Kültür Sanat Hüzünleri evde bıraktı! Şimdi sıra müzikte

Hüzünleri evde bıraktı! Şimdi sıra müzikte

28.06.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Serdar Ortaç ne şarkı sözlerini şiir zannediyor ne de bestelerini opera... Popüler müzik yaptığının, pöpüler için uğraştığının, popülerin bir parçası olduğunun farkında.

Hüzünleri evde bıraktı Şimdi sıra müzikte

Hüzünleri evde bıraktı! Şimdi sıra müzikte
Serdar Ortaç ne şarkı sözlerini şiir zannediyor ne de bestelerini opera... Popüler müzik yaptığının, pöpüler için uğraştığının, popülerin bir parçası olduğunun farkında.

ORAY EĞİN

Daha evvel eşine rastlanmadık bir çalışma yaptı Serdar Ortaç. "Sahibinin Sesi" isimli albümünde kendi şarkılarının dışında, bugüne kadar başkalarına verdiği 60 küsur parça arasından en popüler olanlarını yorumladı, remix’ledi. Yetmedi, fazladan bir de VCD hazırladı. Birlikte sunuluyor. Açıkçası kriz döneminde, piyasa durgunken, albümler raflarda kalırken iyi bir satış stratejisi uyguluyorlar.
Serdar Ortaç’ın şarkıları bu yaz müzik dünyasının ruh haliyle de hayli uyuşum içinde. Neredeyse çıkan bütün albümler dans ettirmeyi amaçlıyor. Belki de Türkiye’nin zor bir kış geçirdiğini, yazla beraber her şeyi bir yana bırakıp oynaması gerektiğini düşünüyorlardır. "Oynamayı" seven Türk müzik dinleyicisi de yazlık mekânlarda bu şarkılarla dans ediyor. Serdar Ortaç’ın bir şarkısında dediği gibi: "Bu akşam hüzünleri evde bıraktım."
Bu öyle bir terk ediş ki, "sahibinin" zamanında orta sınıf vicdanları okşadığı, insanları ağlatmaya çalıştığı ağır şarkılar bile yeniden dans ritimleriyle düzenlenmiş. Ortaç’ın albümünü koyduğunuzda bir an bile durmanıza imkân yok. Her şey oynamak üzerine kurulu. Açıkçası, teknolojik altyapı olarak da fena bir iş çıkartmamış. Zaten Etiler yıllarında teknolojiye olan derin ilgisi, sahnede yaptığı düzenlemeler, bilgisayar çıkışlı ritimler konusunda diğer sahne alanlardan bir adım öne geçmişti hep...
Öte yandan, starlık savaşları boyunca da hep bir adım geriye atılmaya çalışıldı o. Zira, onun ünlü olduğu ilk günden itibaren şarkılarını beğenmek popüler kültür içinde bir tür "deformasyon" anlamı taşıdı. Adeta sınıfsal bir ayrımcılıktı; ama sözgelimi sesi, şarkıları, sözleri, düzenlemeleri, tipi, yorumu yani her şeyi Serdar Ortaç’tan daha kötü, hatta zaman zaman sakil olabilen Çelik bu tip bir dışlanmadan nasibini almadı.
Daha ilk günden itibaren asıl mesele Ortaç’ın cinsel tercihiydi! Şenay Düdek’e göre "Serdar cinsel tercihini bir açıklasa, rahatlayacak. Kumar falan kalmayacakötı. Tabii bu tip bir saldırıdan nasibini alan bir "star" olarak da dikkatini dağıtacak birçok şey yaptı Ortaç. Kumar, bunlardan biriydi. Tabii kumar masalarında kaybedilen yüklü miktardaki paraların yanı başında birtakım manken ya da türevi kızlar vardı. Serdar, sert erkek imajıyla "kadınını" koruyor, kolluyor hatta zaman zaman magazin haberlerinin gündemine kadınını "hamile bıraktığı" yazılıyordu. Sonradan yalanlandı hepsi.
Serdar Ortaç, "Her mood’a göre şarkı yazabiliyorum" diyor. O yüzden de şarkıları zaman zaman kentli, zaman zaman daha kırsal tınılar taşıyabiliyor. Ve yine bu şarkıları bazen kendisi, ama ağırlıklı olarak da kadınlar seslendiriyor. Yani bir erkeğin, idealde bir kadını düşünerek yazdığı bir şarkıyı, bu sefer bir kadın seslendiriyor! Şimdi ise, bu şarkılar ilk erkeğinin sesinde yeniden hayat buluyor. Ortaç için fark etmiyor, kadın söylemiş, erkek söylemiş. Ama şunu kabulleniyor: "Benim şarkılarım cilvelidir, kadınlar gibi."
Son bir iki yıla baktığımızda ise Serdar Ortaç bestelerinden piyasada en çok iş yapan iki tanesinin heteroseksüel kültür sayesinde büyümediği ortaya çıkıyor. Önce "Asrın Hatası" ardından da Fulden Uras’ın seslendirdiği "Bensiz Olsun (Kaç kere sever insan)" İstanbul’un kalabalık nüfuslu gay kulüplerinin vazgeçilmezi oldu. Hatta bir ara "Bensiz Olsun" Türkçe müzik saatinin açılışını simgeliyordu... Aslında, Ortaç’ın magazin dünyasında yaratmaya çalıştığı imaja bakıldığında gay kültürün ona sert bir tepki gösterip, görmezden gelmesi gerekirdi. Ama adeta gizli bir anlaşma varmışçasına Ortaç’a sahip çıkıldı. Karşılığı da geldi. "Gaylerle hiç işim olmaz" demek yerine, Serdar Ortaç’ın ağzından "Gayler akıllı insanlardır" gibi takdir edici, övücü cümleler çıktı.

Ne yaptığının farkında
Ama bunun dışında da bugün Serdar Ortaç’ın bir star koltuğunda oturmasının altında biraz da umursamamazlık yatıyor gibi. Zaman zaman - bugün kendisinin de kabul ettiği - hatalar, saçmalıklar yapsa da, ilk eleştirileri çok sert ve öfkeli tepkilerle püskürtmeye çalışıp başarısız olsa da hiçbir şey satışlarına yansımadı. Para kazanmasına da! Bir kere şunu garantiledi: Bu ülkede Serdar Ortaç imzalı şarkılar satıyor. O yüzden de kapısına Hülya Avşar’dan Sibel Can’a kadar bir sürü insan dizildi. Karşılıksız kalmadılar; bütün şarkıları hit oldu. Çünkü çocuğun bu toprakların kıvraklığına ilişkin bildiği bir şeyler var. Neyin tutacağını, hangi kesimin hangi şarkıyı sevebileceğini iyi yakalamış. Hatta yıllar önce bir şarkıyı beğenip "Aaa Serdar Ortaç mı" diye anında yüz çevirenleri bile yakalamış bulunuyor. Sekiz yıl oldu, şarkıları hep sloganlaştı. Popüler müzikte en büyük başarı bu. Dahası, bir kez olsun besteleriyle kıpırdamayanların sayısı neredeyse sıfırı buldu...
Ama, starlık mertebesinde yapması gerekenleri de bir türlü kestiremedi Ortaç. Neydi o Ahmet Kaya’nın konuşmasının ardından marşlar söyleyip, birtakım milliyetçi provokasyonlara alet olması. Zaten üzerine oynadığı kitle de sonradan ona yüz çevirdi...
Neyse ki, Serdar Ortaç artık bütün yaptıklarının farkında. Ne o birkaç sene önceki maço erkeği oynuyor, ne birtakım içki masalarında kışkırtıcı hareketler yapıyor. Kendisine gelen eleştirileri, zaman zaman bel altından vursa bile daha olgunlukla, daha şakayla karşılıyor. Kavga etmiyor... Artık nasıl denir, geçmiş zamanlardan ders almak mıdır adı, ama şimdilerde son sekiz yılın tortusundan sıyrılıp tek bir şeyle ilgileniyor: Müzik yapmaktan daha önemlisi yok. Üstelik bu yaptığı müziğe ağır anlamlar yüklemeyecek kadar da zeki. Ne şarkı sözlerini şiir zannediyor, ne bestelerini opera... Popüler müzik yaptığının, popüler için uğraştığının, popülerin bir parçası olduğunun farkında. Aslında star dediğiniz de biraz böyle olur.







Yazarlar