Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Fenerbahçe’nin Rusya kampı, Dinamo Kiev tarafından kaleme alınan bildiri ile gerilimin birkaç seviye yukarıya çıktığı bir süreçle başladı. Burada meseleyi Fenerbahçe’nin ne yaptığı ile değil, Türkiye’nin bu savaş atmosferi ve ortamında nerede durduğu ile değerlendirebilir ve anlayabiliriz.

Türkiye savaşan her iki ülkeye karşı eşit mesefade durmaya en başından bu yana dikkat eden bir diplomasi sergiliyor.

Bu durumdan hem Ukrayna hem Rusya da yararlanıyor çünkü Türkiye’nin denge politikası her günün sonunda iki tarafın da bir şekilde işine geliyor.

Haberin Devamı

Öyle olmasaydı Ukrayna devlet olarak Türkiye ile ilişkilerini keser; tarafını seçmeye dayatırdı.

Ancak Ukrayna’nın Türkiye’nin bu denge politikasına çok ihtiyacı olduğu bir gerçek ve konuya direkt olarak Dinamo Kiev’in girmesi sanki geçen seneden kalmış bir husumetin devamı gibi görünüyor.

Sporun bir savaş aracı olarak değil, gerilimleri giderici, onarıcı bir katkıya dönüştürülmesinin çok önemli olduğu günümüzde özellikle futbol kulüplerinin husumete sebebiyet verecek şekilde hareket etmeleri savaş bittikten sonra da kulüpler arasında sorunun çok daha uzun süreler devam etmesinin yolunu açacaktır.

Özellikle “taraftar hafızası” olgusunun futbolda ne büyük sorunlara neden olduğunun farkında ve bilincinde olmak gerekiyor.

9 Temmuz’da oynanmış ilk hazırlık maçının üzerine oturup detaylı yorum ya da analiz yapmak kuşkusuz çok gereksiz olur.

İlk 11’de forma giyen oyuncuların büyük bölümünün sezonda ilk tercih olarak akla bile gelemeyeceğini hatta bir kısmının takımdan ayrılacağını söylemek yanlış bir yorum veya bakış açısı sayılmaz.

Hatta hesap kitap yapmasını iyi bilen teknik adamlar böyle maçlarda foyaların iyice ortaya çıkması için normal sezonda düşünmedikleri veya takıma katkısının sınırlı kalacağı oyuncuları direkt olarak kadroya yazarlar.

İsmail Kartal’ın böyle bir mesaj verdiğine de kuşku yok sanırım?

Bu nedenle isimler üzerinden polemiklere şimdiden gerek olmadığını düşünüyorum.

Ancak takıma katkı vermesi beklenen kimi oyuncularla ilgili birkaç cümle yazarsak hatalı bir iş yapmış da sayılmayız.

Haberin Devamı

Orta alanda forma giyen 3 oyuncu Arao, İsmail Yüksel ve Crespo’yu İsmail Kartal’ın sezon içinde çok daha doğru ve iyi kullanacağını düşünüyorum. Buraya Zajc isminin dahil edilmesi Fenerbahçe’nin çok güçlü bir orta alan ile mücadele etmesini sağlayacaktır.

Zajc konusunda Kulübün nasıl bir strateji geliştirdiğini, kampa dahil olup olmayacağını merakla bekliyoruz. Jesus için Rossi vazgeçilmez bir oyuncuydu ancak İsmail Kartal’ın Zajc’ı çok daha efektif kullanacağını tahmin ediyorum.

Diğer taraftan takıma yeni katılan ve ilk kez forma giyen Kent dinamik görüntüsü ile katkı sağlayacağının emarelerini verdi.

Tabii bireysel performans üzerinden konuşuyoruz; oyuncuların takım oyununa hangi seviyelerde destek vereceğini gözlemlemek; eğer Kent ilk onbir oyuncusu olacaksa bu durumda çevresinde hangi oyuncu grubu ile bunun gerçekleştirileceğinin planlamasını yapmak elbette İsmail Kartal’ın işlerinden biri olacaktır.

Arda Güler gibi takıma her anlamda üst seviyede katkı sağlayacak bir oyuncuyu kaybetmiş olmak Fenerbahçe’nin bu sezon en önemli açıklarından biridir.

Haberin Devamı

2 sezondur önce İsmail Kartal’ı, sonra Jorge Jesus’u bu anlamda yerden yere vurduk.

18 yaşındaki genç oyuncu Real Madrid’e gitti mi? Gitti.

Fenerbahçe çok önemli hücum silahını kaybetti mi? Kaybetti.

