The Others 1998'in edebi atışmaları

1998'in edebi atışmaları

26.12.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

1998'in edebi atışmaları

1998in edebi atışmaları
27 Aralık 1998

1998 yılı boyunca edebiyat dünyasında olup bitenleri, tartışmaları, çekişmeleri, yeni çıkanları ve hiç eskimeyenleri tanıtıp aktarmaya çalıştık. Söz konusu edebiyat olunca tarafların atışmaları bile daha başka, daha anlamlı oluyor tabii. Peki, koskoca bir seneyi geride bırakırken yazar, şair ve düşünür takımımızın ünlü üyeleri acaba birbirlerine neler dediler, ne gibi cevaplar aldılar merak ediyor musunuz? Gelin şöyle bir göz atalım...

* Konu: Korsan kitap
Kişiler: Ahmet Altan - Enis Batur
Yılın en önemli ve ateşli tartışmalarından birini kuşkusuz korsan kitaplar ve buna çare olarak düşünülen hologramlar oluşturdu. Yayınevi sahipleri, yazarlar ve hatta Kültür Bakanlığı bu soruna artık bir çözüm bulunması gerektiği konusunda birleştiler ve çareyi basılacak her kitaba bir güvenlik hologramı koymakta buldular. İçlerinde yazar Orhan Pamuk, gazeteci - yazar Duygu Asena, ilahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk ve şair Murathan Mungan'ın yer aldığı ekip korsan yayımcılığı protesto amacıyla bir basın toplantısı düzenledi. Ahmet Altan da korsan kitaba karşı bir mücadele başlatılmasının gerekliliğini savunuyor, "Hırsızlık ne kadar girişimcilikse kitapların korsanını basıp satmak da o kadar girişimciliktir. Kitabım çıktı, 100 bin adet resmi yollardan satıldı, bir o kadar da korsan satıldı. Devlet niye müdahale etmiyor," dedi. Cevap, Yapı Kredi Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Enis Batur'dan geldi: "Benim bildiğim kadarıyla bütün Altan ailesi devletin küçülmesinden yanaydı. Yalnız kendi sorunları ortaya çıktığı zaman 'devlet müdahale etsin' diyorlar. Hayır, bu serbest piyasa diye savundukları sistemin bir sonucudur."

* Konu: İktidar meselesi
Kişiler: Enis Batur - İrfan Külyutmaz
Enis Batur, Yapı Kredi Yayınları Genel Yayın Yönetmeni. Bir söyleşi sırasında kendisine yöneltilen soruya şöyle cevap verdi:
"Bu iktidar konusunu ilk açan kuşak benim kuşağımdır. Hatta ben şahıs olarak çok eleştirildim. Çünkü yazınsal iktidara karşı çıkarak ortaya çıkmış insanlardan biriydim; sonra 'geldin, iktidarın başına çöreklendin' dediler. Doğru bu, yanlış değil. Evet, ben bir iktidar mekanizmasının başındayım, bunca yıldır. Ama en azından bir avuntu sayılmayacaksa bu, ben iktiderı kötüye kullanmadım. İktidarımı kendime yandaş düşüncelere sahip insanları biraraya getirip bir müritler topluluğu kurmak için kullanmadım."
İrfan Külyutmaz (nam-ı diğer Hilmi Yavuz) Zaman gazetesindeki "Şööle Bir Bakayorum da" adlı köşesinde şöyle cevap verdi: "Bu itirafa bayıldım. Batur beyefendi iktidara karşı çıkıp iktidarın göbeğine kendi tabiri ile 'çöreklenenler'den olduğunu itiraf edeyor! Eh, bu da bir şeydir! Hoş, 'iktidar değilim' deyecek hali yok! Her ne ise, 'ben iktidar oldum, ama iktidarı kötüye kullanmadım!' deyor. A benim iki gözüm Enis Batur beyefendiciğim, hangi iktidar sahibi 'ben iktidarı kötüye kullandım!' der, Zülcelal aşkına?.. Batur beyefendi 'İktidarımı kendime yandaş düşüncelere sahip insanları biraraya getirip bir müritler topluluğu kurmak için kullanmadım' deye de ilave etmiş. A paşazadem, hadi kendi eserlerini (maaşallah şimdiden sayılarının neredeyse doksana baliğ olduğunu işideyorum, Rabbim ziyade etsin!) Yapı Kredi'de basdırayorsun, hiç değilse Ahmet Oktay'ın 'İsrafilin Suru' kitabı ile Işıl Saatçioğlu'nun kitaplarını başka bir yerde bastırsa idin, o zaman 'Ben iktidarı kendime yandaş düşüncelere sahip insanları biraraya getirmek için kullanmadım' lakırdısının bir manası olurdu."

