The OthersBir dönemin günahları...

Bir dönemin günahları...

22.02.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bir dönemin günahları...

Bir dönemin günahları...


Erbil TUŞALP

PKK terörünün, 30 bin ölü, bir o kadar yaralı ve en az 65 milyar dolarlık ağır bir bilançoya neden olmasında Turgut Özal döneminde yapılan hataların oynadığı rol, Apo'nun yakalanmasıyla beliren "geçmişe bakış" fırsatında yeniden hatırlanıyor. Özal'ın "ağır ihmali", 1984'teki Eruh - Şemdinli baskınını küçümsemekle başlıyor, "federasyon" tezini yaymasıyla sürüyor, PKK'yla temas arayışlarıyla noktalanıyor. Milliyet, tarihe kayıt düşmek için, Özal'ın ağzından bu ihmalin kronolojisini sunuyor

SAYILARA bakıp bir kez daha düşünmek gerekiyor. Açıklamalara göre son 11 yılda çeşitli adlar altında 29 bin 218 ölüsü var ülkenin. Kimi terörist, kimi sivil, kimi güvenlik güçlerinden asker, polis. Kadınlar ve çocuklar da var. Tamı tamına 29 bin 218 ölü, kısaca. Evren'den Özal'a, Özal'dan Akbulut'a, Yılmaz'a, Demirel'den İnönü'ye ve elbette Çiller'e, Karayalçın'a, Çetin'e, Baykal'a, Cindoruk'a ve Ecevit'e uzanan süreçte en belirleyici olan devlet ve siyaset adamını bulup çıkarmak gerekiyor. "Kendilerine oy veren halkın ölü çocuklarını saymak" konusunda Özal'ın başarısını kimsenin yakalayamadığı görülüyor. PKK terörü açısından OHAL Valisi'nin 11 yıl öncesinden (1987'den) başlattığı sayma işlemini, aslında 14 yıl öncesinden (1984'ten) başlatmak gerekiyor. O günden bugüne uzanan bir zaman dizininin (kronoloji) satırbaşları, kan gölünün nasıl oluştuğunu anlatmaya yetiyor. Özal'ın değişim, dönüşüm ve yükselen yeni değerlerini savunanların yanıtlaması gereken sorular hala değerini koruyor.

1. Marmaris’te rehavet

-"PKK'nın Şemdinli - Eruh baskınından sonra Marmaris'te Akdeniz'in tuzlu sularını kulaçlarken, "baldırı çıplak eşkıya için koskoca devletin seferber olduğu izlenimini yaratmak istemediğini" söyleyen Başbakan kimdi? (14.8.1984)
-İrangate olayının soruşturulması sırasında General Secord, Kongre Soruşturma Komisyonu'na verdiği yeminli ifadede, ABD Savunma Bakanlığı'nın yürüttüğü "Kürt Ayaklanmasına Destek Programında" görev aldığını söyleyince ne yaptı? (24.11.1985)
-ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Kongre'ye gönderdiği bir yazıda "Türk Hükümeti ile insan hakları alanında yapılan temaslarda Kürtler'in Helsinki Nihai Senedi'nde yer alan azınlık haklarından yararlandırılmalarının sağlanmasının istendiği" bildirildi de yer yerinden mi oynadı? (Sedat Ergin, 12 Şubat 1987)
-ABD Kongre İnsan Hakları Yıllık Raporunda, "Kürtlere yönelik asimilasyonun" bir "hükümet programı olarak uygulandığı" belirtilip "Hükümet Türk Devleti'nin birliği konusunda soru işareti yaratabilecek bir Kürt etnik kimliğiyle ilgili her türlü iddiaya şiddetli biçimde karşı durmaya devam etmektedir" dendiğinde "yok böyle şey" dedi mi? (Cüneyt Arcayürek, 17 Şubat 1987)
- Houston'daki hastane odasında "Mahkemelerde mahkum olmuş bir yığın PKK'lı var; yarın bakarsınız Meclis'ten bunların idamları çıkar" diyen Başbakan kimin ekmeğine yağ sürüyordu? (14 Mart 1987)
- ABD Dışişleri Bakanı'nın İnsan Hakları'ndan Sorumlu Yardımcısı Richard Schifter'in "Kürtler'in Türkiye'de nüfusun diğer bölümünden çok açık ve kesin biçimde kültürel ve dil farklılıkları gösteren bir grup olduklarına inanıyoruz. Türk Hükümeti ile bu konuda temastayız" açıklamasının yalanlandığını anımsayan var mı? (12 Şubat 1988)
- Amerikan Temsilciler Meclisi üyesi Jim Bates'in hazırladığı ve 219 imza ile Kongre'ye sunulan karar tasarısında yer alan "1923'te Türk Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla Kürdistan adıyla bağımsız bir anayurt kurulabilmesi umutları ortadan kalkmıştır" görüşünü nasıl karşıladı? (11 Eylül 1988)
- Bir ABD Dışişleri yetkilisinin, aynı tarihlerde "Türkiye üzerinde Kürt konusunda bir kartımız var. Bu kart Türkiye'nin Kürtler açısından daha yaşanabilir bir yer haline gelmesi yönünde kullanılabilir" değerlendirmesini içine sindiren kimdi? (Ufuk Güldemir, Cumhuriyet)"
Bu sorular karşısında bazılarının düşünmesi gerekiyor. Binlerce insanın nasıl öldüğünü, niye şehit olduğunu anlamak isteyenlerin devletin başı koltuğuna oturan Özal'ı anımsamaları gerekiyor.

