Özellikle 2002’den sonra yaptığı transferlerle büyük sükse yapan Fenerbahçe son yıllarda hızını kaybederek vasat bir çizginin üzerinde yol almayı tercih ediyor. Üstelik yapılan transferlerde de çok ciddi bir momentum düşüşü var. Oysa Galatasaray geçen sene Beşiktaş da bu sezon çok önemli futbolcuları takımlarına kazandırdılar.
Transfer iki nedenle yapılır.
- İyi bir kadro kurmak
- Kulübün adını önemli futbolcular transfer ederek dünyaya duyurmak (marka değerini yükseltmek)
Fenerbahçe’nin 2000 ile 2007 yılları arasında yaptığı şey biraz ikincisine benziyordu; ancak takıma gelen oyuncular aynı zamanda katkı da sağlıyordu. Bu dönemde kazanılmış üç şampiyonluk bir anlamda yeniliğin, enerjinin, heyecanın ürünüydü ve Fenerbahçe futbol takımı her sene kendisini yenileyebiliyordu.
Yine bu dönemde özellikle Fenerbahçe Kulübünün başkanı Sn. Aziz Yıldırım neredeyse tek başına yabancı oyuncu sınırlamasının kaldırılması için mücadele başlatmıştı. Aynı yıllarda Beşiktaş Kulübünün başkanı Sn. Demirören de yabancı sınırlandırılmasının devamı yönünde karşı mücadele içine girmişti.
Süreç içinde yabancı sınırlandırılması her sene biraz daha genişletildi. Ancak geçen sezonun ortasında Carlos takımdan ayrıldığında Fenerbahçe yerine yabancı oyuncu transfer etmeyerek bir adet kontenjanını boş bırakırken; Beşiktaş kadrosunda kontenjanın üzerinde oyuncu bulunuyordu. Hali hazırda Fenerbahçe yeni iki transferi ile 9 yabancıya çıkarken, Beşiktaş’ın şu an kadrosunda 12 yabancı oyuncu var.
O zaman şu soruyu sormak gerekiyor, Fenerbahçe yıllardır neden yabancı oyuncunun kaldırılması için mücadele etti, federasyon ve diğer takımlarla arasında bir gerginlik yarattı?
Kuşkusuz her transfer taraftarı da hareketlendiriyor. Ayrıca takım içinde rekabet gücünü arttırıyor. Geçen sene gol yollarında büyük sıkıntı çeken hatta oyun kurmayı bile beceremeyen Beşiktaş yeni sezonda rakiplerin kalesine gol olup yağdığını izliyoruz. Oysa Fenerbahçe Young Boys karşısında değil gol atmak pozisyona bile girmeyi bile beceremediği için kendisi için çok önemli olan Şampiyonlar Ligi’nden elendi.
Transfer bazen şans işidir. Nokta transfer yaparsınız, aldığınız futbolcu da tam aradığınız özelliklere sahiptir ancak takıma uyum sağlayamaz. Bu nedenle bir transfer sezonunu bir iki oyuncu ile geçiştirmek beklenen katkıyı almanıza engel olabilir.
Mutlaka transfer yapılmalı mıdır?
Kuşkusuz takımınız eğer belli bir standardı tutturmuşsa futbolcu ihtiyacınız yok demektir. Ancak Fenerbahçe bu sezon kendisini net olarak göstermiştir ki bu kadro eskimiştir, yıpranmıştır. Üstelik bir iki yeni oyuncu takviyesi ile de geçiştirilemeyecek sorunları vardır.
Peki, Fenerbahçe neden artık istediği oyuncuyu alamıyor ya da transferlerde vasat futbolcuları tercih ediyor veya hiç transfer bile yapmıyor?
- Transfer dünya futbolunu iyi izlemeyi gerektiriyor. Fenerbahçe yönetim kurulunda bu nokta ve isim yapmış transferleri takip edecek yönetici bulmada sıkıntı çekiyor olabilir.
- Bir diğer önemli detay; kamuoyunun bilmediği takımın nakit akışında bir darboğaz da olabilir. Fenerbahçe yönetimi yıllardır denk bütçe üzerinde çalışıyor. Bu nedenle de harcamaları limitlendiriyor olabilir.
- Kuşkusuz önemli bir neden de kadronun yeterli olduğuna duyulan güven veya inanıştır.
Futbolda bazen bir oyuncunun yokluğu bile takımın gücünün yarısını alıp götürebilir. Takımınız çok güçlü olsa bile başarısızlık gelebilir. 2006 yılındaki kadro Türkiye standartlarının çok üzerindeydi; 81 puan toplamıştı ancak rakip 83 puan aldığı için şampiyonluk kaçmıştı. Ancak iyi bir takım her zaman başa yarışır. Fenerbahçe’nin bir sene önce ligi dördüncü sırada tamamladığını hatırlayalım. Geçen sezon beş önemli transfer yapıldı. Bu beş oyuncunun katkısı takımı sadece ikinciliğe taşıdı. Futbolu ise tatmin etmedi. Bu sene iki önemli oyuncu transfer edilmesine rağmen istenen başarı yine yakalanamadı. Demek ki aynı noktaya ulaşıyoruz. Kadro yeterli değildir.
Ayrıca dün üzerinde tartıştığımız bir taktiksel değişiklik de söz konusudur.
Bütün bu sorunların daha sezon başlamadan ortaya çıkmış olması, transfer döneminin henüz kapanmamış olması Fenerbahçe için büyük şanstır. Bu durum sezonun beşinci haftasında ortaya çıkmış olsaydı belki de dönülmez akşamın ufkunda bir hayal kırıklığına da dönüşürdü.