu. Öyle ki ikinci filmde birkaç dakika göründüğü halde Persephone karakteri seyircinin kalbini fethetmiş görünüyor. Ancak filmdeki rekabetin aksine Moss ile Bellucci aslında iyi arkadaşlar. "Carrie çok utangaç ama kocaman bir kalbi var" diyor Bellucci. "Onunla çok iyi anlaşıyoruz."
"Bu bizim ilk öpüşmemiz değil, 9 yıl önce de..."
Monica Bellucci, Keanu Reeves ile öpüşmekten memnun görünüyor. "Keanu çok güzel öpüşüyor. Yakından tanımadığınız biriyle böylesine yakın bir anı paylaşmak çok komik olabiliyor. Birbirinizi fazla tanımıyorsunuz ama öpüşüyorsunuz. Daha komiği, bu bizim ilk öpüşmemiz değil. Dokuz yıl önce ‘Dracula’ filmindeki rolüm de Keanu ile öpüşmekti. Yani dokuz yılda iki kez öpüştük. Önümüzdeki yıllarda öpüşmekten fazlasını da yapabiliriz" diyor Bellucci. Reeves’in bu iltifatlara cevabı da manidar: "Monica ile ne zaman karşılaşsak öpüşüyoruz. Bir sonraki karşılaşmamızı dört gözle bekliyorum."
"Kocam gözümün önünde bir kadını öpse, çıldırırdım"
Evli ve şu sıralar hamile olan Carrie-Anne Moss "Kocam gözümün önünde başka bir kadını öpse herhalde çıldırırdım. Ama Trinity benden daha serinkanlı. Bu yüzden sevgilisinin başka bir kadını öpmesine sinirlendi ama kontrolünü kaybetmedi" diyor. Moss, Reeves ile sevişme sahnesinde ise
çok zorlanmış: "Biz Keanu ile çok iyi arkadaşız. Çok iyi bir ilişkimiz var. Ama yine de, onunla bile olsa, bir sevişme sahnesinde oynamak benim için zordu. Bu şaka değil, komik bir tarafı da yok. Orada iki insanın aşkını yansıtmamız gerekliydi. Motosiklet sahnesinde bile bu kadar zorlanmadım.
Öncelikle böyle bir projede yer aldığım için çok mutlu olduğumu söylemeliyim. Ben Larry ve Andy Wachowski’nin hayranıydım zaten. Özellikle "Bound"u izledikten sonra. "Matrix"i gördüğümde ise herkes gibi filme aşık oldum. Kendi kendime "İşte böyle bir filmde oynamak isterim" demiştim. Tabii bunun mümkün olabileceğini hiç düşünmemiştim. Ama beni "Malena"da izlemişler ve görüşmek istediler. Ve böylece bana Persephone rolünü teklif ettiler.
Onu filmin kötü kadını gibi görenler var. Bence öyle değil. Adının Yunan mitolojisindeki karşılığına bakmak gerek. Çünkü bu filmde hiçbir karakter ve hiçbir karakterin adı tesadüf değil. Hepsinin mitlere dayanan bir geçmişi var.
Bilmem, belki biraz. Ama o kıyafetle dövüşmem gerçekten de çok zor olurdu.
Sete gittiğimde kıyafet hazırdı, beni bekliyordu. Canlandırdığım karakterimi bir anlamda kostüm tasarımcısı Kym Barrett yarattı. Çünkü ben o kıyafeti giydiğimde Persephone’yi gördüm. Nasıl yürüyeceğinizi, nasıl oturacağınızı, nasıl duracağınızı size dikte eden bir elbise o. Ben de ona uydum.
Bu beni başta biraz korkuttu açıkçası. Özellikle Avrapa’dan gelmişseniz ve daha önce birlikte çalışmış bir ekibe dahil oluyorsanız mutlaka biraz korkarsınız. Ama bana çok iyi, gerçekten çok iyi davrandılar. Laurence Fishburne ve Carrie-Anne Moss ile çalışmak harikaydı. Laurence’ın yeri benim için çok özel. Çünkü sizi koruyor, kolluyor. Carrie ile de çok iyi anlaştık. Kendimi yabancı gibi hissetmedim.
