The OthersDayak geçmişte kaldı

Dayak geçmişte kaldı

07.08.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Dayak geçmişte kaldı

Dayak geçmişte kaldı


“Kadına dayak" tartışmasıyla gündeme gelen Diyanet İşleri Başkanı, “Medeni dünyada dayağa gerek yok. Kuran’da geçmesi gereklilik ifade etmez" dedi


Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, Kuran’da yer alan “dayak"ın eskide kaldığını belirterek “Dövme, o günün eğitim metoduydu. Medeni dünyada gerek yok. Kuran’daki ifade gereklilik ifade etmez" dedi.
Yılmaz, “Müslüman’ın El Kitabıöyla başlayan “kadına dayak" konusuyla ilgili şunları söyledi: “Dayak, benim mealimde de başka meallerde de ifade edilmiştir. Mealler birebir tercüme. Bir dilden başka bir dile aktarma yapılırken aslına bağlılık esas. Mealde yorum olmaz. Yorum tefsirde yapılır. Kuran’ın indiği dönemde - ki, biz bu döneme cahiliye dönemi diyoruz - kadınlar ölesiye dövülüyordu. 34. ayetle hafifletildi. Din, ‘tedricilik’ yani birşeyi ‘aşamalı olarak kaldırmayı’ hedefler."

Eskiden falaka vardı
Eskiden okullarda “falaka" olduğunu anımsatan Yılmaz, “Okula gittiğimde dayak korkusundan titrerdim. Çok dayak yedim. Eğitim sevgiyle olur, dayakla değil" dedi.
Yılmaz, 5 yıl önce Kadın Dernekleri Federasyonu toplantısında dile getirdiği “Ailenin devamını sağlayacaksa kadın dövülebilir" sözleriyle ilgili olarak da şunları söyledi:
“O gün böyle şey söylemedim. Ayetin eski ve yeni yorumunu yaptım. O günkü eğitim metodu buydu. O gün aileyi kurtarmak için başvuruluyordu. Bu yöntemin çağlar boyu uygulanması sözkonusu değil. Kuran’da cariyelik ve kölelik de var. Ama bunlar günümüzde geçerliliği değil."

Kitaplar değişiyor
Yılmaz, sorularımıza şu yanıtları verdi:
Tefsirle ilgili altyapı tamamlandı. Dinin aslından olmayıp, zamanın gelenek ve göreneklerinden yola çıkarılarak yapılmış ve bugünün şartlarına göre yeniden değerlendirmeye ihtiyaç duyulan yorum ve görüşleri tespit edeceğiz. Vatikan gezimden örnek vereyim. Orada İslam Enstitüsü var. Tefsirlerden birinde ‘sefih’ kelimesi kadın yerine kullanılmış. Sefih ‘aptal, bunamış’ manasına gelir. Bunu biri okusa İslamı nasıl bilir.

Hadisler gözden geçecek
Kuran’ın ruhuna ters düşen ve Peygamberimize ait olmayan ancak ona isnat edilen sözler ayıklanacak. Kuran’a, akla, tarihe aykırı sözler Peygamberimize ait olamaz. Müftülüklerde araştırma yaparak ‘batıl ve hurafe inanışları" belirledi. Bunların nereden kaynaklandığını, hangi milletten, hangi inançtan bize sıçradığını araştırıyoruz.

Din hanesi zorla olmaz
Diyanet’in çalışmaları reform değil. Reform, benim kullandığım ifade değil. Reform, Hıristiyanlıktaki gibi algılanmakta. Biz yeni din icat etmiyoruz. Amacımız, dinin evrensel kaynaklarını yeniden gözden geçirip asra uygun yorumlamak ve halkın istifadesine sunmak. ‘Dinde reform’ sözü, çalışmalarımızı baltalamaya yönelik iddialar. Vatandaş nüfus cüzdanına dinini yazdırmak istiyorsa yazdırmalı. Yazdırmak istemeyen yazdırmamalı. Ateist, yazdırmak istemiyorsa yazdırsa ne ifade eder. Nüfus kağıdı Müslümanlığı olur. Vatandaşla devlet arasında ahenk olmalı. Vatandaş yazdırmayacağım derse zorla yazılırsa çatışma olur.

Krallık İslam’a çok ters
Yılmaz bugün yayınlanacak Diyanet dergisine de ilginç açıklamalarda bulundu:
“İslam bir yönetim biçimi önermemiştir. Müslümanlığın özü dikta rejimlerle bağdaşmaz. Kralların ya da sultanların mutlak hakim olmaları, devleti yönetmeleri İslamın ruhuna ters. Bir ülkenin bir milletin kaderi bir ferdin ağzından çıkacak sözlere veya imtiyazlı bir zümrenin yönetimine bırakılamaz. Müslümanlıkta din, vicdan, fikir hürriyeti var. Bir ülkede bunlar varsa Müslümanlık var demektir. Bunların olmadığı ülkede adı ne olursa olsun İslam tam manasıyla yaşanamaz. İslam dini susan, bir kişiye veya zümreye boyun eğen bir toplum istememektedir."

Kadın - erkek eşit
“İslama göre insan insana eşittir. Bu eşitlik anlayışında kadın erkek ayrımı da sözkonusu değil. İslamın ilk dönemlerinde kadınlar çok ileri haklara sahipti. Camide ibadetlerini yaparlardı. Peygamberimizin konuşmalarını dinlerlerdi. Seçme hakkında sahiptiler. Alışveriş, alım satım yapabilirlerdi. Hatta ev işlerini görmek kadının görevleri arasında değildi. Kadınlar öyle kocasının elbisesini yıkayıp ütülesin, evinin işlerini görsün gibi örf ve adetler, dinde kadının asli görevleri arasında yoktur. Bu işler gönül rızasıyla olur. İslamın kadına tanıdığı bu hakları Arap ve Fars gelenekleri geriletti. Birçok ülke Müslüman oldu, ama geleneklerini değiştirmedi."

Türkiye, imaj değiştirmeli
“Batı’da Müslüman ülkelere ilişkin kötü imaj sözkonusu. İslam aleminin bugünkü durumu bu imajın yaygınlaşmasına neden oluyor. Öyle bir Müslüman imajı meydana getirilmiş ki, İslam denildiği zaman şiddet, işkence, çağdışı görüntüler, kadını eve hapseden, sosyal hayattan tecrit eden bir görüntü veriliyor. Bu imajı silmek bizim görevimiz. Türkiye olarak bu imajı biz değiştirebiliriz."



EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler