Pazar Yemek programlarına “doyuyoruz”

Yemek programlarına “doyuyoruz”

16.08.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

Amerika’da başlayan yemek programları çılgınlığı Türkiye’ye de sıçradı. Yarışma, sohbet, gezi, lokanta tanıtımı kategorilerindeki yapımlara yenileri ekleniyor

Yemek programlarına “doyuyoruz”

New York Times gazetesinin hafta sonu ekinin geçtiğimiz günlerdeki kapak konusu “Out of the Kitchen, Onto the Couch / Mutfağın Dışında, Koltuğun Üzerinde”de yemek programlarının Amerikalıların hayatına etkisinden bahsediliyordu.
Habere göre, The Food Network yaklaşık 100 milyon Amerikalının evinde izleniyor. Milyonlarca Amerikalının izlediği “Top Chef” ulusal bir olaya dönüşüyor. Yemek programlarının popülerleşmesiyle birlikte şefler kablolu kanallardan ulusal kanallara terfi ediyor. “Hell’s Kitchen” Fox’a, Jamie Oliver ABC’ye transfer oluyor.

Yemek programı izleyip eve yemek siparişi veriyorlar
Haber, tüm bu ilgiye rağmen yemek programlarının müptelası olan milyonların mutfağa girip yemek yapmaktan uzak durduğuna dikkat çekiyor. Peki yemek şovlarına reyting kazandıran izleyiciler gördüklerini uygulamak yerine ne yapıyor? Eve yemek siparişi veriyor!
Türkiye yemek programlarıyla 90’lı yıllarda tanıştı. Yemek programlarının ilk yıldızı Gülriz Sururi’ydi. “A La Luna” programı büyük reyting aldı. Ümit usta da o yıllarda çok seyrediliyordu.
O dönem her kadın programının içinde mutlaka bir yemek bölümü yer almaya başladı. Bu “modaya” uyan programlar hâlâ var. Pınar Altuğ, Ayşe Tüter, Emine S. Beder Türk televizyonlarının ilk mutfak yüzlerinden oldu.
Bu isimler sadece beyaz ekranla yetinmediler kitap da çıkardılar. Sonra mutfağa, ünlü şeflerden (Mehmet Gürs) mankenlere (Ebru Şallı) kadar pek çok isim daha girdi.

Taklitleri çıktı ama ömürleri kısa oldu
Şimdilerde yine bir yemek programı fırtınası var. Show TV’deki “Yemekteyiz” çok iyi bir çıkış yaptı, milyonları ekran başına topladı. Yarışmacı olmak için binlerce kişi başvurdu. Program bir süre sonra kan kaybetti. Şu sıralar eski yarışmacıları ve ünlüleri yarıştırarak eski reytingini yakalıyor. Kanal yeni sezonda “Yemekteyiz”in yanı sıra Derya Baykal’ın sunduğu “Deryalı Günler”in içindeki yemek köşesine devam edecek.
Ekranlarda dört tür yemek programı var: Yarışma, yemek-sohbet, yemek-gezi ve lokanta tanıtımı. “Yemekteyiz” yarışma türünün tek örneği. Taklitleri çıktı ama ömürleri kısa oldu.

Bir köfte arabasında ya da salaş bir restoranda
Gazeteci Mehmet Yaşin’in CNN Türk’teki programı yemek-gezi türünde. “Yol Üstü Lezzet Durakları” CNN Türk’ün klasiği oldu artık. Dördüncü sezona giriyor. Yaşin’in peşine düştüğü yerel tatlar bazen bir köfte arabasında bazen salaş bir restoranda karşısına çıkıyor.
Kanalın yeni “aşçısı” ise halkla ilişkilerci Memet Özer. Daha önce yemek sektöründe çalışmış olan Özer “Hayatın Tadı” programında her hafta bir yemek çeşidini anlatıyor ve pişiriyor. Sonrasında yemekler konuklar ile beraber tadılıyor.
Özpetek filmlerindeki gibi güzel sofralar kurmayı seviyor
Serra Yılmaz, demirbaşı olduğu Ferzan Özpetek filmlerinde olduğu gibi evinde güzel sofraların kurulduğu, sohbetlerin uzadığı davetler vermeyi seviyor. Yılmaz geçen sezon
Türkmax’ta başlayan yemek-sohbet programı “Temel İçgüdü”ye yeni sezonda da devam edecek.
Türkmax’ta “Ayşe Tüter Mutfakta” adlı bir yemek programı daha yayımlanıyor.
Sofra Dergisi’nden Esra Düzdağ ve Neslihan Demir’in iki yıldır hazırlayıp sunduğu Atv’deki “Kültür Aşı”nda yöreye özgü yemekler yöre kadınlarının elleriyle hazırlanıyor.
Atv’yi yeni sezonda tek bir yemek programı “kesmeyecek”, kanal Berna Laçin’in sunacağı yeni bir yapımın hazırlığında.
Show Max’te hafta içi yayımlanan “Özgür Şef” adlı programı özellikle ev kadınları takip ediyor.
Digitürk kanalları Home TV, Show Plus ve Fox Life’ta her tarz program var. Sağlıklı yemekler, İtalyan mutfağı, pratik tarifler, tatlılar...
İşte en popülerleri:

İki oyuncu, bir aşçı, bir gurme İspanya yollarında
Oscar’lı oyuncu Gwyneth Paltrow, ünlü aşçı Mario Batali, gurme yazar Mark Bitman ve İspanyol aktrist Claudia Bassols ile “Spain... On the Road Again / İspanya... Yine Yollardayız” izleyiciyi İspanya’da lezzet yolculuğuna çıkıyor. Kah İspanya’ya özgü manchego peynirini yapan bir fabrikaya gidiyorlar kah bir esnaf lokantasında kah lüks bir lokantada yemeklerin tadına bakıyorlar.
Yemek-seyahat programında dörtlü, araba yolculuğu yaparak ülkede görülmesi gereken yerleri de gösteriyor. Sohbetlerinde zaman zaman İspanya’nın tarihine de giriyorlar.
Görev: Fast food mönüsünden gurme
tabağı yaratmak
Dünyada en çok reyting alan yemek programlarından biri “Top Chef”. Programda 12 aşçı yarışıyor. Amaç verilen sürede pişirdikleri yemekleri jüriye beğendirmek.
Her bölümde ayrı bir stresli görevle mücadele ediyorlar: Bir fast food mönüsünden 45 dakikada gurme tabağı yaratmak, 90 dakikada düğün mönüsü oluşturmak, kısıtlı bütçe ve malzemeyle 20 dakikada lezzetli aperitifler hazırlamak...

“Mutfak Sırları”nın yazarı
Kitabı “Mutfak Sırları” en çok satanlar listesinde yer alıyor. Baş şeflik yaptığı Brasserie Les Halles çok popüler. New York’un en ünlü şeflerinden biri olan Anthony Bourdain’in programı “No Reservations”ın sloganı “Turist değil, gezgin olun”. “Lafını esirgemeyen, cool şef” olarak anılan Bourdain programda dünyadaki farklı tatların peşine düşüyor. Fransa’dan İzlanda’ya, Özbekistan’dan Sicilya’ya yerel mutfakları geziyor.
Seksi bulan da var sinir olan da
Kimilerine göre çok itici kimilerine göre mutfak dünyasının seksapeli en yüksek kadını Nigella Lawson. “Nigella’dan Pratik Tarifler”de basit ve ucuz yemekler hazırlıyor.


“Hepsi de damak çatlatan cinsten mi?’ diye eleştiriliyorum”
Mehmet Yaşin

Yemek programlarına “doyuyoruz”

-İzleyicilerim her kesimden. Edirne’de, Selimiye Camii’nin önünde, tesbih satan satıcı bana, “Merhaba lezzetçi abi” deyince çok şaşırmıştım. İzmir Kordon’da çekim yaparken, genç bir delikanlı bir tabak zeytinyağlı sarmayla yanıma geldi. Annesi hayranımmış. Yaprak sarmış, “Koş götür bakalım lezzetçi bey beğenecek mi?” diye oğlunu bize göndermiş.
-Geçenlerde reklamverenler için araştırma yapan bir yayında, kadınların en çok izlediği yemek programları arasında ikinci sırada yer almak da beni gururlandırdı. Çünkü kadınlar işin doğrusunu bilir.
-Programın en zor yanı yer vereceğim restoranların seçmek. Kılı kırk yarıyoruz. Önce, eğer gidip yemişliğim varsa benim bildiğim adresleri sıralıyoruz. Sonra oralarda bulunmuş eşten dosttan öneriler alıyoruz. İzleyicilerden gelen önerileri de bu adreslere ekliyoruz. Yerel basın organlarına soruyoruz. İl Kültür Müdürlüklerinden, belediyelerden yardım istiyoruz. Bu konudaki en büyük yardımcılarımız ise Türkiye’nin dört bir yanına kök salmış olan Doğan Haber Ajansı muhabirleri oluyor. Adresler sıralandıktan sonra eleme başlıyor. Bizim seçimimizin en önemli kriteri temizlik. Daha sonra yöre yemeklerini yapan mekanlara öncelik veriyoruz.
-Tattığım her yemeği çok beğendiğim için epey eleştiri aldım. Bir çok kişi, “Yahu bunların hepsi de damak çatlatan cinsten mi?” diye sordu. Benim yanıtım her defasında “Evet” oldu. Çünkü uzun incelemelerden sonra belirlediğim en iyi lezzet duraklarına gidiyorum.
-Önerdiğim mekanlara ani baskınlar (!) düzenliyorum. Eşten, dosttan, muhabirlerden yardım istiyoruz. Kalitesini bozanları uyarıyoruz. Sonra kitabın basımından bir süre önce, ekibimiz tebdili kıyafet şikayet edilen mekanlara gidiyorlar. Hâlâ aksaklıklar giderilmemişse yeni baskıda o mekanı sıralamadan çıkartıyoruz.
- “Lezzet Durakları” adlı rehber-kitabın ilk baskısı 2007’de yapıldı. Sonra genişletilmiş 2008 ve 2009 baskıları geldi. Benim aklımda her bölge için ayrı bir kitap yapmak var. Ama daha çok yol yapmam gerek. Şimdi amacım yayıncımı ikna edip, bunun İngilizcesini hazırlayıp, yurtdışında pazarlamak. Türkiye’ye gelen (her şey dahilci turistlerin dışında) yabancıların en zorlandıkları şey, yemek yenecek doğru adresi bulmakta oluyor. Nefesim yeterse ve sponsor bulabilirsem Yol Üstü Lezzet Durakları’nın çevresinde geçen ve daha çok detaylardan oluşan bir fotoğraf sergisi ve kentler-lezzetler konulu bir kitap hazırlamak istiyorum.


