Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Ne diyor Rıdvan Dilmen;

“İnsanlar bana gönül koyabilir ama Başbakanımızın şahsına karşı yapılan tezahüratları kınıyorum. 3 Temmuz sürecinde Sayın Başbakanımız Tayyip Erdoğan herkesten fazla Fenerbahçelilik göstermiştir. Bildiğim için söylüyorum. Bu ayrıntıların hepsini sayın Aziz Yıldırım biliyordur ve konuyla ilgili açıklama yapmasını bekliyorum. Bir Fenerbahçeli olarak gerçekten çok üzüldüm. Çok ciddi hizmetleri olan ülkenin Başbakanına haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Neden haksızlık yapıldığını da Başkan Yıldırım'ın açıklamasını bekliyorum. Beğenmeyebilirsiniz, oy kullanmayabilirsiniz. Zaten Fenerbahçe kulübüne siyasetin karışmaması lazım. Sayın Başbakan herkesten fazla Fenerbahçelilik yapmıştır hiç haketmedi.”

Haberin Devamı

3 Temmuz sürecinde neler yaşandığını hepimiz yakından biliyoruz, çünkü tam da içindeydik. Kimsenin bize kimin ne yaptığı ile ilgili olarak bilgi vermesine gerek yok.

Kuşkusuz hiçbirimiz Dolmabahçe’de Başbakan ile baş başa kalıp görüşmelerde bulunmadık, belki böyle bir olanağımız olsaydı süreçle ilgili başka katkılar sağlamasını da gerçekleştirebilirdik, olmadı!

Ne yaptık?

Öncelikle anlamaya çalıştık, sonra ortaya dökülenlerden kendimizce bir yapı oluşturduk, sağlam, sarsılmaz, yıkılmaz, özgüveni olan bir duruş sergiledik.

Çünkü Fenerbahçe tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşıyordu.

Hiç içimizden konuşmadık. Neye inanıyorsak ortaya çıkıp bağırdık.

İnce ayar çalışmaların içinde olmadık; çünkü ne böyle bir yeteneğimiz var ne de pratiğimiz.

Fenerbahçe’nin Başkanı içerideydi, tutuklanmıştı ve geride bırakılan 13 yılda yaptıklarından onu pişman edercesine bir suçla suçlanıyordu.

Bugün Başbakan da geride bırakılan 11 yılda ülkesi için yaptıklarına rağmen belki de kendince hak etmediği suçlarla itham ediliyor, zan altında bırakılıyor.

Suçlayanlar kim?

Aziz Yıldırım ve arkadaşlarını bir sene içeride tutmuş yargı erki.

Ne deniyor; "kumpas var!"

Peki, Başbakan böylesine zor günler geçiren Fenerbahçe Başkanı için bir kere olsun olumlu referans vermiş mi?

“Ben Fenerbahçe Başkanı’nı bilirim, terstir, agresiftir ama dürüst adamdır, yaptıkları ortadadır.” Demiş mi?

Haberin Devamı

UEFA’nın basit bir müfettişi geldiğinde “Be hey sen kim oluyorsun da gelip ülkemde denetleme yapma cesareti buluyorsun?” diye havaalanında daha uçaktan iner inmez geldiğine geleceğine pişman etmiş mi?

Hep gizli kapılar ardında kalmış eğer bir şeyler yaptıysa; ben demiyorum, Rıdvan Hoca öyle ima ediyor.

Sn. Dilmen, 6222 sayılı yasadaki cezaların sürelerinin azaltılmasıyla ilgili değişiklikten söz ediyorsa, afedersin ama suçlandıktan sonra ha bir gün ha 15 yıl içieride yatmışsın, farkı var mıdır?

Rıdvan Dilmen aradaki farkı ayırt edemiyorsa bu saatten sonra anlatabilmek de zor elbette.

Sn. Dilmen, Sow’un Fenerbahçe’ye tranferinde kaynak yaratmasından, çok tanıdık Fenerbahçelilere talimat vermesinden söz ediyorsa, yine kusura bakmasın ama her maç öncesinde yeni bir haberle takımın bütün ayarını bozan bir ortamda ha Sow’u almışsın, ha Ronaldo’yu sana faydası var mı?

