Kadıköy’de oynanan Young Boys karşılaşması öncesinde Alex, PAOK maçından önce de Aykut Kocaman sahada daha farklı bir Fenerbahçe olacağını müjdelemişlerdi. Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’nden elenmesine neden olan maçın futbol açısından ne büyük bir hayal kırıklığı olduğunu bir çok Fenerbahçeli hatırlamak bile istemiyor.
PAOK maçının ilk yarısında işte o Fenerbahçe vardı. Üst üste üç pas bile yapamadığı için topları ileri şişiren, rakibi ancak faullerle durdurabilen; hatta birçok pozisyonda çaresiz kalan, 19. dakikada da basit bir gol yiyen Fenerbahçe için kalan dakikalar çok zor geçeceğe benziyordu.
Dia sakatlanmış, Stoch çok basit bir kırmızı kartla cezalı duruma düşmüştü ve Fenerbahçe’yi geçen seneden farklı kılan sahada Caner ve İlhan vardı. Ancak bu iki fark Fenerbahçe’yi geçtiğimiz senelerden daha kötü bir görüntüden kurtaramıyordu. Kuşkusuz birçok kişinin aklından Fenerbahçe’nin haftasonu Antalyaspor karşısında oynadığı 28 dakikalık futbolu geçiyor olmalıydı.
İşte o Fenerbahçe’yi ancak Niang girdikten sonra ikinci yarı izleyebildik.
Aslında fark yaratan şeyin Niang’lı Fenerbahçe mi yoksa PAOK’un 1-0’lık skorun kendileri için yeterli olacağı inancı mıydı bunu ayırt edebilmek de kolay değildi.
Ancak ikinci yarı Fenerbahçe topa daha fazla sahip olmasına, gol pozisyonuna girmesine, yardımlaşmanın ve paslaşmanın artmasına karşın yaratıcılıktan uzak futboluna dikkat edilmesi gerekiyor.
Fenerbahçe kanatları kullanamıyor. Oyunun hep tek yönünde var o da Alex’in göbekten geliştirdiği ataklardan başka bir şey olmuyor. Sağ ve sol kanatta oynayan her kim oyuncu varsa topla buluştuğunda çizgiye inmek yerine göbeğe yöneliyor ve ara paslaşmalarla kalabalık rakip takımın defansını daha da yoğunlaştırıyor.
Fenerbahçe’nin ikinci yarı girdiği bütün gol pozisyonları hep aynı atak yapısıyla gelişti.
Yeni transfer Niang’ın da oynadığı yer itibarıyla merkezde olduğu düşünülürse Fenerbahçe’nin kendi kendisini boğuyor olduğunu daha iyi anlayabiliriz.
İsviçre’de oynanmış olan Young Boys karşılaşmasında rakip takımın buna göre kanatlarını nasıl boş bıraktığını bir kere daha gözlerinizin önüne getirin lütfen…
Selçuk, Baroni, Mehmet Topuz ve Niang hep aynı noktalardan kaleyi yokladılar.
Oysa bir de Fenerbahçe’nin rakiplerinden yediği gollere bir bakın. Defansın sağından ve solundan hızla gelişen ataklarda ilk müdahaleyi yapamadığı için rakip ceza sahasına çok basit ortalar yapıyor, her zaman boş durumda kalan bir oyuncu topa rahat bir vuruş yaparak golü buluyor.
Aykut Kocaman’ın dikine oynama hayalinin hala gerçekleştiremediğini görüyoruz. Stoch ve Dia da görebildiğimiz veya izleyebildiğimiz kadarıyla çok da oyunu dikine oynayamıyorlar.
Niang umut verdi. Fenerbahçe’nin yıllardır aradığı forvet bu olabilir.
1-0 çok riskli bir sonuç oldu. Bu Fenerbahçe üzülerek söylemek gerekiyor ki tur için hiç umut vermiyor. Yazarken büyük bir sıkıntı duyuyorum ama ikinci yarıdaki futbola rağmen bu şekilde ite kaka ilerlemek ve ara sıra travma yaşamaktansa Avrupa’yı bir kenara bırakıp, lige dönmesi Fenerbahçe için çok daha hayırlı olacaktır.