Özdemir Asaf’ın şiirleri1950’lerde edebiyat matineleri pek gözdeydi. Öyle ki, edebiyat matinesiz hafta geçmezdi neredeyse. Yazarlar, özellikle şairler, bir matineden bir matineye koşturur dururlardı. Bunun şiirini bile yazan Behçet Hoca (Necatigil), "Yahu," demişti bir keresinde, "her gün sahnelere çıkıp okuyoruz. Müzeyyen Senar’ı bile geçtik."
Dinleyicinin ilgisi inanılmaz ölçüdeydi.
Okul salonları, halkevleri, tiyatrolar dinleyicilerle dolup taşardı. Ayakta kalanlar bile olurdu.
Dinleyiciler dedim... Aslında seyirciler demem gerekirdi belki. Çok kişi sanatçıları seyre gelirdi çünkü. Asaf Halet Çelebi’nin sahneden "Kendimi sirkte vahşi hayvan gibi hissediyorum" dediğine tanık olmuşumdur.
En büyük ilgiyi ise her zaman Attila İlhan’la Özdemir Asaf çekerdi. Çoğunlukla sona bırakılırdı onlar. Attila siyah balıkçı kazağıyla sahneye çıkıp uzun atkısını arkaya fırlattığı zaman korkunç bir alkış kopardı. Tempo tutulurdu: "Pia! Pia! Pia!" Attila da gözlerini kısıp ufuklara bakarak başlardı "Pia"yı okumaya.
Özdemir Asaf mikrofona çağrıldığında ise gülüşmeler başlardı. Bir güldürü oyuncusu gibiydi Özdemir Asaf. Uzun uzun mikrofonu ayarlar, sessizce seyircileri süzer, tam şiirini okumaya başlayacakken susar, yine seyircilere bakardı sessizce. Kahkahalar dinince aynı şeyleri yineler, sonunda "röleri "ğ" gibi söyleyerek okurdu:
"Bütün ğenkleğ aynı hızla kiğleniyoğdu / Biğinciliği..."
Seyirciler bir ağızdan tamamlardı: "... beyaza veğdileğ."
Özdemir Asaf’ın ilk kitabı "
Dünya Kaçtı Gözüme" 1955’de yayımlanmıştı. Biçim olarak, baskı olarak, o güne kadar rastlamadığımız güzellikte bir kitaptı. Ama fiyatı da dehşetti: 250 kuruş! Şiir kitaplarının 100 kuruşa satıldığı bir dönemde ne büyük eleştiri almıştı bu. Özdemir Asaf, "İçinde 47 şiir var. Şiir başına 5 kuruş çok mu!" diyerek kendini savunmuştu.
Okulumuzun edebiyat yıllığı "İzlerimiz"in dizgisi, baskısı Özdemir Asaf’ın basımevinde yapılıyordu. Neredeyse her gün oradaydık. Bu yüzden, "Dünya Kaçtı Gözüme"nin pedalda sayfa sayfa basılışına tanık olmuştum.
Bu kitabı "Sen Sen Sen" izledi. Sonra ötekiler.
***
Özdemir Asaf’ın şiirinin anahtar sözcüğü herhalde "yoğunlukötur. Memet Fuat’ın söylediği gibi, "İnanılmaz bir sözcük tutumluluğuyla, insanı, toplumu irdeleyen, duygu, düşünce yoğunluğunun şiirini arayan, taşlamaya, ince alaya ağırlık veren, tam anlamıyla özgün bir şairödir Özdemir Asaf. Bu yoğunluk, özellikle dört dizeyi geçmeyen şiirlerinde daha bir belirir. "Her gün bir gün geçmeyor." ... "Öyle bir kelime söylesem ki deyorum, / Dışarıda bir başkası kalmasa." ... "Gelmem bir iyiliktir deyecektim... / Kapıyı hop başkaları açtı." ... "Senin içine girdiğim zaman / Dışımda kalıyorsun. / Senin dışından sana bakınca / İçime sığmayorsun."
Çağdaş bir divan şiirinin mısraları, beyitleri, kıtaları...
Özdemir Asaf’ın bütün şiir kitapları yeniden yayımlanıyor şimdi. Adam Yayınları, bir ciltlik "Toplu Şiirler" yerine kitapları tek tek çıkarıyor. Böylesi çok daha iyi. Şairin kişiliği vardır. Ama her kitabın da ayrı bir kişiliği vardır. Bunun korunması çok güzel.
BİR DAKİKA ARAMatinede hayal kırıklığıÖzdemir Asaf’ın edebiyat matinelerinin yıldızı olduğunu yazdım yanda. Bir keresinde bu ününü bilerek, isteyerek yaraladı.
50’lerin sonunda Eminönü Halkevi’nde bir edebiyat matinesi düzenlenmişti. Sırayla sahneye çıkıldı, şiirler, kısacık öyküler okundu.
Özdemir Asaf en sona bırakılmıştı. Her zamanki gibi. Matinenin "assolist"iydi yine.
Mikrofonda adı söylenince büyük bir alkış koptu. Salonda kahkahalar yükseldi. "Kim bilir neler yapacak yine... Bizi nasıl güldürecek..."
Özdemir Asaf sahneye çıktı. Elinde bir kitap. Mikrofona yaklaştı. "Şimdi," dedi, "size Selma Lagerlöf’den bir öykü okuyacağım."
Yine kahkahalar... Bakalım ne sürprizler bekliyor bizi.
Özdemir Asaf kitabı açtı. Ciddi ciddi başladı öyküyü okumaya. Bir dakika... İki dakika... Beş dakika... Bekliyoruz... Bir şey olduğu yok. Özdemir Asaf sürdürüyor okumayı. Hani mikrofonla oynardı, uzun uzun bakardı bize... Gülerdik... Ezbere bildiğimiz şiirlerini onunla haykırırdık... Hayır, Lagerlöf’ün öyküsünü dinliyoruz.
Salon on beş dakika sonra boşalmaya başladı.
Yarım saat sonra yarıya indi. Öykünün sonunu ancak kırk beş dakika direnebilenler dinleyebildi. Ama kimsede alkışlayacak hal de, keyif de kalmamıştı.
Özdemir Asaf "seyirci"yle dalgasını bu kere de böyle geçmişti.
PAZAR