The OthersÇatlı-Küçük bağlantısı

Çatlı-Küçük bağlantısı

04.11.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Çatlı-Küçük bağlantısı

Çatlı-Küçük bağlantısı

DGM, Veli Küçük'ün Çatlı ile telefon görüşmelerini belirledi ancak, Küçük, ne yargı önüne çıktı ne de Genelkurmay tarafından görevden alındı

MİT Anti - Terör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür, Jandarma Genel Komutanlığı'nın Mehmet Özbay'ın terör sanığı Abdullah Çatlı olduğunu bildiğini söylemişti

"SUSURLUK Skandalı"ndan sonra ortaya çıkan bütün göstergeler, terör sanığı ve uyuşturucu kaçakçısı Abdullah Çatlı'nın ağırlıklı olarak Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından korunduğu ve kullanıldığını ortaya koyuyor. Ancak Çatlı'nın askeri kesim ile de yakın ilişkiler içinde olduğuna dair ciddi duyumların elde edilmesine rağmen, Türk kamuoyu bu boyut üzerinde yeterince durmadı.
Oysa Susurluk olayını soruşturan İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) daha bu yılın başında, Türk Telekom'dan aldığı bilgiler doğrultusunda, Abdullah Çatlı'nın kullandığı 532-3138095 numaralı telefondan 15 Temmuz 1996 Tuğgeneral Veli Küçük'ün üç kere, 23 Eylül 1996'da da bir kere arandığını saptamış ve 24 Şubat 1997 tarih 1996/2303 numaralı yazışma ile durumu Genelkurmay Başkanlığı'na iletmişti.
Bunun da ötesinde, MİT Anti-Terör Daire Başkanı Mehmet Eymür, TBMM Komisyonu'na yaptığı açıklamada, Mehmet Özbay sahte kimlikli kişinin Abdullah Çatlı olduğunu Jandarma Genel Komutanlığı'nın bildiğini ve kendisinin de bu gerçeği Jandarma'dan öğrendiğini açıklamıştı. Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı Hanefi Avcı da aynı komisyona yaptığı açıklamada, Tuğgeneral Veli Küçük'ün "mafya üyeleri" ile yakın ilişkiler içinde olduğunu açıklamıştı. Ancak bütün bu iddialara rağmen, Tuğgeneral Veli Küçük ne yargı önüne çıktı ne de Genelkurmay Başkanlığı tarafından görevden alındı.

TBMM Susurluk Komisyonu'na ilginç açıklamalar yapan bir kişi de Jandarma Genel Komutanlığı'nda astsubay olarak görev yapmış olan Hüseyin Oğuz'du. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da jandarmanın istihbarat birimlerinde görev yapmış olan Hüseyin Oğuz, Giresun Jandarma Komutanı Tümgeneral Veli Küçük'ün, "Yeşil" takma adı ile bilinen ve Güneydoğu'da birçok faili meçhul cinayeti gerçekleştirdiği söylenen Mahmut Yıldırım ile yakın işbirliğinin bulunduğunu açıkladı. Oğuz, Diyarbakır'da Vedat Aydın'ı Mahmut Yıldırım'ın kaçırıp öldürdüğünü de açıkladı.
Oğuz, Mahmut Yıldırım'ın "ülkücü görüşlü" birisi olduğunu ve Abdullah Çatlı ile tanıştığını, ayrıca Korkut Eken, Sedat Bucak ve Mehmet Ağar'ın da Mahmut Yıldırım ile tanıştıklarını söyledi. Astsubay Oğuz, Tümgeneral Veli Küçük'ün bir zamanlar JİTEM'in "en kıdemli, en sözü geçen" kişisi olduğunu ve Mahmut Yıldırım'ın Veli Küçük'ün sözünün dışına çıkmadığını, ayrıca Mahmut Yıldırım'ın mafya lideri Alaattin Çakıcı ile de tanıştığını açıkladı.

