Kültür Sanat Dağlarca antolojilere kızgın

Dağlarca antolojilere kızgın

17.11.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Dağlarca antolojilere kızgın

Dağlarca antolojilere kızgın


Kulis


       Memet Fuat'ın bazı değişikliklerle Adam Yayınları için yeniden hazırladığı "Çağdaş Türk Şiirleri Antolojisi"nde Dağlarca'nın şiirlerine ayrılmış sayfalar boş çıktı, çünkü şair antolojide yer almak istememişti.
       E Dergisi'nin Elif Korap'a hazırlattığı dosyada Dağlarca'ya ve Memet Fuat'a bunun nedenleri soruluyor. Dağlarca antolojilere alabildiğine kızgın, bunun nedenlerini şöyle açıklıyor:
       "Bir: Kişilere saygısızlık. İki: İnsan haklarına eğilmemek. Antolojilerin çoğu yapıtlarına yer verdikleri ozanların iznini almamaktadır. Aldıkları parçaların hangi yapıttan alındığını bile belirtmemekteler. Yazarlara, şairlere ya en küçük paraları ödemekteler ya da bundan kaçınmaktalar."
       Dağlarca, seçkilerdeki başıbozukluğa ses çıkarmayan şair ve yazarları da aynı ölçüde suçlu buluyor ve: "Bir seçkiye girmenin küçük sevincini, değersiz sevincini taşımak saflığından kurtulamamaktadırlar. Oysa, seçkiye girmenin o yazara, o şaire bir okunma gücü, yarınlara kalma gücünü verdiğini bu uzun yaşamım boyunca görmedim" diyor.
       Dağlarca'nın şiirlerini istemi dışında yayımladığı için mahkemeye verdiği Memet Fuat'a gelince... Fuat, her zamanki zarafeti ile yanıtlıyor soruyu: "Yasa, eğitim amaçlı antolojilere izin alma zorunluluğu yüklemiyor. Gene de Dağlarca bütün antolojilerde şiirleri yer alırken, benim antolojimde yer almak istemiyorsa, ona da katlanırım. Gerçi yasaca korunan antoloji yapma özgürlüğüm kısıtlanmış olur ama Dağlarca'yı üzmemek benim için daha önemli."
       Tartışmalar, dedikodular bir yana, sanatçı hak ve özgürlükleri üzerine düşünmek için bir fırsat daha!

Müze yok, kitap verelim

       Galeri Nev hem 2000 yılı hem de kuruluşunun 15. yıldönümü dolayısıyla "1950 - 2000 Türkiye'de Çağdaş Sanat" adıyla bir müze kitap yayımladı.
       Galerinin kurucuları Ali Artan ve Haldun Dostoğlu'nun derlediği kitapta neredeyse tamamı galeride açılan 2000 eserin reprodüksiyonu yer alıyor. Yani müze kitap hem Nev'in tarihinin hem de Nev'in gösterdiği tarihin (1950 - 2000) bir tür kaydı, kütüğü, seçkisi.
       Artan ve Dostoğlu, müze kitap tasarısının esin kaynağı olarak Andre Malraux'nun Hayali Müze'sini (1947) gösteriyorlar ve: "Her ne kadar müze kitap, Malraux'nun tam aksine bir tarih kurgusu önermiyorsa da, kitabının uyandırdığı müze müzakerelerine bir çağrı gibi de düşünülmüştür. Ama daha da önemlisi, müze kitap, kapsadığı eserleri sergilendikleri duvarlardan kurtararak sanatı düşünen herkesin ilgisine sunabilmek, kültürel hoyratlıktan onları esirgeyebilmek, sanatçılarını tarihle buluşturabilmek gibi umutlarla yayımlanmıştır" diyorlar.
       Yani, evinizin duvarlarını düşlediğiniz ressamlar süsleyemiyorsa, hele hele istediğiniz resimleri çocuklarınıza gösteremiyor, çağdaş ressamlarımızı izletemiyorsanız (ki bir müzemiz olmadığı için) bir müze kitap eserini, evinizin baş köşesine koyun!

Kahraman gazeteler, TV'ye karşı

       Almanya'da birkaç yıl önce bilgisayara karşı kampanya başlatılmıştı, küçük bir erkek çocuğu ilanlarda "Bilgisayarım yok ama arkadaşım var" diyordu. Şimdilerde ise Almanya genelinde "Daha az TV, daha çok gazete" trendi başladı. Almanya zaten "Boullevardepresse" (bulvar gazeteciliği) ile "kaliteli basın" ayrımını net koymuş bir ülkedir. Ancak son günlerde gazete haberciliğinde kaliteye yönelik ciddi bir yatırım gözleniyor. Örneğin ilk günlük ekonomi gazetesi "Handelsblatt" (150 bin trajlı) durgun haline son verdi, hem habercilik atağına kalktı hem de siyah - beyaz yayınına son vererek, portakal rengi manşetleriyle rengarenk bir gazete oluverdi. Önümüzdeki aylarda ise "Financial Times Deutschland" piyasaya çıkacak. İngiliz Peorson grubu ile Granur & Jahr ortaklığında 300 milyon mark yatırımla çıkaracakları gazete çok iddialı. Gazetenin 41 yaşındaki yayın yönetmeni Andrex Gowers "Yeni yatırımların habercisiyiz" diyor.
       Başkentin Bonn'dan Berlin'e taşınması ile hareketlenen gazetelerden tutucu Allegemeine Zeitung (450 bin tirajlı) bile, çizgisinde değişiklik yaparak ekler vermeye başladı. "Süddeutsche Zeitung" (430 bin tirajlı) ekonomi sayfalarının sayısını artırarak rekabete katıldı. "Die Welt" ise hem gazetenin sayfa sayısını artırdı hem de yazarlarının sayısını.
       Yani, yani yazı önümüzdeki yüzyılda da değerini yitirmeyecek, yitirmemeli!

18. TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı'ndan Notlar

       * Kitap fuarının "Aydınlanma" olan konusunu "Peki, efendim" diyerek karşılayanlar ilk gün kapı önündeydiler. Ve onlar, aydınlanmaya karşı olan YÖK'ü protesto eden öğrencileri yaka paça götürdüler!..
       * Kitap fuarında bu yıl, kitap fiyatlarından şikayet edilen okur sayısında artış görüldü. Kitap imzalayan yazarlardan, armağan kitap isteyenler, eski fuarlara nazaran çoğaldı!..
       * Tekerleğin icadı uygarlık tarihinde çok önemli bir olaydır. "Uygarlık Tarihi" kitabının yazarı Server Tanilli de, tekerlekli sandalyesinde okurlarıyla buluştu. Tanilli, fuarın en ilgi gören yazarıydı.
       * Düzce'de 7.2 büyüklüğündeki deprem olduğunda Kitap fuarında "Öküz" dergisi yazarlarının okurlarıyla buluştuğu toplantı yapılıyordu. Sunay Akın'ın eski insanların depremleri, dünyayı boynuzlarında tutan öküzün yaptığını söylemesinin ardından, Düzce depremi hissedildi. Sunay Akın "Öküz kendini hissettirdi" diyerek, salonu güldürdü ve panik havasını yumuşattı. Ece Ayhan ise siyah şapkasının sakladığı bembeyaz yüzü ile yorgun ve mutsuzdu. Çok az konuştu, ne yazık ki söyledikleri anlaşılamadı. Bir efsaneyi izledik sadece...!
       * Bu yıl ilk kez fuardan memnun olmayana rastlayamadım. Yazarlar da, yayınevleri de hayatlarından şikayetçi olmadılar!