12 Mayıs 2012 tarihinde Şükrü Saraçoğlu’nda yaşananlar ve sonrasında Fenerbahçe taraftarının terörist ilan edilmesi?

Haberin Devamı

İstisnasız bütün televizyon kanallarında, gazetelerde düzenli olarak Fenerbahçe’nin ve Aziz Yıldırım’ın nasıl şike yaptığını, ne şekilde cezalandırması gerektiğini konuşan, tartışan bir kamuoyu karşısında Başbakan çıkıp tek bir olumlu cümle sarfetmiş midir?

Geçtiğimiz yaz Fenerbahçe UEFA ve CAS kapılarında mağduriyetin en büyüğünü yaşarken Ankara’dan İsviçre’ye doğru bir ses yükselebilmiş midir? O ses ki belki de Fenerbahçe'nin ihtiyaç duyduğu, o günlerdeki en önemli desteğe dönüşebilirdi?

Aziz Yıldırım’ın hakkı teslim edilmiş midir de şimdi Sn. Dilmen Fenerbahçe Başkan’ından bir açıklama beklemektedir.

Sn. Başbakan’ın iktidarında, Fenerbahçe tarihinde hiç olmadığı bir suçla, şikecilikle suçlanmış, leke sürülmeye çalışılmıştır; bu bile başlı başına yeter de artar.

Türkiye sürüsüyle “çok iyi Fenerbahçeliler” gördü; hala onlardan bir çoğu Fenerbahçe’de iktidar olabilmek için kulübün başarısızlığı olması için beklenti içindedirler. Bunların arasında 3 Temmuz sürecinde mahkemeye gidip ifade edenlere de rastlamadık mı?

Son olarak; Aziz Yıldırım demokratik bir seçim sürecine girmiş ve daha önce yaptıklarıyla yeniden başarabileceğinin özgüveniyle bir çok seçim vaadi yaparken Başbakan’ın ortaya çıkıp buna karşı söylem geliştirmesinin anlamı var mıydı?

Bu ne demekti?

3 Temmuz süreci gerçek bir turnusol işlevi görmüştür. O tarihte sorduğumuz, sorguladığımız, karşı duruş sergilediğimiz, olmaz dediğimiz bütün gerçeklerle 17 Aralık Operasyonu sonrasında Başbakan yüzleşmiş ve 2,5 sene sonra aynı yere gelebilmiştir.

Aziz Yıldırım’ın bugün ortaya çıkıp bir açıklama yapmasına gerek yok çünkü olağanüstü derecede mağdurdur; eğer bir hak teslimi yapılacaksa Sn. Başbakan çıkıp meydanlarda“Fenerbahçe’nin ve Aziz Yıldırım’ın hakkı yenmiştir!” demelidir, diyebilmelidir.

Peki, konumu gereği o söyleyemiyor o zaman bu mesajı kamuoyuna iletecek birilerini bulabilmelidir.

Bu hakkı hala teslim etmeden "hak etti etmedi" sorgulamasının içine girmek doğru değildir.

Kulüplerin siyasetin içine girmemesi gerekir, tarihsel olarak oturur tartışırız, gerçekliği var mıdır yok mudur sonra karar veririz, şimdilik doğru bir söylem olduğunu kabul edelim ancak siz kulüplere siyasi baskı kurmak üzere hareket ederseniz ve bu Türkiye’nin en donanımlı ve bilinçli kulübü olan Fenerbahçe olursa karşısınıza hiç ummadığınız, beklemediğiniz bir sivil toplum örgütü olarak dikiliverir.

Dahası siyasileşir!

Tarihsel olarak en büyük hata Türkiye gerçeklerinden bihaber olmaktır ki Fenerbahçe sivil toplum örgütü buna gereken dersi vermiştir.

İş bu noktaya geldikten sonra kulüpler siyasete karşımasın demek geç kalınmış bir temenni, beklenti olur. Bundan sonrası elbette siyaset için kontrol edilmesi zor bir süreçtir.

Bütün bunları alt alta yerleştirdiğinizde ortaya bir gerçek çıkıyor.

Bu ülkede daha fazla demokrasi istiyor, talep ediyorsak herşeyin açıkça, şeffaflıkla yaplıması gerektiğini herkesin çok iyi anşlaması gerekiyor.

Bir yerlerde sıkıntı varsa 17 Aralık sürecinde nasıl ses yükselebiliyorsa bu geçmişte de gelecekte de benzer süreçlerde aynen uygulanabilmelidir.

Elbette inanıyorsanız?

http://twitter.com/uzaygokerman