2. Küçük çapta iç savaş

- "The New Yorker'dan Milton Viorst'e verdiği demecinde nasıl oluyor da "Bende Kürt kanı olabilir. Ancak ben kendimi Türk olarak görüyorum" diyebiliyor?
- "Kürt kanı taşıdığını" söyleyen bir devlet ve siyaset adamı Kürtçe'yi yasaklayan 2932 sayılı yasanın yürürlükten kaldırılmasına ilişkin Erdal İnönü'nün yasa önerisini nasıl oluyor da "ileride devlet düzeninde tamiri imkansız sonuçlar doğurabileceği" gerekçesiyle reddedebiliyor? (20.9.1989)
- "Ben Kürt olabileceğini söyleyebilen ilk devlet başkanıyım" sözleriyle başlayan Turgut Özal - Naim Geylani (ANAP Hakkari Milletvekili) sohbeti; federasyon, Kürtçe televizyon yayını gibi başlıklarla niçin tırmandırılıyor?
- ABD Büyükelçiliği siyasi bölümünden Sarge Cheever'ın ilginç bir zamanlamayla "Acaba Özal, Türkiye'nin istikrarsızlığından yana olamaz mı?" sorusu niçin yanıtsız bırakılıyor?" (18.3.1990)
- Kürt bağımsızlıkçılarının umudu haline geldikten sonra niçin birdenbire, PKK tehlikesine dikkat çekiyor? Niçin "Devlete sadakat göstermeyenlere insaf edilmeyeceği" açıklamasını yapıyor? (7.4.1990)
- Lice'den gelen 20 köy muhtarından "kepenk kapatma eylemlerine son verilmesini" isterken gerçek amacı terörün durdurulması mı? "Ben de Kürdüm, yapmayın" derken gerçekten akan kanın durdurulmasını mı istiyor? (10.5.1990)
- "Sürgün - Sansür" kararnamelerinin tartışılması sırasında Köşk'e çağırdığı gazete yöneticilerine "Türkiye'de küçük çapta bir iç savaş yaşandığını" söylerken, çarenin Türkiye Federasyonu olduğunu mu anlatmak istiyor? (12.9.1990)
- 424 ve 425 sayılı KHK'lerin Anayasa Mahkemesi'nde savunulması sırasında İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun dile getirdiği "Salt Doğu ve Güneydoğu'da değil, tüm ülkede olağanüstü hal tehdidi" bir destabilitazasyon (istikrarsızlaştırma) programının bir parçası mı oluyor? (22.10.1990)"
Her ne pahasına olursa olsun iktidarda kalma hırsından gözü kararan Özal ve adamları, büyük bir oy potansiyeli olan Kürtleri yanına çekmek için akla gelmeyecek seçeneklere evet diyor, yangının üstüne benzinle gidiyor.

