The Others AB, nereye koşuyor?

AB, nereye koşuyor?

12.12.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

AB, nereye koşuyor?

AB, nereye koşuyor

"Bizi alacaklar mı?" sorusu dışında pek ilgilenmediğimiz Avrupa bütünleşmesi

AB'nin kendi bünyesinden kaynaklanan ve mutlaka çözmesi gereken iki sorunu var. Birincisi, genişlemeden önce işleyiş kurallarının, kurumlarının reforme edilmesi. İkincisi, genişlemenin faturasını kimin ödeyeceği.

Avrupa Birliği, bugün ve yarın yapılacak Lüksebmurg zirvesinde geleceğini belirleyecek kararlar alacak. "Bizi aralarına alacaklar mı, almayacaklar mı?" sorusunun ötesinde pek ilgimizi çekmeyen Avrupa bütünleşmesi, derinleşme ve genişleme çerçevesinde ciddi krizlere gebe. Milliyet'in Brüksel muhabiri ve yazarımız Ahmet Sever 15 soru, 15 yanıtta AB'nin seyir defterini çizdi.

AVRUPA Birliği (AB) denilince aklımıza hemen, "Ya Türkiye?" sorusu gelir. AB'ye ilgimiz neredeyse, "Bizi alacaklar mı, almayacaklar mı?" sorusuyla sınırlıdır. Bizi almasını talep ettiğimiz kulübün öteki konularına pek merak etmeyiz. Girmek istediğimiz yer, nasıl bir yerdir? Hangi hedeflere doğru yürümektedir? Bugün ne tür sorunlarla boğuşmaktadır? fazla ilgi duymayız.
Oysa, kapısında beklediğimiz AB, çeşitli krizler, belirsizlikler, yoğun tartışmalar yaşıyor. Lüksemburg Zirvesi dolayısıyla AB'nin geneline bir göz atalım.
* AB'nin kısa özgeçmişi nedir?
AB, bugünkü adını uzun bir sürecin sonunda aldı. 1957 yılında, 6 ülke (Fransa, Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg) tarafından Roma Antlaşmasıyla kuruldu. O dönemde adı Ortak Pazar'dı. Zamanla, adı, üye sayısı değişti. Bir süre, AET (Avrupa Ekonomik Topluluğu) ismini taşıdı. Ardından, AT (Avrupa Topluluğu), nihayet AB (Avrupa Birliği) oldu.
* AB'ye kimler, ne zaman katıldı?
Topluluğun ilk genişlemesi 1973 yılında gerçekleşti. İngiltere, İrlanda ve Danimarka'nın katılımıyla üye sayısı 9'a çıktı. Ardından, 1981 yılında Yunanistan'ın üyeliği geldi. 1986 yılında, İspanya ve Portekiz ile birlikte AB 12 üyeli oldu. 1995 yılında, Avusturya, Finlandiya ve İsveç, AB'nin üye sayısını 15'e çıkardı.
* AB, daha kaç ülkeye genişleyecek?
Bugünün en güncel ve en hayati sorusu bu. Şu anda, Türkiye dışında 11 ülke sabırsızlıkla üye olmayı bekliyor. 1989 yılında Berlin duvarının çökmesinden sonra, AB'nin Doğu Avrupa'ya doğru genişlemesi, yıllarca bölünmüş Avrupa'yı birleştirecek tarihi bir fırsat olarak görülüyor. AB, 11 aday ülkenin tamamını belirli bir takvim ve şartlar çerçevesinde üye yapmayı düşünüyor.
* AB, aday ülkelerden hangi şartları yerine getirmelerini istiyor?
AB'nin, aday ülkelerin önüne koyduğu koşullar, "Kopenhag kriterleri" adını taşıyor. Bu kriterler üç ana başlıkta toplanıyor: Rekabete dayanıklı pazar ekonomisi, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını ve azınlık haklarını güvence altına alan sağlam kurumlar ve üyelikten doğacak yükümlülükleri yerine getirecek düzeye ulaşma. Yani, AB'nin kuruluşundan bu yana aldığı tüm kararları, imzaladığı bütün anlaşmaları üstlenebilecek duruma gelme.
* Şimdi, aday ülkelerin kaçı bu kriterlere uyuyor?
Tam olarak hiçbiri. Ancak, bazıları, diğerlerinden daha ileride. Nitekim, AB Komisyonu, geçen temmuz ayında karar organı olan AB Konseyi'ne sunduğu "Gündem 2000" isimli raporda, Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovenya ve Estonya'nın, üyelik için diğer adaylardan daha hazır olduğunu belirtti ve ilk dalgaya soktuğu bu ülkelerle müzakerelerin önce açılmasını önerdi. Bu 5 ülkeye bir de Güney Kıbrıs'ı ilave etmek gerekiyor. Zira, AB, Kıbrıs ile ilgili olumlu kararını daha önce almıştı zaten.
