Fransız rüyası!

BİZİM lisenin mezunlarının oluşturduğu bir internet grubumuz var. Her konuda yazışırız, birbirimizden haberdar oluruz. Şu sıralar Fransız TV5 kanalı üzerine epey bilgi geliyor. Bizim arkadaşlar bu kanalı yakinen takip ediyorlar. İşte onlar arasından oldukça ilginç ve ibret verici (gerçi Fransızların Kürt hastalığı malumdur ya!) bir yazı. Benim lisede çok şeyi paylaştığım arkadaşım Haluk Çağlayaner (Fransızca’sı çok iyidir, yani bizim gibi yarım yamalak değildir, bu nedenle doğruluğuna kesin gözü ile baktığım için yayınlıyorum) bir TV5 izlenimi yazmış:

"TV5 sürekli Kürdistan’ı gösteriyor. Paris’teki Kendal Nezan’ı (Fransızlar’ın Kürt sorunu deyince akıllarına gelen ilk ve tek isimdir!) iki de bir çıkarıp "bilirkişi" olarak konuşturuyor. Krizler yeni doğumlara gebeymiş, inşallah Irak Kürdistan’ındaki bu kriz İran ve Türkiye Kürdistan’ında da bağımsızlık ateşini yakacakmış vs...

Kuzey Irak’tan röportaj yapıyorlar: 10 yıldır demokrasi içinde yaşıyorlarmış, bunun bozulmasını istemiyorlar; demokrasiyi korumak için taşları yeşil-kırmızı-sarıya boyuyorlar. Vatikan’dan atanmış bir katolik papaz, kasabanın meydanına iniyor, insanlara ismiyle hitap ediyor, el sıkışıyor... Hıristiyan-Müslüman kardeşlik içinde yaşıyorlarmış, Türkiye gelip düzeni bozabilirmiş.

Pazar günü (geçtimiz pazar yani) bir tartışma programında Radikal’den Mine Kırıkkanat’ı çıkardılar. ‘Türkiye orada ne arıyor?’ diye diye sual ettiler. Kırıkkanat kanımca çok güzel konuştu: ‘1991 Körfez Savaşı’nda 500 bin sığınmacı Türkiye’ye geçti. Fransa, Almanya, ABD hiçbir şey yapmadı. Bu sığınmacılara Türkiye aylarca baktı’ dedi. Spiker hemen başka bir konuşmacıya alakasız bir soru yöneltti; cevap hoşuna gitmemişti."

İşte TV5 cenahından bir örnek. Ama bizim içimizden de öyle sözler duyuyoruz ki TV’de. Bir emekli büyükelçimiz, Kürtlerin ABD nezninde daha etkili çalıştığını, mesela Molla Mustafa Barzani adına üniversitede kürsü bulunduğunu söylüyor. Bu kürsünün hangi hesapların sonucu açıldığını, bunun Türkiye üzerinde oynanacak oyunların kürsüsü olduğunu bilecek kadar "dış politika" derslerine girdik üniversitede! Yeni bir dünya düzenine tanıklık edecek nesil olduğumuz kesin. Tarih, ekonomi, dış politika kitapları yeniden yazılacak, bu da kesin. Ağızlardaki baklaların bir bir çıktığı yeni bir düzen!