Çatlı'nın eşi Meral Çatlı ve Abdi İpekçi cinayeti sanığı Oral Çelik'in TBMM Komisyonu'nda ve basında yaptığı açıklamalara göre, Abdullah Çatlı sadece 1990'lı yıllarda değil, 1980'li yıllarda da devlet tarafından kullanıldı. Çatlı'nın Kenan Evren ve Turgut Özal dönemlerinde devlet ile ilişkilerini açığa çıkartabilecek en önemli ipucunu ise yine Meral Çatlı verdi. Meral Çatlı yurtdışından Türkiye'ye gelişlerini ve Türkiye'de kalışlarını "Mete ağabey" olarak bildiği birisinin organize ettiğini açıkladı, ancak ısrarla, bu kişinin soyadını bilmediğini, sadece "askere benzer" tavırları olduğunu söyledi.
"Mete ağabey"in kim olduğunun ortaya çıkması durumunda, "Susurluk Skandalı"nın aydınlanması doğrultusunda çok önemli gelişmeler meydana gelebilecek. Ancak bunun gerçekleşmesi için, öncelikle "Mete ağabey"in kim olduğunu bilenlerin, aydınlanması gereken bazı şeyler olduğuna kendilerinin inanmaları, her şeyden önce hukuk devletinin erdemine inanmaları gerekiyor.

"Susurluk Skandalı" ile birlikte ortaya çıkan en önemli sorulardan bir tanesi de, Abdullah Çatlı gibi başka terör sanıklarının veya uyuşturucu kaçakçılarının devlet tarafından kullanılıp kullanılmadığı idi. Bu sorunun da bugüne kadar bir yanıt bulduğunu söylemek oldukça güç. Ancak son bir yıl içerisinde, devletin sadece Abdullah Çatlı ile değil, aşırı milliyetçi görüşlü başka terör ve uyuşturucu kaçakçılığı sanıkları ile de işbirliği yaptığına dair önemli ipuçları ele geçti. Bunlardan bir tanesi Oral Çelik örneği idi. Abdi İpekçi cinayeti sanığı ve Abdullah Çatlı'nın yakın arkadaşı Oral Çelik, devletin görev vermesi üzerine, terör örgütü ASALA'ya karşı Abdullah Çatlı ile birlikte mücadele verdiğini söyleyerek herkesi şaşırtmıştı.
Başka ilginç bir örnek ise İpekçi cinayeti sanığı Yalçın Özbey idi. İpekçi cinayeti ve Papa suikastından mahkum olan Mehmet Ali Ağca, İpekçi'yi önce Oral Çelik'in, daha sonra da Yalçın Özbey'in vurduğunu iddia etmiş, Yalçın Özbey bu iddiayı reddetmekle birlikte, suikast öncesinde Ağca'ya para yardımı yaptığını ve Ağca'nın hapisten kaçırılmasında kullanılan arabanın eski sahibi olduğunu itiraf etmişti.
1970'li ve 1980'li yıllarda Abdullah Çatlı ile yakın ilişkiler içinde olan Yalçın Özbey, sahte kimlik ve ruhsatsız silah bulundurmak, ayrıca uyuşturucu kaçakçılığı yapmaktan dolayı Almanya'da hapiste yatarken, Türkiye'nin tahliye öncesi iade talebinde bulunmaması ve Almanya'nın da iade etmemekte direnmesi üzerine serbest kalmıştı. Daha sonra, Yalçın Özbey'in hapisteyken, Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilileri ile gizli görüşmeler yaptığı, kendisine yeni bir kimlik verilmesi durumunda devlete "bazı yararlı hizmetler" vereceğini söylediği ortaya çıkmıştı.
Yarın: Çatlı'nın siyasilerle İlişkileri
KEŞFETYENİ
Görenler babasının kopyası diyor! İşte Can'ın son hali
Görenler babasının kopyası diyor! İşte Can'ın son hali

Cadde | 01.05.2025 - 09:28

Mehmet Aslantuğ’un oğlu Can Aslantuğ babasının boyunu geçti. Son halini görenler babasının gençliği diyor..

Yazarlar