01.10.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
Derya Sazak
Okulların açılmasıyla birlikte çocuklara ve hatta öğretmenlere, velilere yönelik gerek fiziksel gerekse manevi “şiddet” ve “taciz” olaylarında da ciddi artış görülmeye başlandı. Özellikle çocukların mağduriyetini yansıtırken haberlerin yine çocuklar ve aileleri üzerinden kurgulanması, sorunların çözümüne yönelik algı yaratmaktan çok olayları sıradanlaştırmaktadır.
Hatırlayalım: Geçtiğimiz mart ayında Sakarya’nın Hendek ilçesinde bir ilköğretim öğrencisi tecavüze uğradığı için intihara kalkıştı. Çocuğun ailesi, sanıkların yakınlarının da aynı okulda olması nedeniyle yaşları 12, 10 ve 7 olan diğer çocuklarının naklini İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün de görüşünü alarak başka bir okula istedi.
İkisi kız üç kardeş, kayıt işlemlerinin ardından formalarını giyip okula gittiklerinde, iddiaya göre okul müdürü “Sizi aileler istemiyor” diyerek içeri almadı. Okul önlükleriyle kapıdan döndürülen çocuklarıyla ne yapacağını şaşıran Baba D., “Benim çocuklarımın günahı ne? Çocuklarımı nerede okutayım” diyerek tepki gösterdi. Milli Eğitim Müdürlüğü soruşturma başlatırken Sakarya Valisi Mustafa Büyük “Böyle bir şey olamaz. Gereken incelemeyi yaparız” diye güvence verdi. Hendek Kaymakamlığı da ablaları tecavüz mağduru olduğu için okula alınmayan 3 kardeşin pazartesi gününden itibaren eğitimlerine devam edeceklerini açıklamış, okul müdürü Özcan Arslan’ın hakkında soruşturma açıldığını belirtmişti...
Anne ve babadan tepki
Okullar açıldı ve öğrenciler 2012-2013 yeni öğretim yılına yaklaşık onbeş gün önce, 17 Eylül’de başladı.
Habere ilişkin son gelişme bir okul müdürü tarafından okula alınmayan 3 küçük kardeşin Hendek Kaymakamlığı ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün devreye girmesi üzerine kaydedildikleri okula bu kez de kendileri gitmediği yönünde: Anne K.D. “Ortanca kızım ‘Niye bize bunu yaptılar?’ diyerek okula gitmek istemedi. Ablası da öyle. Küçük kardeşleri de ‘Ablam gitmezse ben de gitmem’ diyerek, okula gitmediler. Onları da zorla okula gönderemem” dedi. Baba F.D. de gazetecilere “Çocuklarımı örselediler. Bu yapılanlar çocuklara ayıp. Allah katında yapanları affetmeyeceğim” diye konuştu.
Haberdeki vahamet
Okurumuz Şehnaz Özden’i Milliyet Okur Temsilcisi’ne ilettiği mesaj şöyle: “Bir çocuğun tecavüze uğraması sonrasında kardeşlerinin önce okula alınmak istemediğini ardından da okula alınmaları sorunun hallolduğunu ama bu kezde bu çocukların okula gitmek istemediğini yazıyorsunuz. Bir pedagog olarak bu haberleri veriş biçiminizin vahametini uzun uzun açıklamak isterim. Ancak kısaca da olsa şunu belirtmek isterim. Küçük bir kasabada sadece bir kız çocuğu tecavüze uğramadı, kardeşlerinin başına gelende toplumsal tecavüzdür.
Bu çocukları bu şekilde haberleştirmeniz, konunun önemini ortaya koymaz. Çocukları defalarca haber yapmak da sizin haberin peşini bırakmadığınız anlamına gelmez. Diyeceğim o ki, çocukları okula kabul etmeyen okulun sorumluluğunu tartışmazsanız bu tür okullarda daha çok mağdur çocuk haberi yazarsınız.”
OMBUDSMAN’IN GÖRÜŞÜ:
Bu tür haberlerde asıl sorumlular öne çıkarılmalı
Çocuk odaklı habercilikte; mağdur olan çocukların bir banka oturtulup arkadan fotoğraflarının çekilmesi ve adlarının kısaltılara yayınlanması sorunu gündeme getirme adına kişileri örselemektedir. Okul ve müdürü hakkında başlatılan soruşturmanın ne durumda olduğunu ayrıntılarıyla verilmeden çocuklar üzerinden yapılan haberlerle sorun dramatize edilirken, taciz ve tecavüzü normalleştiren, meşrulaştıran bir algı yaratılmaktadır. Dolayısıyla yapılan haber “Peki bu çocuklara şimdi ne olacak?” sorusuna yanıt vermiyor. Bu çocukların psikolojisinin ne olacağı konusunda pedagog görüşüne başvurulmalı, müdür hakkında soruşturmanın ne yönde geliştiği üzerinde durulmalıydı.
Geçtiğimiz hafta 5.5 yaşında okula başlayan bir çocuğun kendisinden büyük bir çocuk tarafından tacizini, tuvalette darp edilmesini okurlarımızla paylaşırken yine benzer bir biçimde “Korkulan oldu: 5.5 yaşındaki çocuğa dayak” başlığı ile verirken de aynı şekilde mağdur çocuk ve ailesi üzerinden haber yapılması, okulun bu konudaki sorumluluğunu gölgelemektedir.
Bu tür olaylarda asıl sorumlulular öne çıkarılması ve soruşturmaların takibi yapılmalıdır. Çocuklar bu ülkenin geleceğidir. Mağdur çocukları sıradanlaştırmak ve normalleştirmek, gazetecilerin toplumsal rolünü, işlevini ve sorumluluğunu yok saymak demektir...