* Bu konuda, asıl kararı kim, ne zaman verecek?
AB hükümet ve devlet başkanları 12 - 13 Aralık'ta Lüksemburg zirvesinde, genişleme stratejisini belirleyecekler.
* Buradan nasıl bir karar çıkacak?
Henüz kesinleşmedi. Ancak, AB Komisyonu'nun önerdiği gibi, 6 ülkeyle müzakereleri açıp, diğer 5 aday ülke olan Romanya, Bulgaristan, Letonya, Litvanya ve Slovakya'ya, "Siz de üyelik sürecindesiniz. Hazır olduğunuzda, sizinle de müzakereleri açacağız" güvencesi verilmesi en güçlü olasılık.
* AB, bir Slovakya sorunu yaşıyor. Nedir bu sorun?
Ekonomik kriterler açısından ilk grupta yer alması gereken Slovakya, siyasi kriterlere uymadığı için adaylar arasında "izole" ediliyor ve "üvey evlat" muamelesi görüyor. Slovakya'ya dönük eleştiriler, "demokratik kurumların gerektiği gibi işlemediği, hükümetin, Anayasa ve muhalefet haklarına saygılı davranmadığı, Macar azınlığın haklarını çiğnediği" üzerinde yoğunlaşıyor. Bu ülkeye, "Durumunu düzeltmezsen, seninle müzakerelere başlamam" mesajı veriliyor.
* AB'nin aday ülkelere, "sınır anlaşmazlıklarınızı Lahey Adalet Divanı'na götürün" dediği doğru mu?
Evet. AB, aday ülkelere, "Sınır anlaşmazlıklarınızı buraya taşımayın. Kendi aranızda çözemiyorsanız, Lahey'e gidin" diyor ve aralarındaki sınır sorunlarını çözmeye teşvik ediyor. Nitekim, Macaristan ile Slovakya, Tuna Nehri üzerindeki baraj anlaşmazlığı için Lahey'e başvurdu. Litvanya ve Letonya da, aralarındaki deniz sınırını çizebilmek için Lahey'e gitti.
* Peki, aday ülkeler hazır olunca bütün sorunlar bitecek ve üyelikler gerçekleşecek mi?
Kesinlikle hayır. AB'nin kendi bünyesinden kaynaklanan ve mutlaka çözmesi gereken iki sorunu var. Birincisi, AB, genişlemeden önce işleyişini, kurumlarını reforme etmesi gerekiyor. Amsterdam zirvesinde, bugünkü yapının 5 ülkeyi daha kaldırabileceği yolunda bir karar alınmıştı. Ancak, şimdi Fransa, İtalya ve Belçika, "Önce reform, sonra genişleme" diye dayatıyor. 15 ülkeyle zor işleyen AB'nin 20 ve daha fazla sayıda ülkeyle felce uğrayacağı ve çökeceği vurgulanıyor. Bunun için, bir karar alınırken, bugünkü "oybirliği" yerine, "oyçokluğu" sistemine geçilmesi, AB Komisyonu'ndaki üye sayısının gözden geçirilmesi şart koşuluyor.
* İkinci sorun nedir?
Genişlemenin faturası. Yeni üyelerin katılımı AB'ye çok pahalıya malolacak. Bunun için, AB bütçesini önemli oranda artırmak ve yeni kaynaklar bulmak gerekecek. Para nereden bulunacak? Bilinmiyor. Kimse elini cebine atmak istemiyor. Üye ülkeler, katkılarını artırmaya yanaşmıyor.
* Şu anda, AB bütçesine kim, ne verip, ne alıyor?
Almanya tek başına AB bütçesine yüzde 29 oranında katkı yapıyor, bütçeden geri yüzde 15 alıyor. Buna karşılık, Yunanistan yüzde 1.6 koyup, 7.6 alıyor. Fransa yüzde 17.5 verip, 17.7 geri çekiyor. İngiltere, yüzde 11.6 ödüyor, geriye 8.8 dönüyor. AB bütçesine fazla para akıtan Almanya gibi ülkeler, yeni genişlemeden dolayı paylarını artırmak bir yana, azaltmaya çalışıyorlar. Bu da, ciddi bir para sorunu yaratıyor.
* AB'nin Doğu Avrupa'dan göç korkusu yok mu?
Elbette var. Çünkü, şu anda AB içinde işsizlik en başağrıtan sorunlardan biri. İşsizlik oranı yüzde 10. İşsiz sayısı 18 milyon. Bu yüzden, serbest dolaşımı bir takvime ve geçiş dönemine bağlamak istiyorlar zaten.
* 26 üyeli bir AB'nin nüfusu kaça ulaşacak?
AB'nin şimdiki nüfusu 370 milyon. 11 aday ülkenin toplam nüfusu ise, 100 milyon civarında. Hepsi üye olursa, 470 milyona fırlayacak.
* AB genişlemesinin geleceği nasıl görünüyor?
AB'nin genişlemesi belirsizliklerle dolu. Kaynak bulunamazsa veya iç reformlar yapılamazsa, bütün hesaplar altüst olabilir.


Yazarlar