The Others BALBAY’DAN KAVAKCI’YA ÖZLÜK HAKLARI HABERİ

BALBAY’DAN KAVAKCI’YA ÖZLÜK HAKLARI HABERİ

05.03.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

TBMM’nin tutuklu 8 üyesinin ödenek ve yolluklarının ödenmesinin Mustafa Balbay üzerinden haber yapılmasına, aynı durumdaki 8 tutuklu milletvekili ve Merve Kavakçı örneği nedeniyle itiraz geldi...

BALBAY’DAN KAVAKCI’YA ÖZLÜK HAKLARI HABERİ

Tutuklu olan 8 milletvekilinin özlük haklarından yararlandırılmaları, ödenek ve yolluklarının verilmesi yönündeki gelişmeler üzerine Milliyet, TBMM Başkanlığı’nın, Merve Kavakçı’ya maaş dahil, sahip olduğu özlük haklarının verilip verilmeyeceğini de mercek altına aldığını yazdı.
“İlk değerlendirmeler, mazbatasını aldığı gün vekil sıfatı kazandığı için Kavakçı’ya haklarının verilmesinin önünde bir engel bulunmadığı yönünde” ifadelerine yer verilen haber özetle şöyle:
“18 Nisan 1999’da FP’den milletvekili seçilen Kavakçı’ya, başörtüsü nedeniyle Genel Kurul’da yemin ettirilmemişti. Kavakçı’nın Bakanlar Kurulu izni olmadan başka ülkenin vatandaşı olduğu ortaya çıkınca, vatandaşlıktan çıkarılmış ve milletvekilliği sıfatı “yok hükmünde” kabul edilmişti. Bu yöndeki idari yargı kararı 13 Mart 2001’de TBMM Genel Kurulu’nda okunarak Kavakçı’nın milletvekilliği düşürülmüştü. Kavakçı, milletvekili sıfatını yaklaşık 2 yıl taşımıştı. Milletvekilliği düşürülen Merve Kavakçı’ya iade-i itibar verilmesi konusunda iktidar ve muhalefet partilerinden farklı tepkiler geldi. Anayasa Komisyonu Başkanı, Ak Partili Burhan Kuzu, ‘Yasanın öngördüğü anlamda düşme varsa söylenenlerin hiçbiri ona verilemez, çünkü vekil olmamış oluyor’ dedi.”

‘Tartışılan bir konu’
Bilal Tenzivar adlı okurumuzun itirazı şöyle:
“Merve Kavakçı’nın özlük haklarının iade edilip edilmeyeceği ile ilgili haberinizde haberi değil ama “Balbay kararı ona da yaradı” manşetini atmanızı son derece sorunlu buldum. ‘Balbay’a vekil maaşının ödenmesi için çıkan karar’ demişsiniz ama halen cezaevindeki bütün milletvekillerini ilgilendiren bir kararı sadece Balbay ile ilgili bir karar gibi vermeniz doğru olmamış.
Kaldı ki haberiniz 28 Şubat sürecinde Meclis’e gittiği için yemin edemeyen Merve Kavakçı’ya haklarını alma yolunun açılıp açılmayacağı ile ilgili. ‘Kavakçı TBMM Başkanlığı’na başvuru yapması halinde, ‘her türlü imkândan yararlanacak’ diyorsunuz ama yazıda Anayasa Komisyonu Başkanı Ak Partili Burhan Kuzu, “Yasanın öngördüğü anlamda düşme varsa söylenenlerin hiçbiri ona verilemez, çünkü vekil olmamış oluyor” diyor. Yani halen tartışılan bir konuyu manşette olmuş bitmiş gibi vermeniz de doğru olmamış.


OMBUDSMAN’IN GÖRÜŞÜ

Milliyet’in Parlamento Bürosu Temsilcisi Önder Yılmaz, “fikri takip” açısından son derece önemli bir haber yapmış. Tutuklu olan 8 milletvekilinin özlük haklarından yararlandırılmaları, ödenek ve yolluklarının verilmesi yönündeki gelişmelerden Merve Kavakçı’nın da yararlanıp yararlanamayacağını tartışmaya açıyor. Ancak haberin okurumuzun da belirttiği gibi Mustafa Balbay’ın üzerinden, onu simgeleştirerek manşet yapılması sorunludur.
Türkiye’de “kişiye özel yasa” yeni bir şey değildir. Henüz kesinleşmemiş bir uygulama, “Balbay kararı ona da yaradı” denilerek Kavakçı’nın da hakları iade edilmiş gibi bir algı yaratılmıştır.


