Tatil Kapadokya'da kalıntılardan yaratılan bir ev...

Kapadokya'da kalıntılardan yaratılan bir ev...

01.08.2011 - 17:02 | Son Güncellenme:

Mağarada yaşamanın avantajı olur mu demeyin! İşte NyTimes'da mutlaka görülmesi gereken yerler arasında adı geçen ve mağaralardan yaratılan bir evin öyküsü...

Kapadokyada kalıntılardan yaratılan bir ev...

Kapadokyada kalıntılardan yaratılan bir ev...
Amerikalı bir fotoğrafçı olan Laura Prusoff ile Türk fotoğrafçı Nurettin Mantar, Kapadokya'da ilk arazilerini aldıklarında takvimler 1997'yi gösteriyordu. Volkanik kayalardan oyulan bir yamaçta bulunan bu yeri 5.000-6.000 ABD doları civarında bir paraya satın aldılar.

Prusoff'un deyişiyle o zamanlar Ortahisar, Yukarı Vadi'de alınan bu yer oldukça "ucuz" du. Prusoff ve Mantar(49), yıllar geçtikçe bu alanı genişleterek, 9 adet tapuya sahip 1300 metrekarelik bir alana genişletmeyi başardılar.

Satın alınan bu mağaraların çoğu harabe halindeydi. Mutfakların çatısı yoktu ve duvarlar çökme tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Mağaraların en ucuzu için 350, en pahalısı için ise 14,000 dolar ödemişlerdi. Bu arazi için ödedikleri para ise toplamda 30,000 ABD doları civarındaydı.

Ancak ikili, ileri görüşlülükleri sayesinde başarılı bir girişime imza atmış oldular. Aradan geçen 14 yıl içerisinde gelişen Kapadokya'da bu harabeyi, 4 yatak odası ve 5 banyonun bulunduğu, kendilerinin de yaşadığı ve işlerini yürüttüğü 5 yıldızlı otel değerinde bir eve dönüştürdüler. Bu dönüşüm esnasında temizlik ve yenileme işleri yapıldı. Mimarlar yerine yerel işçilerle çalışarak bütçelerini de aşağı çekmeyi başardılar.

Tozlu bir yolun kenarından uzun ahşap bir kapıdan geçerek ulaştığınız bahçede sizi, yasemin kokusu, hanımelleri ve bir çeşme karşılıyor.

Bu bahçenin ötesinde yer alan ev ise, tüm ihtişamıyla bir labirent gibi görülüyor. Mantar ve Prusoff'un çalışma odaları bir kaç basamak yukarıda yer alıyor. Bu odada fotoğraf düzenleme ekipmanları bulunuyor. Bahçenin solundaki odayı bir medya odası haline getiren ikili, tüm duvarı DVD'lerle kaplamış. Ancak aynı odanın içerisinde Türk tarzı işlemeli yastıklarla renklendirilmiş divanlar da bulunuyor.

Kapadokyada kalıntılardan yaratılan bir ev...
Hemen yan tarafta, Orta Asya antikalarıyla donatılmış bir geçiş odası, sizi kemerli duvarları ve ceviz yer döşemeleri olan Prusoff'un yatak odasına götürüyor. Bu koridordan aynı zamanda çiftlik evi tarzının benimsendiği, ahşap dolaplarla dekore edilmiş mutfağa da geçilebiliyor. Mutfakta Mantarın yakın zamanda hayatını kaybeden annesinin dokuduğu kilimler görülebiliyor. Dar, taş bir merdiven ile aşağıda bulunan, mavi ve kırmızı ağırlıklı halılarla döşenmiş 2 yatak odasına ulaşılıyor.

Ancak bu evin en muhteşem yeri, tüm vadi manzarasını önünüze seren, yatak odalarının üzerinde bulunan kahvaltı odası.

Evin bazı odalarında ise çalışmalar hala sürüyor. İçerisinde dekoratif amaçlı işlenmiş demirler, İran tarzı bakır tepsiler, antika pirinç yataklar, toprak çömlekler ve Mantar'ın ev yapımı şarap testileri bulunuyor.

Evin dokunulmamış bölümleri hakkında ise Prusoff ;" Bu ev üzerinde oldukça yavaş bir şekilde çalışıyoruz. Ve izlediğimiz yolu ifade etmek gerekirse, teorimiz şu: İnsanın her zaman asla tamamlayamayacağı bir projesi olmalı," diyerek belki de hayatlarının en keyifli işinden bahsediyor.