The Others "Bize namusunu miras bıraktı"

"Bize namusunu miras bıraktı"

03.06.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Bize namusunu miras bıraktı"

Bize namusunu miras bıraktı


İzmir Gümrük Muhafaza eski Başmüdürü Yıldırım'ı eşi anlattı: Boğazından tek kuruş haram geçmedi. Bıraktığı erdemli hayat bize yeter


       İzmir'de 50 milyon dolarlık gümrük kaçakçılığını ortaya çıkardıktan sonra Ankara'da pasif göreve "sürülen" ve şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybeden İzmir Gümrük Muhafaza eski Başmüdürü Mehmet Yıldırım'ın eşi Birsen Yıldırım, "Evimiz bile yoktu. Tek mirası, namusu ve şerefi oldu" dedi.
       Birsen Yıldırım, eşini kaybettiği kazayı anlatırken, "Uğradığı haksızlıklar, peş peşe tayinlerin verdiği bunalım elbette bu kazada etkendi. Türkiye genelinde gümrükçü arkadaşların topladıkları parayla geçen kasımda bir ev alabildik" diye konuştu.

Bize yansıtmadı

       Eşinin yaşadığı sıkıntıları evde hiç hissetirmediğini dile getiren Yıldırım şunları söyledi:
       "Bu kadar sıkıntı yaşadığını, tehditler aldığını haberlerden öğrendim. Sadece çocukları, okula dikkatli gidip gelmeleri konusunda uyarıyordu. Bir ev alamadı, boğazından tek kuruş haram geçmedi. Büyük menfaatlerine engel olduğu kişilerin boy hedefi haline geldiğini bize bile hissettirmedi. Bize bıraktığı erdemli hayat bize yeter."
       Birsen Hanım, çocukları lise son sınıf öğrencisi Ülkü ve lise birinci sınıf öğrencisi Ömer ile birlikte, emekli maaşıyla geçinmeye çalıştıklarını ifade ederek, "İşadamı Önder Baysoy, eşimin hatırasına saygı duyduğu için oğlumun eğitimini üstlendi" dedi.

Meslek şehidi

       Yıldırım ile çalışan, hatta bir dönem komşu olan bir müfettiş de, adının açıklanmaması koşuluyla şu değerlendirmeyi yaptı:
       "Soru işaretleri olan kaza, belki normal kazadır. Uğradığı haksızlığın yarattığı bunalım bu kazaya yol açtı. Bu da bir anlamda ölüme sebebiyettir. O bir meslek şehididir. O dönem, Mataracı dönemini andırıyordu. Çok şeyler yaşandı. Çok kişi cezasız kaldı, kimse hesap vermedi. O döneme büyüteç tutulmalı."

"O söyledi biz yaptık"

       Altınbaş ailesinden üç kişinin de yer aldığı 19 zanlı Ankara DGM'ye çıkarıldı. Altınbaş, Talat Şalk ve Nuh Mete Yüksel'e dört saat ifade verdi
       GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara

       Ankara DGM Başsavcılığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından ortaklaşa yürütülen "Paraşüt Operasyonu" kapsamında gözaltına alınan 23 zanlıdan 19'u çıkarıldıkları DGM savcılığında sorgulandılar. Zanlılardan 7'si serbest bırakılırken, 12'si tutuklanmaları talebiyle yedek hakimliğe sevk edildi.
       Zanlılar arasında yer alan gümrük komisyoncuları savcılık ifadelerinde Yasin Altınbaş'ın kendilerini arayarak, gümrük kayıtlarında oynama yapmasını istediğini itiraf ettiler.
       Gözaltı süreleri dün dolan 19 zanlı, tutuldukları Ankara Emniyet Müdürlüğü'nden sabah erken saatlerde alınarak, sağlık kontrolünden geçirildi. Altınbaş ailesinden 3 kişinin yer aldığı 5'i bayan 19 zanlı daha sonra sorgularının yapılması için Ankara DGM Başsavcılığı'na çıkarıldı. Zanlıların ifadeleri soruşturmayı yürüten DGM Başsavcı Vekili Talat Şalk ile Savcı Nuh Mete Yüksel tarafından alındı ve yaklaşık 9 saat sürdü. Soruşturmanın merkezinde yer alan Yasin Altınbaş ise 4 saat süreyle ifade verdi.

