Pazar Pandemide aşk karamsar değil

Pandemide aşk karamsar değil

14.02.2021 - 03:06 | Son Güncellenme:

Psikolog Dr. Gizem Sürenkök pandemide mesafeli yaşanan ilişkilerde yakınlık kurmanın tek bir yöntemi olmadığını söylüyor: “Birbirimize daha önce bilmediğimiz yönlerimizi sorarak duygusal yakınlığımızı, ortak bir aktiviteye başlayarak deneyimsel yakınlığımızı artırabiliriz”

Pandemide aşk karamsar değil

 

Evde olmanın belki de en tatlı zamanları. Havada uçuşan kalpli balonlar yok, elinde çiçeklerle meçhule yürüyen adamın takılıp düşmesini dilemek yok, en önemlisi de yalnız mısın diye soran o sadece bayramlarda gördüğün akrabayla tesadüf o ya karşılaşıp derin bir soluk sonrası sakince cevap vermek yok. Yalnızlar için 14 Şubat, Sevgililer Günü’nün sevginin içini boşaltan sembollerini görmemek açısından kazanım gibi görünse de bu 14 Şubat’ta herkes bir parça yalnız... Sevilmenin değerini çokça anladığımız korona günlerinde Yakın İlişkiler’in kurucusu Psikolog Dr. Gizem Sürenkök ile pandemide aşkı ve yalnızlıkla baş etme yollarını konuştuk.

Haberin Devamı

- Aşkı yaşama ve hissetme biçimlerimiz pandemi koşullarında şekilleniyor. Çiftler bu dönemde en çok hangi konuda zorlanıyor?

Pandemi sürecinde birçoğumuz mümkün olan tüm vakitlerde evde kalmaya çalışıyoruz ve birçoğumuzun rutinleri değişti. Tüm bu değişiklikler hem partnerimizin hem bizim hayatımızda etkisini gösteriyor ve kaygı seviyemiz artıyor. Her iki taraf da belirsizlik, bilinmezlik ve değişimle baş ettiği için çiftlerin birbirlerine gösterdikleri tolerans azalabiliyor. Bir taraftan da her ne kadar partnerimizle yan yana olsak da diğer sosyal bağlarımızdan uzak kalıyoruz ve sosyal bir yalnızlık çekiyoruz. Birbirimizi ne kadar sevsek ve ne kadar uzun süredir birlikte olsak da partnerimizle aynı insanlar değiliz. Böyle olunca baş etme mekanizmalarımız da farklılık gösteriyor. Kimimiz daha kaygılıyız, partnerimiz bizimle aynı seviyede tepki vermediği için geriliyoruz. Eğer pandemi daha büyük değişikliklere yol açtıysa, işimizden olmak gibi, bu durumun ilişkimize yansıması da daha büyük olabiliyor.

Haberin Devamı

- Peki, uzaklığın aşka hiç katkısı yok mu? Pandemide ilişkisi kuvvetlenen çiftler var mı?

Aslında araştırmalar, uzak mesafe ilişkisindeki kişilerin ilişki memnuniyeti ile birbirine yakın olan çiftlerin ilişki memnuniyetleri arasında bir fark olmadığını söylüyor. Hatta bu durum çiftlerin ilişkiye kendilerini daha bağlı hissetmesi ve daha az hapsedilmişlik duygusu beslemeleriyle bile sonuçlanabiliyor. Yani, pandemi döneminde birbirinden uzak kalan çiftlerin aslında bu duruma karamsar yaklaşmalarına gerek yok. Tam tersi bu çiftler, pandemiyi ilişkilerini güçlendirmek için bir fırsat olarak değerlendirebilir. Bu süreçte ilişkileri güçlenen, birbirleriyle daha içten bir iletişim kurup, daha fazla yakınlık sağlayan çiftler tanıyorum.

- Peki, neler yapıyor bu çiftler?

Öncelikle partnerle yakınlık kurmanın tek bir yöntemi bulunmadığını öğrenmemiz gerekiyor. Birbirimize daha önce bilmediğimiz yönlerimizi sorarak duygusal yakınlığımızı, ortak bir aktiviteye başlayarak deneyimsel yakınlığımızı artırabiliriz. Uzakta da olsak da aynı diziye başlayıp onun üzerine konuşabiliriz. Aynı kitapları okuyup üzerine konuşarak entelektüel yakınlığımızı artırabiliriz. Her gün iletişimde olmak, mümkün olan her zaman görüntülü konuşmak, aradaki mesafeye rağmen partnerimize onunla olduğumuzu hissettirmek bu süreçte büyük önem taşıyor.

