The Others Gazeteci aktör değil üçüncü kişi olmalıdır

Gazeteci aktör değil üçüncü kişi olmalıdır

01.04.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Gazetecilik kimliğini öne çıkaranlar, barış sürecine içeriden değil, dışarıdan katkı sağlamalı. Mesleğin etik kuralları gazetecinin iki tarafa da mesafeli olmalarını gerekli kılıyor

Gazeteci aktör değil üçüncü kişi olmalıdır


Türkiye’nin Kürt sorununa ilişkin barış süreci devam ediyor. Siyasi irade süreci eylemsizlikle beraber sınır dışına çekilme, demokratik adımların atılması ve normalleşme olarak takvime bağlarken, ortak toplumsal hafıza ve algının gelişmesine katkı sağlayacak akil insanlar arayışını da sürdürüyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yedi bölgeden oluşturulacak akil insanlar kadrosunda bazı köşe yazarlarının da olabileceğine işaret etti ancak liste henüz resmi olarak açıklanmadı. Bazı gazetelerin listede yer almasını umduğu gazeteci ve köşe yazarının adlarına yer verilmesi ise akil insanların içerisinde gazeteci ve köşe yazarları olmalı mı? Olursa nasıl olmalı sorusunu gündeme getiriyor.

Eşit uzaklıkta durmak
Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. Yasemin İnceoğlu, evrensel gazetecilik ilkeleri ve dünyanın önde gelen etik kuruluşlarıyla gazetelerin, gazeteciler için hazırlatmış oldukları davranış kurallarında “eşit uzaklıkta durma şartı”nın arandığını hatırlatarak şöyle diyor:
“Medya, barış odaklı çözüm sürecinde yanlış algılamaları düzelten, anlaşmazlıkları saptayan ve analiz eden, güvensizliği yatıştıran ve her iki tarafın çıkarlarını belirleyen önemli bir iletişim kanalıdır. Gazetecinin barışı inşa etmedeki rolü halen günümüzde tartışmalı bir konu olsa da barış sürecinde gazetecinin hükümetin belirleyeceği bir komisyonda yer alması, gazetecilik ilkesi olan “objektiflik” ve evrensel gazetecilik davranış ilkeleri ile bağdaşmıyor.
“Gazeteci, siyasi iktidarlar veya başka güç odaklarının her türlü müdahalesinden kendini uzak tutar”, “Gazeteci hiçbir çıkar çatışmasının içinde yer almamalıdır”, “Gazeteci savunuculuk yapamaz, aksi takdirde gerçeklerden ve bağlamdan uzaklaşır ve onları çarpıtır”, Gazeteci herhangi bir siyasi etkinlikte taraf olamaz, pozisyon alamaz”.(IFJ-Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, Ethical Journalism Initiative, SPJ vs.)
Hatta bazı kuruluşlar bu kuralları biraz da abartarak gazetecilerin siyasi aktivistlik yapamayacağını ve hatta yürüyüşlere bile katılamayacağını dikte ediyor.

Medya itibarını korumak
Gazeteciler bir barış inşa sürecinde 3’üncü kişi olarak içerden değil, dışarıdan bu sürece katkıda bulunabilir. Nitekim 1962’de muhabir John Scali, Küba Füze Krizi’nin çözülmesinde çok önemli rol oynamıştı. Sovyet diplomatın ricası üzerine Scali ABD ve SSCB arasında nükleer bir felaketle sonuçlanma ihtimali olabilecek bir krizi önlemek üzere aracılık yapmıştı.
1977 yılında ünlü ABD’li muhabir Walter Cronkite uydu televizyon aracılığıyla ilk televizyon diplomasisini Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat ile İsrail Başbakanı arasında Kudüs’te yapılan tarihi buluşmayı ayarlayarak gerçekleştirmişti. Bu buluşma daha sonra yapılacak olan Camp David Antlaşması’nin ilk adımıydı. Bu verdiğimiz iki örnek de küresel ölçekteki krizlerin çözüm sürecinde gazetecinin 3’üncü kişi olarak yalnız iki taraf arasında bir köprü oluşturma, iki tarafı buluşturma bir başka deyişle süreci başlatma işlevinden sonra sahneden çekildiğini görüyoruz.
Gazetecilerin, barış sürecinde aktör olarak yer almak yerine, 3’üncü kişi olarak bu süreç hakkında doğru, eksiksiz, fikir ayrılıklarına odaklanan ve her iki tarafın fikirlerini, kendileri pozisyon almadan duyurmaları, gerek son yıllarda güven bunalımı yaşayan medyanın itibarını koruma gerekse de Türkiye’nin bir an önce barışa kavuşması konusunda daha hayırlı olacaktır.”

Haberin Devamı

Ombudsman Görüşü

Elbette taraflardan sadece birinin çözüm önerilerini değil, tüm barış girişimlerini çarpıtmadan, süreci baltalamadan, farklı sesleri, düşünce ve önerileri yok saymadan kamuoyunu aydınlatacak gazeteciler, tecrübesi, birikimi, çözüm ve önerileriyle barışa katkı sağlayacak çok sayıda köşe yazarı bulunmakta. Dolayısıyla köşe yazarı olup da “akademisyen” ve bu gibi kimlikleriyle öne çıkanların bu komisyonda yer alması anlaşılabilir. Ancak “gazeteci” kimliğini öne çıkartanların bu sürece içeriden değil, dışarıdan katkı sağlamaları tarafsız ve objektif olmaları açısından önem taşımakta. Gazeteciler akil insanlardan oluşturulacak komisyon çalışmalarının dışarıdan sıkı takipçisi olabilir ama hükümetin belirlediği bu komisyon içerisinde yer almak, gazetecilik ilkeleri açısından sorun yaratabilir.