Futbolumuzu yarım asır geriye götürdünüz
Tarih 17 Haziran 2012. Türkiye Futbol Federasyonu internet sitesinde şöyle bir haber paylaşılır: “Türk hakemleri 1 yılda 54 uluslararası maç yönetti.”
Devamında şöyle denir: “7 FIFA kokartlı hakemimiz 43 maça çıkarken, 3 kadın hakemimiz 11 karşılaşma yönetti. Bunların 24’ü UEFA Şampiyonlar ligi ve Avrupa ligi maçları oldu. Cüneyt Çakır, Bülent Yıldırım, Fırat Aydınus, Hüseyin Göçek, Halis Özkahya, Tolga Özkalfa ve Yunus Yıldırım’dan oluşan FIFA kokartlı hakemlerimiz büyük başarı elde etti.”
Aradan 13 yıl geçti. Gelinen noktaya bakın.
Bugün elimizde kim var? Sadece Halil Umut Meler. Onu da dövüyor, bezdiriyor ve üzüyoruz.
Dönemin hakemleri derbi maçına çıkabilmek için kavga eder, araya torpil koyar, birbirini ezmeye çalışırken, bugün kariyer sahibi isimler “Aman benden uzak olsun” diyor.
Peki; bu ayıba kimler yol açtı, kimler getirdi onları bu hale?
Sadece performansları ve sicili tartışmalı bazı isimlerin camiaya verdikleri zarar mı?
Hiç mi suçu yok yönetenlerin, seçenlerin, atayanların ve kendinden başka kimseyi düşünmeyen kulüplerin?
Sistemi sorgulamayan, çıkarları için en yakın arkadaşlarını satan ve hayali projelerle toplumu kandıran MHK başkanlarının günahını nereye koyacağız?
Dünyanın her ülkesinde hakemler manipüle edilebilir. Ama bizdeki kadar değil.
O yüzden takımlarımız gibi hakemlerimiz de Edirne’den ötesini zor görür bundan böyle.
TARİHE GEÇTİ
Sonuçta 55 yıl sonra ligimize yabancı hakem getirmek, verdiği iddialı sözleri yutmak zorunda kalan TFF başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’na nasipmiş!
Görev süresi bittiğinde nasıl anımsanacağını bilemem ama, gelecek nesillerin arama motorlarını kullanırken Hacıosmanoğlu- Slavko Vincic ve Caferin isimleriyle sıkça karşılaşacağından eminim.
Bu öngörü şahsını rahatsız eder mi?
Kişisel sorunudur.
Beni ilgilendiren, açtığı kapıdan kimlerin hangi koşullarda geçeceği ve bedelini Türk hakemliğinin nasıl ödeyeceğidir.
ASIL SINAV ŞİMDİ
Sayın TFF başkanı; asıl sınavınız şimdi başlıyor.
Her kulübe eşit olmaktan ve adaletten söz ediyorsunuz ya; önünüzde 12 hafta ve kritik 108 maç var.
Bunların en az 20’sinde yabancı hakem isteneceği ihtimalini unutmayın.
TFF başkan vekili sevgili Mecnun Otyakmaz’ın Türkiye kupasındaki Galatasaray- Fenerbahçe maçının hakemi kim olacak sorusuna “Yerli hakemlerimizin bu tip maçları yönetmesinin tecrübe edinmeleri açısından iyi olacağını düşünüyorum” yanıtı, beyin hücrelerimi yaktı.
Noktayı koyalım. Seçimi kazandığı genel kurulda ne demişti Hacıosmanoğlu?
“Güçlünün hakim olduğu değil, haklının hakim olduğu bir ortam yaratırsak, hakem arkadaşlarımızın performansı artacaktır.”
Soruyorum; bu nasıl bir ortam, güçlü kim, hakim nerede?..
Çocuklar inanın, inanın çocuklar
Futbolun kaotik gündemi içimizi karartırken, “Trabzonspor’da neler oluyor?” diye bir pencere açmıştım üç hafta önce.
Devamını getireyim; muhteşem işler oluyor.
Bordo-mavili ekibin U19 takımı, UEFA Avrupa Gençlik liginde Juventus’dan sonra Atalanta’yı da eleyerek çeyrek finale adını yazdırdı. Sonraki rakip yine bir İtalyan temsilcisi, Inter.
Ekibin lideri, teknik sorumlusu Eyüp Saka ile söyleşirken “Cemal abi büyük konuşmak istemiyorum ama hedefimiz dörtlü final” demişti. Evet hocam, sadece bir engel kaldı.
Hayallere sınır konamaz. Trabzonspor’un inanmış çocukları korkmaz.
Aklın yolu bir. Seneye kim başkan olur, kim takımın başında kalır bilemem.
Uzun vadeli düşünülmeli. Bu gruptan bir-iki değil, en az 6 oyuncu A takım kadrosuna dahil edilmeli ve Trabzonspor’un geleceğine yatırım yapılmalı.
Son olarak, Trabzonspor U19 takımındaki kardeşlerimi yitirdiğimiz usta sanatçı Edip Akbayram’ın dizeleri ile motive edeyim:
“Çocuklar inanın, inanın çocuklar. Motorları maviliklere süreceğiz, güzel günler göreceğiz, güneşli günler...”
Vicdan ve hesap
“Hayatta daima gerçekleri savun. Takdir eden olmasa bile, vicdanına hesap vermekten kurtulursun.” Che Guevara