NEFRET PANKARTLARI NEDEN?YER?BULMADI?
Hocalı katliamının anıldığı Taksim mitingi ‘nefret suçu’ içeren söylem ve pankartlar nedeniyle eleştirildi. Mitinge katılan bir grubun Hrant Dink’in katillerinin lehine ve Ermenilere yönelik nefret ve saldırganlık içeren sloganlar atması, pankartlar taşıması, beyaz bereler takmış bir grubun da Agos gazetesinin önüne yürümek istemesi Milliyet’in haberinde yer almıyordu.
Okurlarımız, öteki gazetelerde yer alan ırkçı söylemlere neden yer verilmediğini sorguladılar.
Haberi yapan muhabirimizin değerlendirmesi şöyle:
“20-30 bin kişinin katıldığı bir mitingde birtakım marjinal provokatör grupların yaptığı bu alçakça eylemi görmüş olsaydım elbette bunu haberimin içerisinde bir unsur olarak değerlendirirdim. Ancak alanın büyüklüğü ve alana bazı giriş çıkış noktalarının kapalı olması sebebiyle ancak bulunduğum yer ve ulaşabildiğim noktalardan gözlemlerimi haber olarak yapabildim. Bu insanların ırkçılık, kin ve nefret içeren bu pankart ve sloganlarını ne kadar yanlış buluyorsam, kendini bilmez provokatör grupların yaptığı bu eylemlerin, çok farklı görüş ve düşüncelerden oluşan binlerce insanı bir araya getiren, insanlık adına yapılmış bir mitingi gölgeleyecek şekilde sunulmasını da o kadar yanlış buluyorum. Çünkü burada provokatörlerin amaçladığı zaten mitingi gölgelemek, toplumsal huzuru bozmak, kin ve nefreti öne çıkarmaktır. Dolayısıyla nefret suçlarını haberleştirirken de bunun propagandasını yapar duruma düşmemek gerektiğine inanıyorum.”


OMBUDSMAN’IN GÖRÜŞÜ

Eğer Hocalı mitingi sırasında taşınan pankartlar ve atılan sloganlar gazetemizde haber olsaydı muhabirimizin dediği kin ve ‘nefret suçu’nun nasıl haberleştirildiği bu sayfanın konusu olabilirdi. Ancak Agos gazetesinin mitingde yaşananları “Gelin, kanı değil canı savunalım. Gelin, birbirimizde can bulalım” sözleriyle manşetine taşıması üzerine Milliyet de benzer duyarlılığı sergiledi. Dolayısıyla mitingle ilgili gelişmelerin okurla zamanında tam olarak paylaşılamaması ve muhabirimizin haklı olarak tek başına hâkim olamadığı mitingle ilgili gelişmeleri sadece izleyen muhabir açısından değerlendirmek haksızlık olur. Bu tür mitinglerde görevlendirme yapan şeflerin de sorumluluğu vardır.


ÖZİL VE WERDER BREMEN

İspanya La Liga’da Real Madrid forması giyen Türk asıllı yıldız futbolcu Mesut Özil’in Fransa’yla oynanan milli maçın ardından verdiği görüntülerin Alman medyasında haber olması milliyet com.tr’de yer buldu.
Birkan Macar adlı okurumuz, gönderdiği e-postada şöyle diyor:
“Milliyet’in web sitesinde de paylaştığınız, Mesut Özil ile ilgili “Ödülünü aldı” başlıklı haberiniz Türkiye’nin en çok okunan gazetesine yakışmayacak bir hata içeriyor. Mesut Özil Werder Bremen altyapısından yetişen bir futbolcu değildir, Schalke 04 takımından transfer olmuştur. Yazık!”


SUZAN AVCI YERİNE LALE BELKIS

Milliyet Cadde’de Yeşilçam’ın ‘vamp kadını’ Suzan Avcı’yı konu alan bir röportajda “Sarı saç onu kötü yaptı” başlığı kullanılmıştı. Fotoğraftaki sanatçı ise Suzan Avcı değil, Lale Belkıs’tı. Bu yanlışlık nedeniyle sinemaya önemli katkılar sağlamış iki sanatçıdan da özür dileriz.


“KAREOGRAFİ DEĞİL KOREOGRAFİ”

Mehmet Selçuk, spor sayfasında yinelenen yazım hatasına dikkat çekmiş:
“Gazetenizdeki bu “kareografi” rezaleti nedir? Gazetenizde hiç spor sayfası ile ilgilenen bir “musahhih=düzeltmen” bulunmamakta mıdır? Hiçbir dilde bulunmayan bu garip şey, önce Galatasaray-Beşiktaş maçı dolayısıyla kullanıldı. Hadi bir kere yanlışlık olmuştur dedik. 1 Mart tarihli spor sayfasında artık manşetlere geçti, yazı içinde ise bir yığın kullanılıyor. Önce tabii’ler ‘tabi’ oldu.”