The Others Bir protesto görüntüsü

Bir protesto görüntüsü

24.06.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bir protesto görüntüsü

Bir protesto görüntüsü

Bir protesto görüntüsü

Ne yazacağım? Ne yazacağım?... Star’da ve diğer haber bültenlerinde Kanlıca’daki asırlık ağaçların kesimi vardı... Asırlık ağaçlar bir kule için kesiliyordu. Boğazdan tankerler geçecek ve ağaçlar kesilecek. Bir Kanlıcalı hanımın mavi gözlerinden gözyaşları sicim gibi dökülüyordu polis eşliğinde yapılan ağaç katliamında...

Hissiz beton yığınları
Gözlerim doldu izlerken... Bir hanım isyan ediyordu; "Çimlere basmayın diye yazıldı. Basmadı çocuklarımız. Ama şimdi basıyorlar işte" derken ağaçları kesmek için gelenlerin ayak izlerini gösteriyordu. Ve aynı zaman dilimi içinde Boğaz’da tekneler bir zincir oluşturuyorlardı. Kazak petrollerini taşıyacak olan tankerlerin geçişine karşı. Ve İstanbul’da bir toplantı oluyordu, petrol yüklü tankerlerin geçişini sağlayacak. Geçecek gemileri denetleyecek kulenin yapımı için kesilen ağaçlar, yıllarca traşlanan tepelere bakıyordu. Gecekondusu, villası ile umursamaz bir Boğaz vardı. Eğer öyle olmasaydı bu tekneler yüzlerle değil binlerle ifade edilirdi. 200’ün üstünde çevre örgütünün gücü bu kadardı. Tepelerden bakan, kesilmiş ağaçların arasından çıkan evlerin gözleri anlamsızdı, tepkisizdi. Olsaydı zaten, tankerlerden önce arazi mafyalarına verilmezdi o topraklar. Zengini, fakiri, köylüsü, kentlisi parsellemişti ve kesmişti ağaçları. Geldiler memleketlerinden, kestiler ağaçları, oturdular. Parsellediler arazileri, yaptılar villaları, koydular viskileri. Birlik ve bütünlük içinde içine ettiler Boğaz’ın. Gazeteden Kanlıcalı bir arkadaş; "Sabah işe gelmek için yola çıktığımda onlarca polis otobüsü gördüm" diyordu. Devlet ağaçlarını kesmek için görevdeydi. Bu memleketi sevmek ya da devletin bize sunduğu bir memleketi sevmek. Ve bir sabah kalktığımızda cebimizdeki paranın pul olduğunu görmeye mahkûm yaşamak...
Bir Kanlıca görüntüsüydü... Gözyaşlarım akarken "Ne yazacağım"ın cevabını bulmanın duygusallığını mı yaşadım? Evet öyle. Ne o gemilerde, ne de o parktaydım. Yazdım, yazdım... Sadece yazdım... "Sizinle beraberim" deme yalancılığını ve ikiyüzlülüğünü taşımak istemedim. Hep öyle derler ya... Kanlıca, Boğaz, tekneler ve petrolü taşımak için çırpınan enerjik adamlar. Tüm bunları hissiz seyreden Boğaz tepelerindeki beton yığınları.

Boğaz’daki acı gerçek
Belki de oturduğumuz evin penceresinden dışarıyı seyrederken, nerede, nasıl olduğumuzun farkında bile değiliz. Uzaktan bakınca apartmanımızın cephesine, orada ağaçların olduğunu çok sonra farketmiş olabiliriz. "Ağaçları kesenin eli kırılsın" derken aslında, oturduğumuz dairenin de böyle yapıldığının farkında olmayabiliriz. Ne olursa olsun bakınca Boğaz’daki tepelere, gerçek olan budur. Haydi Boğaz manzaralı bir evde oturun. Petrol tankerleri geçsin korkmayın, patlaması en fazla camlarınızı kırar!