The Others Cenazede gözyaşı yerine dua...

Cenazede gözyaşı yerine dua...

02.02.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Cenazede gözyaşı yerine dua...

Cenazede gözyaşı yerine dua...


Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım’ın cenazesinde vasiyeti üzerine kimse ağlamadı


       Hizbullah militanları tarafından kaçırıldıktan bir ay sonra Kartal’daki örgüt evinde cesetleri bulunan Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım ile işadamı Mehmet Şehid Avcı, dün binlerce kişinin katıldığı cenaze töreninin ardından toprağa verildi.
       Eyüp Sultan Camii’ndeki cenaze namazında konuşan caminin imamı Ömer Döngeloğlu, Yıldırım ve Avcı’nın “şehit" olduklarını belirterek, “Bu kardeşlerimiz hunharca katledildikten sonra Allah’a dönüyorlar. Bunlar hayır için hareket etmiş, köylerden gelen talebelerin yüksek ahlaklı insanlar olsunlar diye ellerinden tutmuşlardır" dedi.
       Taziyeleri kabul eden ağabey Cesim Yıldırım, kardeşinin şehit olduğunu ve peygamber komşuluğuna gittiğini belirterek, ağabeyinin vasiyetini okudu ve kimsenin ağlamamasını istedi. Yıldırım ve Avcı’nın cenazeleri daha sonra eller üzerinde Eyüp Mezarlığı’na götürülerek toprağa verildi.
       Mezarlıkta kalabalık nedeniyle izdiham yaşandı.

Hepimizi öldürebilirler

       Ruşen Çakır
       Müslüman olan bunu yapmaz. İnsan olan bunu yapmaz." İzzettin Yıldırım ve Mehmet Şehid Avcı’nın cenaze töreninde sık sık bu cümlelerle karşılaştık. Bir de neden “İzzettin Yıldırım?" sorusuyla. Çünkü Cumhuriyet tarihinde belki de ilk kez bir İslami cemaat lideri öldürülüyor; hem de hunharca; üstelik kendilerini İslamcı olarak gösteren kişilerce.
       Cenazeye katılanların büyük çoğunluğunu Yıldırım’ın talebeleri oluşturuyordu; Türkiye’nin dört bir tarafından, gelmişlerdi. Ayrıca Mehmet Kutlular ve Mustafa Sungur gibi Nur cemaatinin önde gelen isimleri ve çoğu Kürt kökenli olan İslamcı şahsiyetler de vardı. Bunların içinde Hizbullah’ı ve onun lider kadrosunu daha ilk günlerinden itibaren tanıyanların sayısı hayli fazlaydı. Bildikleri bu isimlerin, yine tanıdıkları kendi halindeki insanlara nasıl zulmedebildiğini anlayamadıklarını söylüyorlardı. Ve Hizbullahçıları İslam tarihinde Hz. Ali’yi “kafir" diye katleden Haricilere benzetiyorlardı.
       Cenazede Hizbullah’ın Yıldırım’ı kaçırmakla baltayı taşa vurduğu da konuşuluyor. Çünkü 1990’dan itibaren önce PKK’ya yakın kişileri, ardından diğer İslamcıları ve ajan olduğundan kuşkulandığı kendi militanlarını katleden Hizbullah’a kimse açıktan tavır alamamıştı. Ancak Yıldırım’ın kaçırılmasının hemen ardından Zehra Vakfı’nın gayretleriyle Hizbullah vahşeti ülke çapında bir olgu haline geldi.
       Her ne kadar örgütün devletle ilişkisi konusunda bir dizi soru sorsalar da peşpeşe çıkan cesetler İslami kesimi Hizbullah konusunda bir özeleştiri yapma aşamasına getirmiş durumda. Fakat Altan Tan gibi birkaç isim dışında bunu açıkça dile getirenlerin sayısı hala kısıtlı. Bu tutukluğun önde gelen nedeni bu tür bir özeleştirinin “İslam karşıtı" çevrelerce kullanılma endişesi.
       Bu arada Hizbullah’ın yok olma aşamasında olduğuna inanmayanların sayısı da hayli fazla. Hüseyin Velioğlu’nun cenazesi insanları epey şaşırtmış ve ürkütmüş. Nitekim bir İslamcı şöyle konuşuyor: “Bu Hizbullahçılar şu cenazeye gelen herkesi, hepimizi teker teker öldürebilir.