14.10.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:
Beklenen dizi TGRT'de başladı... Aslında değişen bir şey yok. "Ezo Gelin" geleneğinin devamı. Bir Osman F. Seden yapımı gibi. Fatma Girik yıllardır oynadığı karakterin rahatlığında. Yani acı çeken anne. Senaryoda bazı noktalar vardı, ters geldi. Mesela Sibel Can öğrenci. Parasızlıktan okuldan ayrılmış, konfeksiyonda işçi olarak çalışıyor. Öğrenci hali hiç yok. Senaryo onu hiç okula bulaştırmadan konfeksiyona soksaydı daha yerinde olurdu. Ama bana göre eli yüzü düzgün, genel beğeniye uygun bir dizi...
Seren Serengil şova başladı. Ben bu performansı beklemiyordum. Biraz bizden (yani medya) biraz da kendilerinden kaynaklanan yanlış bilgilendirme sonucu bir fikir oluşuyor kafalarda. Programa önyargı ile başladım. Canlı yayında falsosuz, tempoyu düşürmeden yayın yapmak kolay değil. Seren bunu yaptı. Daha fazlasını beklemek hata olur. Kendi içinde yapabileceğini yaptı. Sohbette derinlik, espri vs. beklemek yanlış olur. Yani yerli yerine koymak gerekiyor. Kendi yerinde eli yüzü düzgün bir şov. Sadece dekor fazlaca pavyon - disko arasında gidip gelmiş, bu rahatsız etti. Bir mekana öykünmek gerekmiyor.
brt'de pazartesi akşamı insanın gerçekten yorgun olduğu ve beynini boşaltma ihtiyacı duyduğu bir zaman diliminde ağır bir tartışma. "Mim Noktası"nda Dışişleri sorunları. O saatte brt'nin güzel filmlerinden biri olmalıydı.
Flash TV'de "Markaj" programında bir şarkıcımızın şarkısından sözler: "Benim olacak sene sonunda"... Kız okulu bitirecek, sonra oğlanın olacak. Eşya gibi görmenin daha güzel bir örneği olamaz. "O araba benim olacak" ile "o kız benim olacak" arasında ne fark var?
CNN Türk'te Cüneyt Özdemir'in konuğu Cüneyt Arkın. Konu o ünlü Türk usulü fantastik filmler. Cüneyt Arkın gerçekleri anlattı. Acaba bu uçukluğa bugün sinema ulaşabilir mi? Kol saatini Osmanlı dönemine hediye filmleri alaycı gözlem kolaycılığında izlemiyorum. Acaba o filmlerin dışında kendi tarihimizle ilgili yeni dönemde bir film yapılabilir mi? Böyle bir prodüksiyona kimin gücü yeter?