Kültür Sanat Altın Koza’da genç enerji

Altın Koza’da genç enerji

11.06.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Gençlerin buluşması ve işlerinin değerlendirilmesine olanak sağlayan Altın Koza genç enerjiye sahip, 'ulusal festival’ kimliği yetmiyor

Altın Koza’da genç enerji

14. Adana Altın Koza Film Festivali Türk sinemasında kuşak çatışmasının olumlu-olumsuz yanıyla somutlaştığı bir etkinlik oldu. Çoktandır üretim temelinde varlığı bulunmayan ama geçmişi, geleneği temsil eden Yeşilçam ile hemen hepsi birbirinden bağımsız gelişen genç sinemacıların yapıtları ve yaklaşımları arasındaki farklar belirginleşti.
Yaş ve üretim koşulları itibariyle bir kuşak bütünlüğü taşıyan ama film dili ve konu seçimi bakımından geniş yelpazede çeşitlilik sergilediği için reel anlamda bir kuşak diye niteleyemeyeceğimiz gençler ile Yeşilçam arasındaki son köprülerin de atılmak üzere olduğu Adana’da gözlemlendi.


Uluslararası yolda
Hemen hepsi İstanbul’da yaşayan ve çalışan, büyük bir kısmı jübilesini yapmış sinema sanatçılarının halkla beyazperde dışında buluştuğu, izleyicinin sadece bu yüzden yerli filmlerin kim bilir kaçıncı galalarına katıldığı 'ulusal festival’ kimliği Altın Koza’ya da yetmiyor.
Öğrenci Filmleri Yarışması düzenleyerek yıllardır gençlerin buluşmasına, işlerinin değerlendirilmesine olanak sağlayan; sinemanın değişik alanlarında etkin olan Yüksel Aksu, Serdar Akar, Kudret Sabancı, Gökhan Atılmış, Natali Yeres, İlker Canikligil, Serdar Pehlivanoğlu, Özer Kızıltan, Cem Başeskioğlu, Eyüp Boz, Gürcan Keltek ve daha nice genç yeteneğin ödüller kazandığı Altın Koza, zaten genç enerjiye sahip bir festival.
Bu yüzden dünya ve Türkiye çapında bir iddia taşımaktan çok, Adana’daki ve orayı ikinci bir eğitim merkezi olarak benimseme potansiyeline sahip sinema öğrencilerindeki 'sinemayı filmlerden öğrenme’ talebini karşılamak için Altın Koza da artık uluslararası olma yoluna girdi.


Törenler ve tezahürat
Salonlar arasında hayli mesafe bulunduğu için izleyici kitlesinin bölündüğü ve eski alışkanlıkla yerli filmlere öncelik verdiği Adana’da, uluslararası film programı altyazılarından projeksiyonuna son derece olumlu sonuç verdi.
Birçok sinemacı yetiştiren, Yeşilçam’ın en hararetli dönemlerinde İstanbul dışında salon kapasitesi en yüksek illerden biri olarak dağıtımda söz sahibi olan Adana’da üniversitenin, belediyenin ve Altın Koza’nın katkısıyla kurulacak sinema kulüpleri, yıl boyu düzenlenecek seminer, konferans, atölye çalışması, özel gösterimler belki Ankara’da bile örneği olmayan bir interaktif festivale zemin oluşturacaktır, kuşkusuz.
Bir kısım delikanlı, törenlerde Nuri Alço’ya tezahürat ederken sessiz ama derin bir kesim de atölyelere katıldı, kısa film ve belgeselleri “İleride ben de yapabilir miyim?” düşüncesiyle dikkatle izledi. Adana’da ödüller de genç

14. Festival’de birincilik yaş olarak değilse de ruh, tavır ve sinemaya başlangıç tarihi olarak genç yönetmen, senarist Sırrı Süreyya Önder ile Muharrem Gülmez’in “Beynelmilel”ine gitti. Jüri Özel Ödülü kazanan “Cenneti Beklerken”in yönetmeni Derviş Zaim ve yapımcısı Baran Seyhan, En İyi Müzik Ödülü alan bestecisi Rahman Altın, En İyi Kurgu Ödülü alan kurgucusu Ulaş Cihan Şimşek sinemamızdaki genç enerjinin kaynakları arasında. Hem bu filmle hem “Sis ve Gece”deki çalışmalarıyla En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü alan Serdar Yılmaz (ilk filmde Hülya Taylan, ikinci filmde Elif Taşçıoğlu ile birlikte) fikirleri  ve projeleriyle heyecan veren bir genç yetenek olarak dikkat çekti. “Sis ve Gece” ile Altın Koza alan ama “Beynelmilel”de de çalışan görüntü yönetmeni Gökhan Atılmış, çoktandır sektörün aranan isimlerinden biri olacak kadar  deneyimli bir genç.