“Cordon Bleu mezunu değilim. Sebzeler yere düşse de yemek kötü olsa da gülüyoruz”
Serra Yılmaz

Yemek programlarına “doyuyoruz”

- Programım aslında bir talk şov. Yemek işin bahanesi, programımın bir çeşit aksesuarı.
-Klasik Türk yemeklerinin tarifini vermiyorum. Çünkü başka programlar âlâsını yapıyor.
Tariflerimi yabancı internet sitelerinden seçiyorum. Pratik ve kısa sürede yapılabilecek olanları tercih ediyorum. Ama hiçbirini birebir uygulamıyorum. Bir çeşit adaptasyon yapıyorum.
Bazen konuğum geldiğimde öğreniyorum ki benim o gün yapmayı planladığım yemeyi ya sevmiyor ya alerjisi var ya da başka bir şey... Bu yüzden zaman zaman elimizdeki malzemeyle tamamen emprovize bir yemek hazırlıyoruz.
-Cordon Bleu mezunu bir aşçı değilim. Birkaç kez yaptığım yemeği kendim de beğenmedim ve bunu söyledim. Zaman zaman ufak tefek kazalar yaşıyoruz. Sebzeler yere saçılıyor mesela. Ya da yemeğin şekli çok muntazam olmuyor. Hep birlikte gülüyoruz. “Haydi tekrar çekelim” diye düşünmüyoruz. Benim programımım tarzı bu. Türkiye’deki “her şey illa dört dörtlük olsun” formatlı programlardan bu yanıyla ayrılıyoruz.

Yeni bir gastromoni sitesi hazırlıyor
Yemek programlarına “doyuyoruz”

Milliyet gazetesi yazarı Vedat Milor Boğaziçi, Amerika’da Berkeley ve Stanford gibi üst düzey üniversitelerde eğitim gördü. Kemal Derviş’in başkan yardımcılığı yaptığı dönemde Dünya Bankası’nda çalışmış bir iktisatçı. Amerika’da ve Türkiye’de öğretim üyeliği yapıyor. Yemek kadar şarap konusunda da uzman. İtalya’daki restoranları tanıtacağı kitabı yakında çıkacak. Gastromondial adlı bir blogu var. Ayrıca yeni bir gastronomi sitesi hazırlığı içinde.
Milor NTV’deki programı “Tadı Damağımda”da restoranları geziyor. Yemeklerini yorumluyor. Mekanın fiyat politikasına, ambiyansına, yemeklerinin lezzetine yıldız veriyor. Bir bölümde deniz mahsulleri tadarken ertesi bölümde kurufasulye yiyor. Milor son birkaç bölümdür tatil beldelerinden “bildiriyor”.
Milor yazıları ve programıyla kısa süre içinde güvenini kazandı. Milor bazen yediklerini öyle ballandıra ballandıra anlatıyor ki izleyiciler daha önce hiç uğramadığı bir semte sırf onun övdüğü lahmacunu yemek için yolunu düşürüyor.

Jamie’nin bilgisayar oyunu da var
Yemek programlarına “doyuyoruz”

34 yaşındaki şef Jamie Oliver ülkesi İngiltere’de bir pop yıldızı kadar ünlü.
12 yıldır programları 100’den fazla ülkede yayımlanıyor. Kitaplarının yanı sıra kendi adında bir yemek dergisi de var. Nintendo’nun çıkardığı “What’s Cooking?” oyunu ne kadar şöhretli olduğunun bir kanıtı.
İlk kez 7 yaşında babasının pub’ında ona yardım etmek için mutfağa girmiş.
Oliver 30 milyon pounda yaklaşan servetinin bir kısmını sosyal sorumluluk projeleri için harcıyor. Britanya’daki hazır yemek egemenliğinin çocuklarda ciddi beslenme bozukluklarına ve obeziteye sebep olduğunu düşündüğü için Ministry of Food (Yemek Bakanlığı) projesine kalkıştı. Oliver “İnsanlar mutfaklarına girip sağlıklı yemek yapmak yerine kutulardan besleniyor. Bu yüzden Yemek Bakanlığı merkezlerinde yemek yapmayı öğrenmek isteyenler için kurslar veriyorum” diyor.
Oliver daha önce düzenlediği Okul Yemekleri kampanyasınde pilot okullarda çocuklar için lezzetli ve sağlıklı bir mönü oluşturup bu konuya dikkat çekti.