Hatta bunun sorgulamasını daha ileri götürelim; Jesus’un ısrarla Arda Güler’i oynatmaması nedeniyle Fenerbahçe maçlar ve puanlar kaybedip, şampiyonluğu da ezeli rakibine bıraktı mı?

Evet!

Bunlar telafisi olmayan önemli hatalar olarak kayda geçti.

Zenit maçı bize Fenerbahçe’nin kadrosunda Arda Güler gibi bir oyuncunun eksikliğini direkt olarak gösterdi.

Bu aslında yıllardır Fenerbahçe’nin çözüm üretemediği “lider” oyuncu gediğidir.

Futbol aklı buna nasıl bir alternatif üretecek sanırım hazırlık ve transfer sürecinin en önemli sorularından biri olacaktır.

Daha ilk maçta bunu dile getirilmesini fazlalık olarak değerlendirmemek gerekiyor. Çünkü bu eksik eğer zamanında kapanmazsa mukayesesi sezon sonuna kadar devam eder hatta Fenerbahçe futbol yönetiminin beceriksizliği olarak kamuoyu tarafından en şiddetli eleştireye dönüşür.

Fenerbahçe’nin son yıllarda gösterdiği futbolcu ihracı başarısı maalesef takıma katkı sağlayacak oyuncu transferinde aynı derecede gerçekleşemiyor; giden oyuncuların yeri kesinlikle dolamıyor.

Bir Arda Güler bulmak kolay değil ancak lider veya “yaratıcı oyuncu” transferinin öncelikli konu olduğunu daha ilk karşılaşmada görüldüğünü de belirtmek yanlış bir yaklaşım olmaz.

Hatta cümleyi şöyle toparlayalım; Fenerbahçe çok uzun yıllardır ilk defa bu kadar lider oyuncusu olmadan bir sezona hazırlanıyor.

İsmail Kartal gibi bir teknik direktör tercihi yapmak demek onun elini rahatlatacak transferleri gerçekleştirmek anlamına gelmektedir.

2014-15 sezonunda da İsmail Kartal’ın elini zayıflatan etkenlerden biri buydu. Bir sezon sonra takıma dahil olan Van Persie, Nani gibi oyunculardan en az bir tanesinin transferi o sezon yapılmış olması senaryoyu değiştiren bir katkı sağlayabilirdi.

Bugün bu eksik net olarak ortaya çıkmış görünüyor.

İsim vermek istemiyorum, kadroda bu işi yapması düşünülen bazı oyuncuların yıllardır aranan çare olmadıkları çok açık bir şekilde tecrübe edilmiştir.

Ferdi ve Szalai’ye gelen teklifler olduğu ile ilgili bir takım haberler gündemi meşgul ediyor; bu oyunculara astronomik teklifler gelmediği (Arda’nın bile transfer ücreti ortadayken) sürece futbolcu ihracatı işini bir kenara koyması gerektiğini düşünüyorum.

Gitmesi gereken hiç mi oyuncu yok?

Başta polemik yapmayacağıma dair söz verdiğim için isim yazmıyorum ancak kimi oyuncular var ki ne teklif geliyorsa kısa yoldan vedalaşılması gerekiyor.

Konuyu bu şekilde bağlamış olalım.

Fenerbahçe çok zor bir sezona giriyor. Geride kalan 5 sezonun çok ağır öğrenilmiş dersi var.

6 senede tıp fakültesinden doktor olarak mezun olunuyor.

Yani bu Fenerbahçe Yönetiminin doktor çıkabileceği kadar okuyup, öğrenmiş olduğu bir sezon olacaktır.

Geride kalan 5 yılda net olarak ortaya çıkmıştır ki Fenerbahçe Yönetimi emsali daha önce hiç görülmemiş bir durumda hiçbir şey bilmeden ve hazırlığı olmadan 2018’de “Aziz Yıldırım karşıtlığı yoluyla” iktidarı devralmıştır.

Teknik direktör seçimlerine baktığımızda neredeyse önemli bölümünün Aziz Yıldırım döneminden kalma olması çok çarpıcıdır.

Ne teknik direktör ne de futbolcu transferinde isabetli ve doğru kararlar alınamamış olması bugünkü Yönetimin futbol konusundaki en büyük eksiği, açığıdır.

Hal böyle olunca kuşkusuz İsmail Kartal tercihi ile aslında futbola dair tüm sorumluluğu da üzerine almış oldu Yönetim.

Bu nedenle teknik direktörün elinin en güçlü rakibinin teknik direktörüne verilen İcardi gibi çok önemli bir veya iki oyuncu ile takviye edilmesini şart hale getiriyor.