3. Özal’ın Kürt federasyonu planı

Özal'ın değişim ve dönüşüm kalkanı arkasına saklanarak yapmak istediklerini kavramak için 1991 ve 1992 yıllarının iyi anlaşılması gerekiyor. Kürt sorununa çözüm getirmeyi amaçlayanların hangi politik iklimde yetiştiklerini bulmak için Özal'lı yıllara dönmek zorunlu oluyor.
"ABD ve İngiltere'nin Iraklı Kürt liderlerle yaptıkları "Türk - Kürt - Arap Federasyonu Planı'nı" desteklediğini yakın çevresine açıklıyor. (2.2.1991)
- Batı'ya "Kürt sözü" veriyor. Washington, Londra, Bonn ve Paris olmak üzere birçok başkentle yaptığı temaslarda "Türkleştirme tarihsel görevini yaptı, Kemalizm miadını doldurdu. Ermenilerden Rumlara, Çerkezlerden Lazlara kadar bölgesel kültürlerin etkinliğine imkan verebiliriz" diyerek birilerine şirinlik yapıyor. (9.2.1991)
Bozuk bir saat bile günde iki kez doğruyu gösterse de "her şeyi önce Özal'ın söylediğini" savlayanlar da doğruyu söylüyor.
- PKK'lıları idamla korkutan sözlerini, küçük çapta iç savaş demeçlerini unutuyor; Hakkari Milletvekili Naim Geylani'ye "Artık PKK için af çıkarma zamanı gedi" diyor. (20. 2. 1991)
- Mübarek bir Ramazan gecesinde, ANAP'lı Ömer Okan Çağlar'ın evinde "Apo ve PKK dahil terör suçlularının ve işkenceci polislerin cezalarına bir defaya mahsus tecil" formülünü açıklıyor. (1.3.1991)
- Kürt planında aşama aşama "federatif bir devlet yapısından yana olduğunu" yakın çevresine söylüyor. (2.3.1991)
- "Devletin Çankaya'sı fevkalade yanlış bir iş yapmaktadır; gaflet ve dalalet ve hıyanet içindedir. Milletin birtakım mukaddeslerini Çankaya koltuğu için parçalamaya kalkarsanız, zehir zıkkım olsun" diyen Başbakan Süleyman Demirel'i mahkemeye veriyor. (20.3.1991)"
- Talabani, Özal'ın kendisine "Kürtlere özerklik vereceğini" söylediğini Der Spiegel'e açıklıyor. (26.3.1991)
- Büyükannesinin de "muhtemelen Kürt olduğunu" açıklayarak bir adım daha mesafe katediyor. Kuzey Carolina Duke Üniversitesi'nde verdiği konferansta "Kürtlerin bulunduğu bir yöreden gelen bir olarak bugün Kürt ismini kullanan ilk Cumhurbaşkanı benim" diyerek ABD'nin bölgedeki çıkarlarının koruyuculuğu misyonunu güçlendiriyor. Yetinmiyor, "sorunun çözümü için tek yolun ABD'nin bölgedeki inandırıcılığının artmasına bağlı olduğunu" söylüyor. (28.3.1991)
- Verdiği umutlarla oluk oluk akan akıyor. PKK Özal'ın "Bazı gazeteciler ve aracılar yoluyla PKK'ya ulaşma çabasında olduğunu" açıklaması karşısında susuyor. (30.3.1991)

