The OthersAva giden avlanır

Ava giden avlanır

07.04.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yağmur ormanlarında Amerikan komandolarıyla uzaylı yaratığın bol efektli mücadelesi...

Ava giden avlanır

Ava giden avlanır

Yağmur ormanlarında Amerikan komandolarıyla uzaylı yaratığın bol efektli mücadelesi...

ALİN TAŞÇIYAN

Aksiyon filmlerinde mantık aranmaz düsturunu benimseyenlerdenseniz "Av" tam size göre bir film. İkinci bölümünün gösterileceği önümüzdeki pazarı iple çekersiniz artık!
John McTiernan’ın yönettiği, Arnold Schwarzenegger’in başrolü üstlendiği "Av"ın gerçekten de ipe sapa gelmez bir konusu var. Ancak son derece başarılı biçimde görüntülenmiş, özel efektleri çok etkili bir film. Senaryo ne kadar yaratıcılıktan uzaksa görüntü yönetimi ve efektler de o kadar yaratıcı. Belli ki yönetmen ve teknik ekibi ellerindeki cılız metni bir film haline getirmek için çok emek vermiş.
Daha filmin başında bir uzaylının dünyaya gelişine tanık oluyoruz. Ancak bu yalnız yaratığın yağmur ormanlarında ne aradığı bilinmiyor. Dutch (Schwarzenegger) liderliğindeki Amerikan komandoları ise aynı ormanda terörist peşinde. Orman bir uzaylı ve teröristlerin dışında da tehlikeli hayvanlarla dolu. Yeşil bir duvar gibi geçit vermeyen bitki örtüsü, sıcak ve nem de cabası. Dutch ve adamları, ikili oynayan CIA ajanının kalleşliğine rağmen teröristler tarafından esir alınan arkadaşlarını ararken bazılarının derileri yüzülmüş cesetlerini buluyorlar! Cinayetlerin işleniş biçimi hayvan olamayacak kadar becerikli, insan olamayacak kadar vahşi bir yaratığın varlığına işaret ediyor...

Özel efektler başarılı
Özel efekt uzmanı Stan Winston’ın uzaylıyı canlandıran Kevin Peter Hall için tasarladığı iki "kostüm" de çok başarılı. En ilginç sahne ise yaratığın, insanlara özgü olduğunu sandığımız ahmaklıkla "soyunup" Dutch ile yumruk yumruğa kozunu paylaşmaya kalkması! Karşısındakinin Schwarzenegger olduğunu ne bilsin uzaylı gafil...
KANAL D / 22.30

Din ticareti
Oscarlı oyuncu Robert Duvall "yaşamımın projesi" dediği "Havari"nin hem yönetmeni hem oyuncusu

Erskine Caldwell’in "Din Ticareti" adlı kitabını okumuş olanlar ABD’nin özellikle güney eyaletlerindeki din sömürüsünü iyi bilir. Gezici vaizler, kıyamet tellalları, radyo ve televizyon kanalı sahibi, kendi kilisesini kurmuş din tacirleri, mucizeler gerçekleştirdiğini iddia eden sahte peygamberler vb. pek çok filmde bir motif, bir yan öykü olarak karşımıza çıkar.

Festivalleri fethetti
Sinemalarda gösterime girmeyen "Havari" bunlardan birini ele alıp dört başı mamur bir karakter haline getiriyor. Ünlü oyuncu Robert Duvall "yaşamımın projesi" diye nitelediği "Havari"yi on yıllık bir sürüncemenin ardından 1997 yılında gerçekleştirebildi. Hiçbir stüdyonun kabul etmediği senaryosunun hem yönetmenliğini hem yapımcılığını hem de başrolünü üstlendi. Oscar’lı oyuncunun bu çabası karşılıksız kalmadı. Toronto başta olmak üzere önemli film festivalleri "Havari"yi programlarına dahil etti. Film olumlu eleştiriler aldı.
Oscar’lı oyuncu, "Havari"nin gösterimi için geldiği 1997 Torino Film Festivali’nde acemi bir yönetmen gibi heyecanlı oluşu ve alçakgönüllülüğüyle sempati topladı. Sonny Dewey adlı öfkesi burnunda, kendince çok inançlı ama sahtekarlık yapmaktan çekinmeyecek kadar ihtiraslı din adamı portresini çizerken, sinema dilinden etkilendiğini belirttiği Ken Loach ile o festivalde buluşmaktan çok memnundu.
Ele aldığı karakteri olabildiğince gerçekçi yansıtmak için hicivden kaçınan "Havari"nin iki kusuru var. İlki çok uzun olması. İkincisi, uzunluğunun Sonny Dewey’in bitmek tükenmek bilmeyen vaazlarından kaynaklanması. Bir süre sonra "Amin!" desin de kurtulalım diye bekliyorsunuz.
CNBC-e / 21.00

İranlı ustadan şiirsel bir film
"Tozun Dansı" olağanüstü görüntüleriyle büyülüyor

Genç kuşak İranlı yönetmenlerden Ebulfazlı Celili artık ustalık mertebesine ulaştı. 21. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde "Delbaran" adlı müthiş filmini izleyeceğimiz Celili birkaç yıl önce "Tozun Dansı" ile dünya çapında izleyicileri büyüledi. Locarno’da Gümüş Leopar kazanan "Tozun Dansı" taşrada briket üretiminde çalışan ergenlik çağındaki Ilia’nın tekdüze ve yalnız yaşamından bir kesit sunuyor bize. Annesiyle birlikte kilden briket yapmak için mevsimlik işçi olarak çalışmaya gelen Limua adlı kıza aşık olan Ilia, zihninde yankılanan ve onu baştan çıkartan fısıltılardan mustariptir. Limua’nın elinin izini çıkardığı kilden briket onu huzura kavuşturacaktır...
Celili’nin çok az diyalog kullanarak, dış sesleri ustalıkla değerlendirerek, şiirsel bir sinema diliyle görselleştirdiği bu olağanüstü filmi kaçırmayın!
TRT 1 / 01.40







EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler