Ne meraklıyız vatandaşlık dağıtmaya?

Futbol Federasyonu, A Milli Takım Teknik Direktörü Vincenzo Montella’nın sözleşmesini 2028 yılına kadar uzattı.
Her alanda istikrar şart. O yüzden bu girişimi destekliyorum.
İtalyan hocanın karnesi yakın geçmişteki seleflerine göre başarılı sayılabilir. 23 maçtaki 1.74 puan ortalaması vasatın üzerinde bir performans olarak görülebilir. Lakin, oyuncu tercihleri, kadroyu gençleştirme çabası, samimiyeti ve idealist düşünce yapısı ile TFF Başkanı’nın da gönlünü kazanmış belli ki...
Hafta başında yapılan imza töreninde Federasyon Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, Montella’ya övgüler yağdırırken, bir de teklifte bulundu; “Kendisi İtalyan ama bizim gibi Türk olmuş ve benimsemiş. Montella’yı yakında Türk vatandaşı yapabiliriz.”
Her şey bitti, sıra, sıra dışı bu teklife geldi.
Ne kadar meraklıyız değil mi elin oğlunu vatandaş yapmaya?
Futbolda, basketbolda, voleybol, atletizm, boks, güreşte bol keseden vatandaşlık dağıtmaya alıştık ama; adamın işi, zaten milli takımda başarılı olmak değil mi?
Onca parayı bizi daha çok sevsin, ülkeye yerleşsin diye mi veriyoruz?
Diyelim ki yarın Montella’yı vatandaşlığa geçirdiniz ve adını da Murat olarak değiştirdiniz.
Milli Takım, Dünya Kupası elemelerinde başarısız olursa, ülke nüfusuna bir kişilik katkının dışında ne kazancınız olacak bu şovdan?
Montella daha temkinli. Aynı soruya verdiği, “Türk vatandaşlığını tabii çok isterim. Ama önce Türkçe öğrenmem gerektiğini biliyorum” yanıtı kurnazca.
Uzun lafın kısası... Millilerimiz hele bir Dünya Kupası vizesi alsın, almakla kalmasın 2002’deki gibi bir başarı yakalasın. O zaman vatandaş mı yaparsınız, altına mı boğarsınız bilmem.

Haberin Devamı

Kim tutuyor elinizi?

Söz futboldan ve federasyondan açılmışken...
Montella’nın imza törenini izleyen ve sonrasında TFF Başkanı ile sohbet eden meslek büyüğüm Attila Gökçe, köşesinde İbrahim Hacıosmanoğlu’nun bazı mesajlarına değinmişti.
Birkaç başlıkla; “Bugünkü borç rakamlarıyla kulüplerin yabancı transferi sürdürülebilir değil”, “Türk futbolu yabancı profesyonel mezarlığından kurtarılmalı”, “Liglerdeki takım sayısı azaltılmalı” demiş TFF Başkanı.
Kim karşı çıkabilir ki söylediklerine?
Sadece küçük bir ekleme yapabilirim; bir yıldır bu görevdesiniz, belli ki devam da edeceksiniz. Yani şikayet ettiğiniz konuları düzeltmek, futbolu idari ve ekonomik yönden kalkındırmak sizin işiniz.
Madem teşhisi koydunuz, tedaviye başlamak için kim tutuyor elinizi? Yapın öyleyse.

Haberin Devamı

Uğurcan’a Avrupa serbest

Geçen hafta sıcak transferin gündemi Trabzonspor Kaptanı Uğurcan Çakır’ın Fenerbahçe’ye transferiydi.
Neler yazıldı, ne iddialar ortaya atıldı, hayali ne pazarlıklar yapıldı biliyorsunuz.
Özellikle Fenerbahçe’ye yakın medya, adeta transferi bitirdi ve iş imzaya kaldı?
Sonrası, haberleri kurgulayanlar açısından tirajikomikti. Trabzonspor Başkanı çıktı ve noktayı koydu: “Vermeyeceğim, satmayacağım.”
Bu sözler Fenerbahçe içindi. Dışarıdan Uğurcan ve Trabzonspor’u tatmin edecek bir teklif gelirse, milli kaleciye Avrupa yolu sonuna kadar açık.

Çaylar hep şirketten idi?

Maliye Bakanlığı’nın talimatı ile yüksek gelir gruplarının vergilerinin peşine düşen İstanbul Defterdarlığı, Galatasaray’ın iki eski futbolcusu Hakim Ziyech ve Nikolo Zaniolo’nun borçlarını gazete ilanıyla duyurdu. Oysa ikisi de çekip gitmişti ülkeden.
Galatasaray Kulübü ise suçluluk psikoloji içinde söz konusu borçların Sportif A.Ş tarafından ödeneceğini açıkladı.
İşin özü şu; tüm kulüpler yakayı ele verinceye kadar, futbolcular adına üstlendikleri vergileri ödemekten kaçıyor.
Uygulama yaygınlaştıkça ve yerli oyunculara uzadıkça, daha ne gazete ilanları okuyacağız göreceksiniz. Yani Türk futbolunda çaylar hep şirketten idi! Bundan sonra talimat değişse de işleyiş değişecek mi?

Haberin Devamı