Kültür Sanat Duru ve şiirsel

Duru ve şiirsel

24.10.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Can Yayınları, öykücülüğümüzün usta kalemlerinden Nursel Duruel'in ilk iki kitabı olan "Geyikler, Annem ve Almanya" ile "Yazılı Kaya"yı yeniden yayımladı.

Duru ve şiirsel

NURSEL DURUEL'İN İLK İKİ KİTABINDA ŞİİRSEL İŞÇİLİK DİKKAT ÇEKİYOR. Bir tür yazıklamanın yapıldığı "Ölüm Aralarında Kaldı"da yaşanmamışlıkların yaşanmışlıklarla tersyüz edildiği bir üslûpla sevgi-sevgisizlik, söylemek- hissetmek tezatı anlatılıyor. "Fırıncı Şükriye"de , Kurtuluş Savaşı yıllarının ulusal değerlerine sahip nesli ile kurtuluşa sahip çıkamamış, değerlerini yitirmiş sonraki kuşak arasındaki ikilem söz konusu. Bu öykü Kurtuluş neslini temsil eden Fırıncı Şükriye'nin ölümü üzerine yakılan bir ağıt, bir tür bitiş. Nursel Duruel'in ilk öykü kitabı olan "Geyikler, Annem ve Almanya", birbirinden bağımsız sekiz öyküden oluşuyor. Öykülerin ortak teması ise "yalnızlık". Öykü kişileri yalnız ve hep bir çatışma içinde. Kitaptaki tüm öykülerde artı-eksi tezatı söz konusu: Kitaba adını veren öyküde öykü kişisi bir geriye dönüşle çocukluğunun mutluluğunu ve mutsuzluğunu sarmal biçimde yaşıyor; "03 Nöbeti"nde kahraman, hayatın saldırganlığı karşısında, ürkek duygusallığına rağmen güçlü durma mücadelesi veriyor, makineleşen insanın paslı psikolojisine karşı durmaya çalışıyor. Büyük kentte yutulmaya karşı direnen bir kırsal kökenlinin arada kalmışlığı bir artı-eksi yaratıyor. Taşra- kent zıtlığının bulunduğu bir öykü olan "Nereye" ise, manevi değerlerin yerini maddi değerlerin aldığı, kültürsüzleşen toplum yapısının, çöken aile kurumunun, aile bireylerinin yüzeyselleşen ilişkisini, kimlik yitirişini ve yalnızlaşan insanın sancısını anlatıyor. "Nereye"de toplumsal çöküş, babanın ölümüyle ve böylelikle dul kalan ananın itilmişliğiyle paralellik gösteriyor. Doğrularını sindiremeyip hayata geçirememişlerin çatışmalarının anlatıldığı "Minareden At Beni İn Aşağı Tut Beni"de dağılan, başıboş bir sosyalizmin kimliksiz kalan bireylerinin eleştirisi ve arada kalmışlıkları anlatılırken öykü kişisinin çatışmaları rüya motifiyle keskinleşiyor. "Yineleme"de ise terk edilmenin bıraktığı soru işaretlerini "mıh gibi aklında tutan" kahramanın "intihar karası" gecesi, hayal-gerçek tezatıyla öyküleniyor. Yazarın işlediği bu çatışmalar veya tezatlıklar biçeme de yansıyor. Modern anlatımda bilinçaltının su yüzüne çıktığı bir alan olan rüya motifi, öykü kişilerinin sosyal yapısına uygun olarak, psikolojilerini yansıtma işleviyle kullanılıyor. Kurgusuyla dikkat çeken "Geyikler, Annem ve Almanya" öyküsünde rüya, geriye dönüş tekniğinin içinde iyleniyor. Çocukluğunda terk edilmişliğinin izini öyküleyen ben anlatıcı, gerçekteki acıya karşın mutluluğu rüyada buluyor. "Yineleme"de öykü kişisinin yaşadığı bunalım 'hayal'i bir diyalogla anlatılıyor. Gizem yaratan diyaloglardaki soyut anlatım, ipuçlarıyla somutluk kazanıyor. Rüya motifi "Geyikler, Annem ve Almanya" ile "Yazılı Kaya"da cümleler metafor, aktarma, imge ve sembollerle kuruluyor. Tasvirlerde kullanılan söz sanatları, hüner göstermekten çok öyküleri anlatma işlevi taşıyor. Bu ifadeler, öyküleri şiir yapan unsurlar halini alıyor. Öykülerde, durumlar tasvirlere tasvirler durumlara yayılıyor. "Geyikler, Annem ve Almanya"daki şiirsel anlatım, öykü kişilerinin psikolojileri başta olmak üzere soyutu, somutlama işlevine sahip. Buna karşın Duruel'in ikinci kitabı olan ve yine birbirinden bağımsız sekiz öyküden oluşan "Yazılı Kaya"da şiirsellik daha da yoğunlaşıyor. Bu şiirsellik, öyküleri soyut şiire taşıyor. "Yazılı Kaya"nın tüm öykülerine hâkim olan hüzünlü ve ilahi sesler şiirsel atmosfere destek oluyor. Yazarın ilk kitabına göre daha kapalı ve daha işçilikli bir dil kullanılıyor "Yazılı Kaya"da. Bununla birlikte, şiirsel işçiliğin gereği olarak, yazarın tüm öykülerinde duru bir dil dikkat çekiyor. Şiirin ardındaki öyküler