Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Basketbol milli takımımız dünya kupasında haklı bir ikincilik alarak büyük bir başarının sahibi oldu. Bu başarı kuşkusuz ödüllendirilmeliydi; konunun muhatabı kişiler ölçüp, biçip, tartıp ortaya bölüşülmek üzere bir değer koydular. Bunun kamuya sunuluş şekli, bazı sporcuların sürecin içinde etkili rolleri yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.

Naim Süleymanoğlu’ndan, Halil Mutlu’ya, Nurcan Taylan’dan Nevin Yanıt’a kadar ciddi başarılara imza atmış sporcularımızın aldığı ödüllerle basketbolcularımızın ödülü kıyaslandı durdu. Biz burada yeni bir terazi koymayacağız bu anlamda; basketbolu yine bir başka takım oyunu ile değerlendireceğiz.

Haberin Devamı

Geçen hafta derbi maçının son bölümünde Beşiktaş beraberlik golünü bulup maçı da öyle kapatınca ortaya futbolcular tarafından bir prim talebi atıldı.

Başarı ve onun karşılığı olan ödüllendirme mekanizmasının ülkemizde farklı algılandığı ve işletildiğine şüphe yoktur.

Yıllarca ağzımızın açık izlediği spor dallarında bir sporcumuzun madalya alması hele şampiyon olması hepimizi çok sevindiriyor. Biraz da aklımızı yerinden oynatıyor, alıyor.

Örneğin ABD’nin dünya şampiyonu olması ABD içinde abartılacak bir olay değil. L.A Lakers’in NBA şampiyonluğu çok daha önemli görülüyor. Öyle olduğu için de ödül mekanizması farklı çalışıyor.

Dünya Şampiyonası gibi bir turnuva düzenlemek başlı başına bir iş ve tanıtım aracıyken bir de o turnuvada final oynamanın ülke tanıtımına ne büyük katkıda bulunduğu temel hareket noktası ile devletimiz basketbolculara ciddi bir ödül verdi.

Bu ödülün hangi süreç izlenerek kazanılmış olduğu, kaç yıllık bir çalışmanın ürünü olduğu ise fazlasıyla atlandı.

Galatasaray’ın UEFA Kupası’nı kazanmasından sonra takım oyunlarında ilk kez planlı ve programlı çalışmanın karşılığı nispeten alınmış oldu. Hatta şuna çok inanıyorum; takımımız finale gelinceye kadar son üç eleme maçını Avrupa ekolü ile oynadıktan sonra rakip ABD değil de Litvanya olmuş olsaydı altın madalyayı boyunlarına da takarlardı.

Basketbol ülkemizde belli bir anlayışı ve felsefeyi yerleştirmeyi başarmıştır.

Haberin Devamı

Bu başarı basketbola olan ilginin daha fazla artmasına neden olacak, basketbol ile ilgilenen kitlenin genişlemesini sağlayacak bu da basketbolun kendi sermaye birikimini arttırarak ona ortak olanlara geri dönecek dilimin daha büyük olmasını sağlayacaktır.

Ancak aynı şeyi futbol için söylememiz mümkün değildir. Futbolda bırakın belli bir sistem, felsefe oturtmayı doğru dürüst bir ilke etrafında buluşabilmek mümkün değildir.

Öyle olunca da Beşiktaşlı futbolcular futbol kamuoyunun önemli bir kesiminin başarısız bulduğu bir karşılaşmada berabere kaldıkları maçtan sonra büyük bir sevinç yaşayabilmekte, üstelik ödül de talep edebilmektedirler.

Anlık başarıların peşinden koşan sabun köpüğü ile kabartılmış futbol dünyamızın içinde bulunduğu durum maalesef ilerisi için de umut vermemektedir.