4. ‘Tavizden korkmayın’ demişti

- Ayrılıkçı Kürtlere verdiği umutlardan sonra sıra Türklere geliyor "Kürtlere verilen tavizlerden korkmayın; bizim Kürtler devlet kuramaz" diyor. (31.3.1991)
- Seçimlere çok az bir süre kala ""Federasyon dahil her şeyi açık açık konuşmalıyız" demeciyle Kürt oylarına göz kırptığını gösteriyor. (14.10.1991)
Susurluk'ta ortaya çıkan katiller sürüsünün 1992'de silah başı yaptığını artık herkes biliyor. Çetenin bilim adamı, gazeteci, yazar, işadamı öldürme planları o yıllarda yapılıyor.
"- İdil Lisesi öğrencileri aracılığıyla "PKK'ya bahar taarruzu krizi"ni yaratıyor; Barzani ve Talabani'nin temsilcileriyle "PKK'ya silah bırakmaları koşuluyla af çıkaracağı" haberini gönderiyor. (3.1.1992)
- Prostat ameliyatı olmak için ABD'ye giderken "GAP televizyonunun Kürtçe yayın yapmasında Anayasa'ya aykırı bir durum yoktur" diyor. (20.4.1992)
- Genelkurmay'ın "Bu PKK'nın zaferi olur" çıkışından sonra "askeri darbe" oyununa başvurup "1992'de, kimsenin farkında olmadığı bir askeri darbe ihtimalinden" söz ediyor. (28.4.1992)
- Kürtçe yayın konusunun Milli Güvenlik Kurulu'nda konuşulduğunu söylüyor. "Hava Kuvvetleri Komutanı (Halis Burhan) ve Deniz Kuvvetleri Komutan (Kemal Beyazıt) ile Başbakan Demirel'in Kürtçe yayına evet dediklerini" açıklıyor. (24.6.1992)
- "Biz GAP televizyonunu Kürtçe yayın yapmak için kurduk" diyor. (14.7.1992)
- Özal, PKK'nın "Türkiye'de kök saldığı" açıklamasıyla, halkı bir kez daha şaşkına çeviriyor. (23.8.1992)
- Talabani ve Barzani, Özal'ın başkanlığında Çankaya'da "hükümetten habersiz" bir araya geliyor. (2.9.1992)
- CIA uzmanlarınca hazırlanan Rand Corparation Türkiye raporunda "Özal'ın Kürt sorunu konusunda yaratıcı yaklaşımlarda bulunduğu, ancak bunların haklı olduğu anlamına gelmediği" belirtiliyor. (25.9.1992)
- Özal "siyasete dönme" planını açıklarken "Nakşiler, Süleymancılar ve Kürtleri kucaklayan bir parti kuracağını" söylüyor. (27.9.1992)
- Özal Amerika'nın "Türkiye Kuzey Irak Kürt Federe Devletine göz yumsun, Peşmerge PKK'yı vursun" planına boyun eğiyor (10.10.1992) Haklılığını kanıtlamak için "Bizde Kürt devleti fobisi var" diyor. (18.10.1992)
-Özal'ın politikasından herkes gibi Apo da etkilendi. O da kendi çapında çelişkili açıklamalar yaparak kafa karıştırma yöntemiyle yol almaya çalıştı. Haber "Talabani'nin kendisiyle konuşan Apo'nun terörizmi araç olarak kullanmaktan vazgeçtiğini açıklayan" tümcesiyle başlıyordu. Elçiye zeval olmaz diyen Talabani, Apo'nun "Sorunu TBMM çözmelidir. Türk - Kürt kardeşliğinin ayrılma olmadan sürmesi iki halk için de en iyi yoldur" dediğini aktarıyordu. (Cumhuriyet, 14 Mart 1993).
Aynı Apo üç gün sonra çok başka şeyler söyledi.
"Özgürlüğümüz ve ulusal varlığımız kabul edilirse bir damla kan akmamasına özen gösteririz. Bazılarının sandığı gibi siyasi çözüm Kürt partisi, Kürt televizyonu kurmak değildir. Bunlar demokratik ve kültürel haklardır. Siyasi çözüm, halkların eşitliğini ve özgürlüğünü anayasal güvencelere kavuşturan bir yaklaşımın adıdır". (Hürriyet, 17 Mart 1993)
Ağzını her açtığında Apo da tıpkı Özal gibi insanları şaşırtıyordu.

5. ‘Apo biraz sabretsin’

Dağdakilerin bir kısmına "umut vererek", bir kısmının "umudunu kırarak" izlediği Kürt politikasıyla, Özal, o gün bugündür kan akmaya devam etmesinin belki de en somut nedeni oluyor.
Apo'ya göre Kürt sorununda Özal'ı ayrı bir yerde oturtmak gerekiyor. Apo "Burada Özal'ın bir değerlendirmesi var. 'Yeni Oluşum' diye tabir ediyor. Biraz da işler o noktaya gelmiş. 2. Cumhuriyet tartışmaları diye bir kavramdan söz ediyor. Ben bu kavramları boş bulmuyorum. Biz elimizden gelen katkıyı sunarız. 2. Cumhuriyet tartışmalarına, Yeni Oluşum'a onun anayasal çerçevesinde. Siyasal bazda mücadeleyi aktarmak, demokratik yöntemleri kullanmak için belki de son derece yaratıcı davranacaktır 2. Cumhuriyet.
Zaman zaman soruna biraz daha yakınlık gösterdiği, mesela federasyon tartışmasını ortaya attığı dikkate alınmalıdır. Ama diğer yandan sansür sürgün yasasının, anti - terör yasasını da o çıkarıyor" diyor.
Talabani, Özal'ın ölümünden sonra da konuşuyor. Özal'ın kendisine "siyasi çözüm için halkı ikna edeceğini söylediğini" açıklıyor. Onbinlerce insanın öldüğü bir savaşın ortasında "Apo biraz sabretsin" dediğini söylüyor (18 Aralık 1993). "Kürt meselesini kesin olarak çözeceğim, bu memlekete yaptığım son hizmet olacaktır" diyen Özal'ın arkasına saklananların arşivlere bir kez daha gözatması gerekiyor.




KEŞFETYENİ
Bu kez rotası Miami oldu! Eski Survivor yarışmacısından olay tepki
Bu kez rotası Miami oldu! Eski Survivor yarışmacısından olay tepki

Cadde | 04.05.2025 - 09:09

Mauro Icardi ile sevgilisi China Suarez'in aşkı doludizgin devam ediyor. Çift bu kez Miami'ye gitti.

Yazarlar