Altınbaş talimat verdi

       Zanlılardan Altınbaş Holding ile birlikte iş yaptığı belirlenen gümrük komisyoncusu Mehmet Zeki Arcas, Yüksel'e verdiği ifadesinde, Altınbaşlar'ın bürokrasi çevresinde çok etkin olduklarını ve geniş bir bürokrat çevreleri bulunduğunu söyledi.
       Gümrük komisyoncusu olan Oğur Kılıç da ifadesinde, "Biz hayali ihracaat yapmıyoruz. Var olan şeyleri yapıyoruz. Mısır, fasülye, mercimek, ayçiçeği gibi ürünler ihraç ediliyordu. Bunların bir kısmı iç piyasaya satılıyordu. Ancak mercimeğin tamamı Irak'a ihraçtı" dedi. Kılıç, Yasin Altınbaş ile aralarında geçen bir konuşmayı aktararak Altınbaş'ın kendisine talimat verdiğini şöyle anlattı:
       "Altınbaş bana, 350 ton fasülyenin ihraç ediliyormuş gibi gösterilmesi gerektiğini söyledi. Bunun için de gümrük beyannamelerinde oynama yapmamı istedi. Ben de buna karşılık, olarak 'fasülye zor, mercimek getirirseniz yaparım' dedim. Ancak bu konuşmadan sonra Altınbaş mercimeği getirmedi, bu konu da böylelikle kapandı."

Yedi kişi serbest

       DGM savcıları ifadelerin alınmasından sonra 7 zanlının serbest bırakılmasına karar verirken, 12'sini tutuklanmaları talebiyle yedek hakimliğe sevk etti.
       Zanlılardan Habur Gümrük Kapısı Müdürü Mehmet Ünlü'nün "rüşvet almak" ve "organize suç örgütüne iştirat" suçu nedeniyle tutuklanması istendi. Şalk ve Yüksel, diğer 11 sanık Yasin Altınbaş, Melahat Özdemir, Recep Kayar, Zeki Arcas, Abdullah Altınbaş, Remzi Horzum, Mehmet Doğan, Ayvaz Canpolat, Kemal Atay, Servet Altınbaş ve Aydın Güneş'in de, "Çıkar sağlamak amacıyla suç işlemek için çete oluşturmak, bu yolla resmi sahte evrak düzenlemek ve ihraç ve ithal kaçakçılığı yapmak" suçlarını işledikleri gerekçesiyle tutuklanmalarını talep etti.

İsimler nihayet ortaya çıktı

       Büyük bir gizlilik içinde yürütülen soruşturma çerçevesinde gözaltına alınan 23 zanlının isimleri şöyle:
       Yasin Altınbaş, Abdullah Altınbaş, Servet Altınbaş, Melahat Özyürek, Mehmet Ünlü, Zeki Arcas, Aydın Güneş, Oğur Kılıç, Ayten Şenkaban, Hanifi Özdemir, Recep Kaya, Müslüm Canpolat, Ayvaz Canpolat, Remzi Horzum, Kemal Atay, Döndü Çelik, Fatma Aldoğan, Öznur Fakı, Ahmet Doğan, İbrahim Palabıyık, Semih Dönmez, Nadir Dönmez, Ahmet Dönmez.
       Palabıyık ile Sönmez ailesinden üç kişinin DGM'ye pazartesi çıkartılacağı bildirildi.

Kimdir?

       TEKEL Genel Müdürlüğü'nde 1978'de müfettiş olarak işe başlayan Yıldırım, 1986'da İskenderun Gümrük Muhafaza Müdür Yardımcısı, 1988'de Bursa Gümrük Muhafaza Başmüdürü oldu. Hayat çizgisi ve faaliyetleri, dönemin Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahveci'nin de dikkatini çekti. 1990'da İzmir Gümrük Muhafaza Başmüdürlüğü görevine getirilen Yıldırım, Aliağa'dan ihracat kaydıyla gümrük ve fon ödenmeden alınan akaryakıtın iç piyasada sahte belgelerle satılmasıyla oluşan büyük vurgunu ortaya çıkardı. Bu gelişmeler üzerine 1993'te uzman olarak Ankara'ya çekildi. Danıştay kararıyla İzmir'e döndükten sonra, eroin yapımında kullanılan 24 ton asit anhidritin ele geçirilmesi ve "Özelleştirme Kraliçesi" Ayşe Balcı ve eşi Akif Balcı'nın adının karıştığı hayali ihracat olaylarını günışığına çıkardı.
       Geçici görevle 1996'da Ankara'ya atanan Yıldırım, Hakkari'ye atandığını öğrenmesinden kısa süre sonra, 29 Ağustos 1998'de, şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybetti. İzmir'e dönmek için Söğütözü'ndeki otobüs şirketine giden Yıldırım, Avukat Ali Avcı'nın kullandığı 34 N 5701 plakalı otomobilin altında kaldı. Kaza tutanağındaysa, suçlunun yaya olduğu belirtildi.