Haberin Devamı

Sosyal yalnızlık mı?

- Havada aşk kokusu var ama diğer yandan böyle zamanlarda bu havayı solumaktan pek de mutlu olmayan yalnızlar var. Yalnızlık farklı yollarla hepimizi etkilese de pandemide sevgilisi olmayan ve özellikle yalnız yaşayan bireyler farklı etkilendi. Onlar neler yaşıyor bu süreçte?

Yalnızlığı iki boyutta incelemek mümkün. Sosyal ve duygusal yalnızlık. Her iki türünün de bizi pandemi sürecinde daha fazla etkilediğini söylemek mümkün. Duygusal yalnızlık bize duygusal doyum sağlayacak birinin eksikliğinde ortaya çıkıyor. Genellikle romantik partnerlerimiz bu ihtiyacı karşılıyor. Sosyal yalnızlık ise kendimizi bağlantıda hissetmemizi sağlayan insanların eksikliğini yaşamaktan kaynaklanıyor. Arkadaşlarımız, sohbet ettiğimiz bakkal, karşı komşu teyze, sık sık gittiğimiz kafedeki garson. Pandemi yüzünden bu bağlantıda olma duygusunu yitirdik. O yüzden birçoğumuz sosyal yalnızlık çekiyoruz. Üzerine bir de birey duygusal yalnızlık çekiyorsa, o zaman biraz daha fazla yıpranabiliyor bu süreçte. Çünkü yalnızlık yalnızlığı çekiyor, kişi kendi başına kalmaya daha fazla alışıyor ve çalışmayan sosyal kaslarımız biraz güçsüzleşiyor.

Haberin Devamı

- Yalnızlıkla başa çıkmak için neler yapabilirler?

Çalışmalar bu süreci fiziksel olarak aktif geçiren, hobiler edinen, kendilerine duygusal yatırım yapan ve en önemlisi üreten insanların yalnızlıkla daha iyi başa çıktıklarını gösteriyor. Bunlar aslında hep öz bakım aktiviteleri. Fiziksel olarak zinde kalmak için elinizden geldiğince yürüyüş yapın ve evde yoga ya da meditasyon yapmaya çalışın. Bu belirsizlikten oluşan kaygıyla da savaşmanızı sağlar. Size huzur, rahatlık veren aktiviteler bulun. Bu yemek yapmaktan bitkilerle uğraşmaya, örgü örmekten yetişkin legolarına kadar değişebilecek bir aralık. Bunların dışında da var olan bütün sosyal ilişkilerimizi gerek online ortamlarda gerekse açık alanda maske takarak sürdürmeye çalışmamızı da ısrarla öneriyorum. Çünkü en ufak temas bize iyi geliyor.

Haberin Devamı

“Sanalda kurulan bağın gerçek hayata adaptesi güç”

- Bu dönem ilişki kurma ihtiyacımızı ve biçimimizi dönüştürdü mü?

Bağlantıda olamıyorum duygusu ilişki kurma ihtiyacını çok etkiliyor. Sosyal bir açlık durumu bu. Şu anda önümüze ne konsa o açlığı giderme duygusu içerisindeyiz. Üstelik ilişki kurma biçimimiz de etkilendi çünkü daha önce kullandığımız ilişki başlatma yolları pandemi döneminde çok da geçerli değil. Arkadaşlarımızla dışarı çıkamıyor, kalabalık ortamlara giremiyor, yeni insanlarla bu şekilde tanışamıyoruz. Bu durumda birçok insan için online dating uygulamaları ana yöntem halini almaya başladı. Ancak benim birlikte çalıştığım insanlarda çok gözlemlediğim bir durum sanal ortamda kurulan bu bağların gerçek hayata adapte edilmesinde yaşanan güçlük. Hem seçenek sayısının fazlalığı, hem dijital olarak iletişim kesmenin bazı insanlara daha kolay gelmesi sebebiyle flört kuralları eskisi gibi işlemiyor. Yalnızlık ve çaresiz hissetmek insanları eski, yürümemiş ilişkilerine dönmeye, çok da mutlu olmadıkları ilişkilerin içerisinde kalmaya ya da çok da kendi değerlerine uymayan bireylerle ilişki yaşamaya itebiliyor. Bu süreçte herkese en çok da kötü giden ilişkilerin bize yalnızlıktan daha çok zarar verdiğini hatırlatmak istiyorum. Bize kötü gelen, içinde kendimiz gibi olmadığımız ilişkiler yaşamaktansa, kendi başımıza sağlıklı bir yalnızlık hali çok daha kıymetli.