Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Fenerbahçe yeni bir dönüşümün arifesinde duruyor. Kulübün yakın tarihini iyi takip edenler ve hafızaları kuvvetli olanlar bilirler ki Fenerbahçe kendisini yenilemeye çalıştığı her dönem öncesinde ve sırasında şu an içinde bulunduğu sıkıntıların benzerlerini yaşar.

Daum sistemi olarak adlandırdığımız ve merkezinde Alex olan oyun şablonu 2004 ile 2009 arasındaki döneme damgasını vurmuştu. Fenerbahçe bu dönemden 3 şampiyonluk çıkardı. Belli bir istikrar çizgisi de yakaladı. Ancak geçen sezon çok net olarak görüldü ki hem sistem, hem Alex hem de bunun etrafında kümelenen diğer futbolcular belli bir doygunluğa ulaştı, yıprandı. Sezon başında yaptığımız yorumlarda bunun da altını net olarak çizmeye gayret gösterdik.

Haberin Devamı

Aykut Kocaman kendi oyun tarzını ve karakterini yerleştirmek geçmiş dönemin artık taraftarda hiçbir heyecan duygusu bırakmayan taktiğini değiştirmek üzere bu takımın başına geldi. Bu anlamda da geçtiğimiz senelerden farklı oyuncu transferleri yaptı. Örneğin Brezilya’dan oyuncu almamaya gayret gösterdi. Robinho’nun takıma kazandırılmasına ramak kala eylemin önünde durması da bu bakımdan dikkat çekicidir.

Aykut Hoca yeni bir şeyler yapmaya çalışıyor ancak takım içinde eskiye ait unsurlar var ve onlar kendi alışkanlıklarından vazgeçmek istemiyorlar.

Kuşkusuz eski sistemin merkez oyuncusu Alex kilit rolde bulunuyor. Aykut Kocaman bunu bildiği için de (doğruluğunu sık sık tartışma masasına yatırıyoruz) işe ondan başlamayı uygun görmüşe benziyor.

İşte Fenerbahçe’nin kırılma yaşadığı yerde burasıdır.

Bir kere kaptan hem Fenerbahçe’ye hem de takıma Aykut Kocaman’dan daha hâkim durumdadır. Aykut, Fenerbahçe’nin öz evladı olsa da 1996 yılından geçen seneye kadar fiilen kulübün dışındaydı. Alex ise 6 yıldır bu formayı giyiyor ve hem taraftar ile hem de kulübün diğer unsurlarıyla daha sıcak ilişkiler içinde bulunuyor.

Aykut Kocaman’ı geçen sene uzak duruşu yüzünden çok eleştirmiştim. Yüzü gülmeyen, sürekli mesafeli bir ifade ile etrafını izleyen bir havası vardı ve büyük bir olasılıkla sezon boyunca takım içindeki futbolcularla da gereken diyalogu kuramadı.

Haberin Devamı

Daum zaten başlı başına bir sorun kaynağıydı; Aykut onun yarattığı boşluğu doldurmak bir yana müdahalede bile bulunmadı. Oysa sportif direktör olarak futbolcuları ile yakın bir ilişki kurabilirdi. Ancak buradaki kırılgan yapıya da dikkat etmek gerekiyordu; Aykut Hoca o tarihlerde Daum’un işine karışmamaya da özen gösterdi. Bu duruşun da yanlış olduğunu söyleyemeyiz.

Ancak bir çok Fenerbahçeli takımın futbol karakterinden büyük şikayet halindeydi ve dönüşüm, yenileşme kendisini dayatmıştı. Fenerbahçe yönetimi bu anlamda Aykut tercihini kullanırken birçok riski de üzerine almış oldu.

Aykut Kocaman bu dönüşümün sinyallerini zaman zaman yaptığı açıklamalarda verdi. Fakat geçişi hızlandırması belki de öyle gerekiyor olması peş peşe yaşanan sorunları beraberinde getirdi. Futbolun içindeki hemen herkes biliyordu ki yineliyoruz dönüşümün merkezinde Alex vardı.

Alex ile uğraşmaya başlamak el bombası ile oynamaya benzer; ya pimini hiç çekmeyeceksin eğer pimi çektiysen mandalı bırakmayacaksın, mandalı bıraktıysan bombayı kendinden en uzak noktaya atacaksın ki sana zarar vermesin.

Haberin Devamı

Aykut Hoca bombayı baştan atamadı ancak pimi de çekmiş bulundu.

Bütün Fenerbahçelilerin bilmesi gereken bir şey var.

Daum sistemi 2006 yılında Denizli’de kayalara tosladı. Ondan sonra hep bir iniş yaşandı. Birçok Fenerbahçeli artık takımına “Kahırbahçe” ismi taktı. Yönetim de diğer spor branşlarında yaşadığı başarıyı futbolda tekrarlayamadı.

Bu anlamda değişim, dönüşüm kendisini dayatmış durumdadır.

Fenerbahçe camiası bunun farkına vararak, önceki yıllarda bu türden kendisini dayatan ve büyük facialar yaşatan, en az 3 ile 4 yıl süren dönüşüm süreçlerinden yeni bir tanesinin yaşanmasının önüne geçmeyi başarabilmelidir.

1978 ile 1982 arasında Fenerbahçe neredeyse küme düşüyordu; gol averajı ile kurtuldu.

1989 ile 1996 arasındaki sürenin nasıl geçtiğini hiçbir Fenerbahçeli hatırlamak dahi istemiyor.

1997 ile 2001 arasındaki dönemde olduğu gibi…

Bütün bu sürelerde olan bitenin nedeni temel felsefe eksikliği, buna bağlı yanlış teknik direktör seçimleri ve birbirleriyle alakası bile olmayan, belli bir sisteme bağlı kalınmadan, ezbere yapılan futbolcu transferleriydi.

Aykut Kocaman doğru kişi midir?

Bu sorunun yakın zaman için yanlış olduğunu düşünüyorum. Çünkü Fenerbahçe yönetimi 12 yılda tek bir kariyerli teknik adam getiremedi bu takımın başına.

Zico bir anlamda şanstı; ancak ona da tahammül edilmedi.

Aykut Kocaman’a alternatif yaratacaksanız öyle bir isim getireceksiniz ki dünya yerinden oynayacak.

Yönetim Aykut Kocaman tercihini yapmışsa teknik adama hareket edeceği alan yaratmak bizlerin görevidir.

Sürecin sancısız olacağını kimse iddia etmiyor. Bu anlamda belki radikal önlemler daha erken yapılmaya başlanacaktır.

Hedef; 2011 yılında şampiyonluk ipini göğüslemek değil; 2020 yılına kadar süreyi kapsayacak bir Fenerbahçe’nin sistemini, felsefesini oluşturmak ve oturtmak olmalıdır.

Fenerbahçe’nin bu sezon Avrupa’dan elenmesi de belki de hayırlı bir iş olmuştur. Çünkü az maçla ve hasarla bu süreci kısaltmak da mümkün olabilir.