* Konu: Yaşar Kemal'in "Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana" adlı kitabı
Kişiler: S. Gümüş - M. Mungan - T. Fişekçi - O. Çalışlar - Z. Livaneli - P. Kür - F. Akatlı - V. Günyol Ünlü yazarın çıktığı günden itibaren büyük bir sessizlikle karşılanan kitabı hakkında çeşitli yorumlarda bulunuldu. Murathan Mungan: Bu konuda çok kirli bir tarih var. Mesela birçok ismini bile duymadığım yazar kapak oluyor da benim hakkımda doğru dürüst bir şey çıkarmıyorlar.
Turgay Fişekçi: Yıllar içinde birikmiş bir önyargı olabilir. Mesela onun romanlarının bir laz müteahhitin binaları gibi birbirine benzediğini söylerler.
Oral Çalışlar: Şu an Yaşar Kemal'in aleyhinde bir hava olduğunu düşünmüyorum. Eskisinden daha fazla yok. Zülfü Livaneli: Yaşar Kemal'le ilgili dış basında çok sayıda eleştiri çıkacak. Kitabın çevrilmesini bekleyin. Pınar Kür. Yalnız Yaşar Kemal'in değil çok kişinin kitabına dair yazı çıkmıyor.
Füsun Akatlı: Bu Türkiye'de yazarların her zaman karşılaştıkları bir durum. Yaşar Kemal'in başına ilk kez geliyor. Vedat Günyol: Yaşar Kemal için söylenenler söylendi. Bu kitabı önceki kitaplarına katkıda bulunmadı. Politik işlere adı karıştı. Bu nedenle de bir kayba uğramış olma ihtimali var.

* Konu: Şairlik tartışması
Kişiler: Küçük İskender - Can Yücel Yılın en heyecan verici tartışmasıydı denebilir. Can Yücel, K. İskender'in Nazım Hikmet'e laf eden Ece Ayhan'ı seviyor olmasına dayanamadı ve K. İskender'in eşcinsel kimliğine göndermelerle dolu ufak bir şiire son kitabı "Seke Seke"de yer verdi. Şiirin adı Küçük İskender'di:
"Küçük İskender
Kuşumla fazla oynama sen!
Seni becereceğime, ayol,
Büyük İskender'i beceririm!
Hem sana şunu da söyleyeyim:
Nazım için "Gurbette yazdığı şiirler
Kartpostal şiiri" diyen Ece'nin kendisi
Kart bir postal..."
Küçük İskender bu şiir üzerine şöyle bir açıklamada bulundu:
"İyi ama bunak bir şair olmaktansa kötü bir şair olmayı tercih ederim."

* Konu: "Kılıç Yarası Gibi"deki tarihsel hatalar
Kişiler: Ahmet Altan - Selim Somçağ
Çok yönlü bir kişilik olan ve tarihe olan aşırı ilgisiyle tanınan Selim Somçağ, Ahmet Altan'ın satış rekorları kıran romanı "Kılıç Yarası Gibi"deki tarihsel hatalarını biraraya getirdi. Bu hatalar içinde çok basit kronolojik sapmalardan anlamı bilinmeden kullanılması sakıncalı olan sözcüklere kadar pek çok şey vardı. Somçağ bunu tamamen ilgi alanına girdiği için yaptığını, aslında maksadının bağcı dövmek değil üzüm yemek olduğunu söyledi. Ahmet Altan bu eleştiriler hakkında herhangi bir yorumda bulunmadı. Ancak kitabı bastıran yayınevinin sahibi Erdal Öz, bunun bir roman kurgusu içinde değerlendirilerek ele alınması gerektiğini vurguladı.

* Konu: Oryantalizm
Kişiler: Hilmi Yavuz - Çelik Gülersoy Hilmi Yavuz uzun süredir yazdığı yazılarını "Modernizm, Oryantalizm ve İslam" adlı kitabında biraraya getirdi. Bu yazılardan birinde Çelik Gülersoy'un söylediği "Osmanlı topraklarına fikir yağmurunun damlası düşmedi" sözünü eleştiriyor ve Gülersoy'u oryantalist olmakla itham ediyordu. Bu yazı üzerine Gülersoy'dan cevap geldi. "Hilmi Yavuz bir şeytandır" diyerek tepkisini dile getiren Gülersoy, Yavuz'un yeni moda ılımlı İslam eğilimine kendini kaptırdığını iddia etti. "Ne o ne de ben bu konularda yetkili değiliz," dedi. Son olarak Hilmi Yavuz, Zaman gazetesindeki köşesinde bu tartışmaya değinerek "Evet, ikimiz de yetkili değiliz ama ben yetkililerden alıntılar yapıyorum. O ise kendisi böyle söylüyor," dedi.

* Konu: Doğru Türkçe kullanımı
Kişiler: Hulki Aktunç - Feyza Hepçilingirler
Yılın son edebi tartışması oldu. Bir süre önce Feyza Hepçilingirler, Aktunç'un dille bu denli uğraşmasının dramatik bir çaba olduğunu söyledi (Aktunç'un ifadesine göre). Hulki Aktunç'un sekiz yıl önce çıkan "Büyük Argo Sözlüğü" ikinci baskısını yaptı. Argonun dili bozup bozmadığını sorduğumuzda Aktunç'un bu konuda ne kadar dolu olduğunu gördük. "Dili Feyza Hepçilingirler gibi 'Türkçe Off' adlı bir kitap kaleme alıp 'Bizi hala fesli sarıklı sokaklarda dolaşıyoruz sanıyorlar' gibi cümleler yazabilenler bozar. Feyza aynaya baksın, trajediyi görsün, sonra da sıkıntısını dağıtmak için fesli sarıklı sokaklarda dolaşsın."