The Others"Altı - yedi vukuatım var"

"Altı - yedi vukuatım var"

17.01.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Altı - yedi vukuatım var"

Altı - yedi vukuatım var
17 Ocak 1999
İlke Gürsoy

Altı - yedi vukuatım var
Geçen cumartesi yayınlanan A Takımı adlı programda Gamze Bulut (28) büyük bir gazetemizin tabiriyle "medya maydanozu" Levent Oran'a tokat attığında ne hissettiniz? Sebep ne olursa olsun şiddetin her türüne karşı olduğunuzu mu hatırladınız yoksa "Ellerin dert görmesin Gamze," diye mi geçti içinizden? Acaba o güne kadar adını kimsenin duymadığı ama neredeyse 15 senedir çeşitli gece kulüplerinde ve pavyonlarda şarkıcılık yapan, ünlü arabeskçi Hakkı Bulut'un plak şirketi Pro - mix etiketli iki de albümü bulunan Gamze Bulut, Savaş Ay'ın bir hafta daha konuşulmasını sağlamaktan öteye geçip halkın hislerine tercüman olmayı mı başarmıştı?
Bulut'un kendi hesabına hiçbir pişmanlık duymadığı kesin. "Türk kadınının beyninin küçük olduğunu, her gün bir posta dayak yemesi gerektiğini söyleyen bir adam bu. Programda bana da 'Senin konuşmaya hakkın yok,' deyince oturduğum yerden kalktım ve bir tokat attım," diye konuşuyor.
Bu ilk vukuatı değil. Daha önce de kendine hakim olamayıp en az 6 - 7 kişinin kafasını gözünü patlattığı, karakolluk olduğu vaki: "Mesela 12 yaşındaki kızım başka bir çocukla kavga ediyor. Hemen annesi babası kapıma dayanıyor. Ben neler olduğunu öğrenmeye çalışıyorum ki eğer gerekiyorsa çocuğumun poposuna iki tane patlatayım. Fakat önce ağız münakaşası başlıyor, sonra dalaşıyoruz, karakola gidiyoruz."
Bulut'un mesleki "anekdot"larına gelince... İşinin kaçınılmaz sonucu olarak birçok tatsız olay yaşamış. Bir keresinde masaların arasında şarkı söylerken bir masaya eğilip istek şarkıları olup olmadığını sormuş. Masada oturanlardan biri biraz daha eğilmesini istemiş. "İçimde mikropluk yok ki, eğildim ben de. Neredeyse dudaklarım dudaklarına değecek. Adam bana 'O alt dudağından bir kez öpebilir miyim?' dedi. 'Tabii,' dedim. Gittim, sahnede duran, su içtiğim bardağı aldım, kalan suyu içtim. Fakat o bardağı ne zaman kırdım, ne zaman adamın ağzını kulağına kadar yırttım, hiç hatırlamıyorum." Çirkin teklifler, kendi deyimiyle "bahşiş takarken hareket yapma pozisyonları" çileden çıkmasına yetiyormuş. Hatta bu tip durumlarla karşılaşınca aldığı sert tavır yüzünden işinden bile olmuş bir keresinde. Her seferinde haklı çıktığını söylüyor ama eloğlu haktan hukuktan anlar mı? Beni asıl endişelendiren Bulut'un dayağını yedikten sonra intikam için yanıp tutuşanların olup olmadığı. "Bir gece yine bir müşteriye istek şarkısı olup olmadığını sordum, bilmediğim bir şarkı istedi. 'Onu bilmiyorum. İsterseniz başka bir şey okuyayım,' dediğimde bana küfür ve hakaret etti. Özür dilediği takdirde hepsini unutup yoluma gideceğimi söyledim, 'Zaten iyi mal olsan burada mı çalışırdın?' dedi. Ben de aldım rakı şişesini, kafasında kırdım. Çok geçmeden 25 kişiyle çalıştığım yere geldi. Benim gibi Allah'tan başka güvenecek kimsesi olmayan bir kadını dövmek için 25 kişi toplamış. Araya personel falan girdi, bir şey olmadı."
Hala doğup büyüdüğü Balat'ta annesi ve babasıyla yaşayan Bulut'un namı muhitte hakikaten almış yürümüş olmalı ki anlattığı her vukuattan sonra "İstediğinize sorun," demekten çekinmiyor. Henüz 14'ünde evlendiği, bir sene sonra da boşandığı Özcan Siphan'ın ikinci karısıyla beraber oturduğu evi elinde bir taşla basarken kendisine engel olmaya çalışan mahallelinin şahitlik edeceğine hiç şüphe yok. Bunu yapmasının sebebi "o kadın"ın, Blut'u arayıp evini arayıp kızına hakaretler yağdırması ve "piç" demesiymiş.
Hayli sorunlu bir evliliği varmış Bulut'un. Çok severek evlendiği kocasının bir dolandırıcı olduğunu geç öğrenmiş. Söylediğine göre Özcan Bey Kasımpaşa'da bir beyaz eşya mağazasından sahte isim ve adresle buzdolabı, çamaşır makinesi, televizyon gibi şeyler alıp Unkapanı'nda bir mağazaya satmış. Foyası meydana çıkınca aklı başına gelmiş Bulut'un: "Kıskançlık onda, dayak onda, küfür onda, evle ilgilenmemek onda. Siyah beyaz televizyonu renkli televizyon kutusuna koyup renkli diye satan bir adam bu." Sık sık ayrılıp barışırlarmış. "Ayıptır söylemesi, 1 senelik evlilikte sadece 4 - 5 aylık bir süre boyunca karı - koca hayatı yaşadık biz. Yine küs olduğumuz zamanların birinde boynuma sustalıyı dayadı, kaçırdı beni. Bir gün sonra da kızımı getirdi. Ben gitmek istiyorum, bırakmıyor. Üçümüz 1.5 ay boyunca parklarda, cami avlularında yattık. Sokaklarda dilendik. Kızımı zengin bir aileye satmak istedi. Beni de satmaya çalıştı. İkisine de izin vermedim tabii. En sonunda Zeytinburnu'nda polis bizi buldu da kurtuldum."
Çalkantılı bir hayat olduğu ortada. Fakat Bulut hayatının vukuatını gerçekleştirmekten korkuyor. "Eski kocam soyadını kızımdan almak istiyormuş, dava açmış. O kadının lafına uyup yapıyor bunu. Yemin ederim, eğer böyle bir şey yaparsa onu gözümü kırpmadan vururum."

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler