Üç ay içinde Galatasaray Kulübü Başkanı Sn. Adnan Polat’ın ekranlara yansıyan iki yıkılmış görüntüsü oldu. İlki Arena’nın açılışı sırasında başbakanın stadyumdan ayrılması sırasındaydı. Sonuncusu da sanırım kendisi için Galatasaray sayfasının kapanmasına neden olacak mali genel kurulda idari bakımdan yönetimin ibra edilmemesi sonrasında dün akşamdı.
Üç büyük kulübün başkanlarından birinin bu kadar zor duruma düştüğü bir görüntü arşivlerde olmasa gerekir, ben hatırlayamadım.
Galatasaray yönetimi ve başkan bugüne kadar kendisini başarılı buluyorduysa da dünkü genel kuruldaki ortamı hazırladığı ve tarafını zor duruma düşürmüş olduğu için bundan sonra başarısız addedilmelidir.
Bu büyük bir hayal kırıklığı aynı zamanda da yenilgidir.
Bütün olup bitenin televizyon ekranlarından canlı yayınlanması başkan Adnan Polat’ın bu yenilgisinin herkes tarafından izlenmesini sağladı. Başkanın kendisine muhalif olan kitle ve divan önündeki güçsüzlüğü bir anlamda yenilginin de kabulü anlamı taşıyordu. Fazlasıyla hüzünlüydü.
Genel kurulu usul yönünden çok başarılı bulduğumu söyleyemem.
Özellikle oylama öncesindeki kargaşa, açık veya kapalı oylama yönünde yaşanan tartışma, oy verecek kişilerin bir türlü sayılamaması hatta ibra oylamasının da teker teker oylar sayılmadan fazlasıyla sübjektif görsel çoğunluğa göre karar verilmesi gibi tartışmalara neden olacak yöntem izlenmesi genel kurulun öncesinde hiçbir hazırlık yapılmamış olduğunu gözler önüne seriyordu.
Sn. Adnan Polat divana gelip oylamaya itiraz etse de divan başkanı tarafından karar zaten ilan edilmişti ve geri dönüşü olmadı. Ancak Sn. Polat’ın kapanış konuşmasında ifade ettiği "Bugün tarihi bir kongre yaşadık. Katılım için çok teşekkür ediyorum. Bugün alınan kararlar inşallah önümüzdeki dönemde Galatasarayımızda sıkıntı yaratmaz. Katıldığınız için hepinize teşekkür ediyorum" açıklamalarının altında bu sürecin burada tamamlanmadığının şifreleri gizlenmiş gibiydi.
Kuşkusuz yenilmiş tarafın bu karara ve genel kurula itirazı olacaktır.
Her şey bir yana koskoca Galatasaray Kulübü başkanı genel kurul öncesinde nasıl olur da bu sonucun çıkabileceğinin yoklamasını, hazırlığını yapmaz, akıl alır gibi değil.
Bu üç ay önce Arena’da yaşanan skandalların farklı bir senaryo eşliğinde yeniden sergilenmesinden başka bir şey değildir.
Yönetim sayısal olarak birçok başarı bilançosu ortaya serebilir. Bunların büyük bölümü gerçek de olabilir. Hafta arasında Galatasaray’ın mali açıdan ne kadar büyük bir sıkıntı içinde olduğunu da konuştuk; bütün bunlar genel olarak bütün kulüplerin içinde bulunduğu sorunlardan. Birkaç sene sonra bu mali konular Avrupa’da mücadele etmenin önüne geçtiğinde sorunların önemini daha yakından anlayacağız. Zaten genel kurul yönetimini bu tarafıyla ibra etti.
Esas mesele Galatasaray’ın yıllarda içinde bulunduğu istikrarsız ve başarısız spor kulübü modelidir. Bu modelin sahibi de Galatasaray’ın dün ibra edilmeyen yönetiminden başka birisi değildir.
Galatasaray’da irade muhaliflerin eline geçti. Bundan sonra onların çıkaracağı aday veya adaylar üzerinden bir gelecek planlaması ve modellemesi yapılacaktır. Bugün iktidar sahiplerinin bu modelin içinde dahi yer alamayacak olmaları da bir bakıma başarısızlığın, hiçbir şeye hâkim olamamanın sonucudur.
Sn. Polat ibra olmak için seçim rüşveti vermeyiz tarzında bir açıklamada bulundu. Bir an için bunun bir dik duruş olduğunu düşünebiliriz. Ancak tabandan gelen sese kulakları kapayarak seçim tarihini 2012’ye ertelemenin hiç de demokratik olmadığını düşünüyorum.
Başkan böylesi kaotik bir duruma neden olarak mali genel kurulunun sonucunu hukukçuların eline bırakmış, iradesinin dışında kendisinin aday bile olamayacağı bir kongre sürecinin başlamasını sağlamıştır.
Oysa iki ay önce bir seçim kararı almış olsaydı belki bugün çok daha güçlü olacaktı. En azından bir taraf durumunda kalabilecekti.
Neresinden bakarsak bakalım Adnan Polat için bir yenilgidir. Önümüzdeki günlerde gündem oldukça hareketli ve hararetli olacaktır.
Eskiden böylesi kaosları Fenerbahçe yaşardı. Rollerin değişmesi ilginç elbette.