Üzgünüm, bunu orada göreceksiniz. İnanın ben de oyuncudan çok bir izleyici gibi merakla bekliyorum filmi. "Matrix Reloaded"ı izledikten sonra "Aman Tanrım" dedim, "Üçüncü filmi çok merak ediyorum!"
"Malena" filmindeki rolüyle dikkat çekti
Monica Bellucci, İtalya’da hukuk eğitimi alırken modellik yaparak kariyerine başladı. 1990’da Dino Risi’nin yönettiği İtalyan TV dizisi "Vita Coi Figli" ile oyunculuğa adım attı. Bellucci’nin ilk filmi Francesco Laudadio’nun "La Riffa"sı oldu. Yönetmenliği Francis Ford Coppola’nın yaptığı, Gary Oldman, Winona Ryder ve Keanu Reeves’ın oynadığı "Dracula"daki küçük rolü ile azımsanmayacak bir ün kazandı. "Irreversible"da ve ardından Bruce Willis ile "Tears of the Sunöda oynayan Bellucci son olarak Mel Gibson’ın yönettiği "The Passion" filminin çekimlerini tamamladı. Bellucci 2000 tarihli "Malena"daki oyunculuğu ile Wachowski kardeşlerin dikkatini çekti ve "Matrix"in devam filmleri için görüşmeye çağrıldı.
Kolayca uyum sağladım diyemem. Silah kullanmaya başlamadan önce altı ay boyunca eğitim aldık. Ama çok zorlandım da diyemem. Çünkü bu filmin hazırlıkları fiziksel olarak da, ruhsal olarak da sizi değiştiriyor. Galiba daha güçlü, daha kararlı bir insan oldum. Olumlu yönde bir değişim getirdi bu rol bana. Böyle hissediyorum. Hatta kocam da bana "Sen çok değiştin" dedi.
Motosiklet sahnesi benim için çok korkutucuydu. Çekileceği ana kadar kendimden emin değildim. Ekip benden bu sahneyi çekmemi bekliyordu. Ailem, arkadaşlarım, menajerlerim ise "Bu çılgınlık. Kasksız motosiklet kullanacaksın ve arkanda da yine kasksız bir oyuncu taşıyacaksın. Ya bir kaza olursa" diyorlardı. Bir karar vermem gerekiyordu. Çok çalıştım o sahne için ama değdi.
Ben adrenalin bağımlısı, uçaklardan atlamaktan hoşlanan biri de değilim. Ama aklıma bir şey koyarsam, o şeyi elimden geldiği kadar iyi yapmaya çalışırım.
Bana doğru akan bir trafik vardı. Motosikletin üstündeyken "Bugün korku yok. Konsantre olmalısın. Sadece kendin için değil, arkandaki Randall Duk Kim için de..." diyordum. Randall "Her şey yolunda, harikasın" diyordu. Fakat işin aslı o benden daha fazla korktu. Düşünün, bana güvenmek zorundaydı. Ve benim adım "Bayan motosiklet hakkında hiçbir şey bilmezödi. Beni en fazla dehşete düşüren şey ise yanımdan geçen bir TIR’ın yarattığı rüzgardı. O rüzgar bizi duvara yapıştıracak zannettim. Bu sahnenin bana korkumu yenme fırsatı vermesinden memnunum. Ama bir daha asla motosiklete binmeyeceğim. Hiç sevmedim.
Hayır ama Wachowski kardeşler filmde giydiğim ceketi bana hediye ettiler. Ben de onlara üstünde "Artık kung fu yok" yazan bronz kung fu ayakkabıları hediye ettim.
Film yapmayı, bir ürün ortaya koymayı seviyorum. Yapılması gerekeni yaptıktan sonra bitirdiğimi hissediyorum ve kendimle gurur duyuyorum. İşte o zaman "Her şey için teşekkürler. Şimdi yeni bir hayata hazırım" diyebiliyorum. n