09.04.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:
Geçen hafta uzun süredir danışanım olan bir arkadaşım telefon etti. “Dilara ben nasıl zayıflayacağımı buldum” diye heyecanla anlatmaya başladı ve “besinlerin asit ve alkali olanlarını öğrenirsen bu iş bitiyormuş doğru mu?“ diye sordu. Bu konuda zaman zaman e-mail ile de soru geliyor. Asit ve alkalik yiyecekler konusu karışık bir konu çünkü yemek söz konusu olunca bu kelimeleri kullanmanın birkaç yolu var. Bu tanımlar batı dünyasındaki bazı akımlar ve yemek kitaplarının etkisiyle ülkemize ulaşıyor.
Yemek kimyası kitaplarında her yiyeceğin “pH değeri” denen bir değeri var. pH bir sıvının veya maddenin ne kadar asidik veya alkalik olduğunu ölçmek için yaratılmış özel bir skala. Okul yıllarından hepimiz kimya dersinden bu kavramı biliriz. 7.0 nötr olmak üzere 0 (en asidik) ilâ 14 (en alkalik) arasında değişiyor. Yani 0’dan 7’ye yaklaştıkça yiyecek daha az asidik veya 14’ten 7’ye yaklaştıkça daha az alkalik oluyor.
Örneğin misket limonunun oldukça düşük bir pH değeri var, 2.0 ve pH skalasına göre oldukça asidik. Limonlar 2.2 pH ile biraz daha az asidik. Yumurta beyazı pek asitli değil ve değeri 8.0 pH. Etler de 7.0 civarında pH ile asidik değiller.Sebzelerin çoğu pH aralığının ortasında bir yerdeler. Örneğin kuşkonmazın ph’ı 5.6, tatlı patateslerinki 5.4, salatalığınki 5.1, havuçlarınki 5.0, bezelyeninki 6.2, mısırınki 6.3. Domatesin pH skalasındaki yeri sebzeler arasında en altta, pH’ları 4.0 - 4.6 arasında değişiyor. Bu aralık pH değeri 3.9 olan armutlardan ve 3.5 olan şeftaliden veya 3.4 olan çilekten veya 2.9 olan eriklerden daha yüksek (daha az asidik).Asit-kül, alkalik-kül yiyecekler
Yiyeceğin asiditesinden bahsetmenin bir başka yolu da yiyeceğin kendisinin asiditesini değil de yiyecek yendiği zaman vücudun asiditesini ölçmektir. Bir başka deyişle bu ikinci perspektiften bir yiyecek asidik olarak adlandırılmaz, asit oluşturucu olarak adlandırılır da denilebilir.Bu “asit oluşturucu” kavramına benzer olarak, “asit-kül, alkalik-kül” kavramı vardır. Bu kavrama göre yiyecek vücutta kimyasal olarak parçalanmaz, geride bir kül kalıntısı bırakarak yakılır ve bu kül kalıntısı daha sonra mineral içeriği için ölçülür. Asit-kül yiyecekler geride klorür, fosfor veya sülfür konsantrasyonu yüksek kalıntı bırakan yiyeceklerdir. Bu yiyeceklere “asit-kül” denir çünkü klorür, fosfor ve sülfür vücutta asit yapmak için kullanılan minerallerdir.
Dengeli beslenmeyi önemseyin
Yiyeceğin asiditesini ölçen asit-kül modeli elbette ki yaşayan bir insan için olan şey değil. Biz yemeğimizi yakmıyoruz ve biz yedikten sonra tek kalan kül değil. Aslında asit oluşturan yiyecekler kavramı pH kavramından çok daha karmaşık.Yeterli ve dengeli beslenmek, yediklerinizi aktif bir yaşam ve düzenli egzersizle dengelemek en doğru yaşam şekli. Bu sebeple yeterli ve dengeli beslenme prensibinden vazgeçmeyin. Özellikle zayıflama hedefiyle tek besin veya düşük kalorili şok diyetler gibi metabolizmanızda kalıcı hasarlar bırakacak dengesiz diyetleri lütfen yapmayın.
Uykuyu olumlu etkileyen besinlerAraştırmacılar beyindeki seratonin işlevinin de uyku düzenini iyileştirdiğini düşünüyor. Uyku anormallikleri sıklıkla yetersiz beyin serotonin aktivitesine bağlanıyor. Serotonin ve melatonin hormonları iyi bir uyku için önemlidir. Serotonini olumlu etkileyen besinler uyku problemi olanlar için çözüm oluşturabilir.
Örneğin;