Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

3 Temmuz’a doğru hızla ilerliyoruz.

Geride bıraktığımız 355 günlük süreçte birçok şeyin ortaya atılıp kaldığı, üzeri örtüldüğü, sonuca bağlanmadığı ama buna karşın bir an önce de yargılamanın tamamlanarak defterin kapatılmasının istendiğini gördük.

Türkiye kendi tarihiyle hiçbir zaman doğru yüzleşemediği, tartışmadığı, doğru yargılama yapamadığı için bir şeyleri hep tersinden, ucundan ve hep yanlış tarafından yakaladı.

Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşıma kendisine ait olamayan bir borçtan ötürü 3.500 TL’lık bir icra geldi.

Haberin Devamı

Tamamen isim benzerliğinden kaynaklanan bir uygulamanın sonucuydu.

Türkiye’de hala bir kişi sadece isim benzerliğinden ötürü suçlanabiliyor, borçlu olduğu iddia edilebiliyor.

Geriye ne kalıyor; mağdur duruma düşmüş kişi o borcun kendisine ait olmadığını kanıtlamak için günlerce oradan oraya koşturuyor.

3 Temmuz’dan bu yana ortaya bir sürü iddia atıldı. İnsanların özel hayatları didik didik edildi. Bu iddialar üzerine günlerce gazeteler manşet attı, televizyonlarda yorumlarda bulunuldu.

Yargılama bile başlamadan kendisini duayen gazeteci, yazar görenler kişileri sanık sandalyesine oturtup, suçladılar.

Daha sonra ortaya çıkan iddianamenin de içinin benzer şekilde suçlamalarla dolu olduğunu gördük.

Diyelim ki iki kişi kendi aralarında bir suç işlemek üzere konuşuyorlar. Plan yapıyorlar.

Ve görevi suçu önlemek veya eğer başarılı olamamışsa suç sonrasında bunun faillerini yakalamak olan yetkililer de durumun farkına varıyor ve izlemeye başlıyorlar.

Burada iki seçenek vardır; ya suç oluşumu sırasında suçüstü yaparsınız ya da suç oluştuktan sonra delilleriyle birlikte failleri yakalarsınız.

Üçüncü seçenek…

Elinizde bunlara ait yeterli bilgi, delil yoktur ve siz sürekli adamların ikinci, üçüncü eylemi yapmasını ve oralardan bir şeyler çıkarmayı beklersiniz.

3 Temmuz günü bize söylenen 19 adet eylemin olduğuydu.

Yani kendini 19 kere tekrar eden bir suç olmuştur.

19 futbol karşılaşmasından söz ediyoruz.

En iyimser ifadeyle 19 maç ve maç başına 22 oyuncu toplam 418 kişi bu eylemin içindedir.

Haberin Devamı

19 maç ve maç başına en az 10 teknik adamdan toplam 190 kişi bu eylemin bir şekilde ucunda, kıyısında bulunmuştur.

19 maç ve maç başına en az 20 yönetici toplamda 380 kişi bu süreci takip etmiş veya içinde olmuştur.

19 maç ve maç başına en az 10 hakem, gözlemci vs. yetkiliden 190 kişi bu eyleme şahit olmuştur.

Getir götür işlerini yapacak, araç kullanacak, kapıda duracak, çanta taşıyacak 5-10 kişi de vardır değil mi? Etti mi size bir o kadar daha adam.

19 maç ve maç başına ortalama 15.000 taraftardan yaklaşık 300.000 kişi tribünlerde; milyonlarca kişi televizyon başında bunu izlemiştir.

Ve bütün bu devasa ilişkilerden oluşması gereken bir para akışı olmalıdır.

Bahis yapılmış olmalıdır. En tepedeki adam değil ama en azından 8-10 kişi kendi çıkarı için bir yerlerde topluca bu maçlara para oynamış olmalıdır.

Bütün bunlar için 7.000 sayfa yeter mi?

Ya da 20 duruşma?

60-70 kişi yeter mi?

Hepsini gördük, anladık, ikna olup, çözdük mü?

Bravo size…

http://twitter.com/uzaygokerman