The OthersGiyin de gel civanım

Giyin de gel civanım

03.01.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Giyin de gel civanım

Giyin de gel civanım
3 Ocak 1999
ÇİNTAY

MilliyetHep birlikte ezberledik: Sezonun rengi gri, minimalizm ile "tak takıştır" kol kola, etek boyları uzadı, işlemelere rağbet çok, transparanlarla ışıltılar altın devrini yaşıyor, platformlar öldü, topuklar inceldi... Bu kadar mı? Değil tabii. Kürk geri geldi, askılı elbiselerle üstler yere göğe konamıyor, lüks kavramı değişti, tekno kumaşlar yeni binyılı karşılıyor, kokoş çanta obsesyonu tavana vurdu...
Modayla ilgilenmiyor görünen kadınlar bile tüm bilgilere sahip; o yüzden uzatmayalım. Şimdi mesele şu: "Civan"ların hali ne olacak? Ya "pir"lerin? Peki genel olarak "pir ü civan", gardırobu neyle dolduracak? "CİVAN - Dilimizde aslı farsca sıfat: genç, taze, delikanlı; mesela 'zen civan - taze kadın' gibi işaret ve tasrih edilmedikce daima genç, taze erkek, delikanlı anlaşılır. Yüzü henüz tüylenmemiş genç erkeğe 'taze civan', 'nevcivan', 'mürahik civan', yeni tüylenmişe 'nevhat civan', sakalı bıyığı çıkıp da sakalını tıraş etmeğe başlamış, yalnız bıyığını bırakmış gence 'nevtıraş civan', 'çarebru civan', tüy üstünde durmadan bazu ve pençe sahibi, tuttuğunu yere serer iri yarı, güçlü kuvvetli gence 'zeberdest civan' denilir." (Reşad Ekrem Koçu, İstanbul Ansiklopedisi, Cilt 7, Fasikül 94)Herkes civan değil haliyle:
"Civan'ın zıddı 'pir'dir; bir toplumun bütün erkekleri kasdedildiği zaman, en yaşlısından en gencine kadar anlamında ve edebi bir klişe halinde 'pir ü civan' tabiri kullanılır."
Biz sanki ağırlıklı olarak "pir ü civan" gardırobu üzerine eğilmeliyiz gibi geliyor bana çünkü malum, "gençler"le "genç yaşayanlar" arasında pek bir fark yok artık. "Bu sene üniversiteye hazırlanıyor oğlan; o yüzden basket maçlarının eski tadı yok, ancak pazar sabahı bir saat tenis attırıyoruz," diyen kırklarının ortasındaki baba figürüyle onyedi yaşındaki oğlunun gardırobu tezat oluşturacak denli uzak değil. Bilemediniz üç beş takım elbiseyle bir düzine kravata karşılık, okul formasıyla iki fazla jean çıkar. Ama sezonun mühim unsurlarından kadifelerin, kalın dağ kazaklarının, grinin yanı sıra bordonun, pofuduk anorakların, deri ve süetin her yaş grubuna yakıştığı kesin. Ancak iddialı "civan"larda iyi duran bedeni tamamen saran üstler, likra gömlekler, parlak renkler, iki beden küçükmüş hissi uyandıran daracık ceketler istisna tabii. Peki bu sezon erkek modasında ayrıntılı olarak neler var? Hangileri '99 kışına gerçekten damgasını vuruyor?
* Kimse için sürpriz olmayacak biliyorum, ama sezonun ana rengi gri. Siyahla, bordoyla ve acı kahveyle karıştırılabiliyor, gümüş kravatlar "son cila" işlevi görüyor.
* Ceket, gömlek ve kravat arasında sadece ton farkı hissediliyor, öyle eskisi gibi lacilerin içine beyaz gömlek giyip kırmızı kravat patlatmak yok.
* Buna karşı "televizyoncu" ya da geniş anlamda "medyacı civan"lar karalara bürünmeyi tercih ediyorlar; bu da makbul.
* Ceketleri vücuda oturan yün takımlar hem spor hem şık. Ceketlerde favori üç düğme, kruvazeden uzak durmak lazım.
* Askerliğinizi komando olarak yapmamış (yapmayacak) olmanız hiç farketmez. Bu, şehirde kamuflaj kıyafetleriyle, özellikle de kargo pantolonla dolaşmanıza engel değil. Pantolonlar genellikle bol, dökümlü ve rahat.
* Vücuda hafifçe oturan uzun ceketlere de, daha geniş kesimli rahat kabanlara da rağbet çok. Çoban mı dediniz? Giyen erkek kaç yaşında olursa olsun, genç gösteriyor. Ve hayat dolu, sportif, macerayı seven... Daha ne?
* Kürk döndü, şakası yok. Gerçek veya yapay kürkler, gerek yakalarda, gerekse astar olarak çok çıkıyor karşımıza. Deri ve süetlere de çok iyi gittiğini söylemeye gerek var mı?
* Pofuduk anoraklar adamları ısıtıp kadınlara da yastık vazifesi gördüğünden çok tuttu. "Nevhat civan"lar turuncu, kırmızı gibi cart renkleri tercih edebiliyor.
* Kazaklarda alternatif çok. Kırçıllı, el örgüsü havası veren kalın dağ kazakları kadar, ceket içine giyilebilen ince balıkçı ve yarım balıkçılarla yumoş kaşmirlere de rastlıyoruz. Bir de bol miktarda kapüşona...
* Evet, kapüşon başlı başına bir madde bu kış. Kazak, hırka, eşofman kadar uzun ceket ve kabanları da süslüyor. Her an Range Rover'ına atlayıp dağlara kaçabilirmiş hissi uyandıran sakallı ve kapüşonlu "zeberdest civan"lara iç geçiren kadınlar tanıyoruz.
* Tüvit ceketler, sezonun en çarpıcı parçalarından... Hem spor hem klasik.
* Ayakkabılarla botlar uzun ve küt burunlu. Bir de lastik ayakkabı hadisesi var: Rengarenk lastik ayakkabılar sadece jean ve eşofmanların altına değil, kumaş pantolon hatta takımlarla da giyiliyor. "Pir"lere ne kadar tavsiye edilir, edilirse hata mı yapılır, emin değilim doğrusu...
* Bana güvenmeyenler, memleketimizde erkek modası denince en güvenilir isimlerden olan, birçok yabancı giyim firmasının temsilcisi ve danışman Ferruh Karakaşlı'ya kulak versin: "Bedeni tamamen saran üstler, likra gömlekler, triko kazaklar, tüvit ceketler ve bol kesimli pantolonlar sezonun en çarpıcı parçaları. Ekose ve çizgiye çok rastlıyoruz. Ceketlerde vatkadan ve bol kesimlerden kaçınmalısınız. Uzun veya kısa üç düğme ve bedene mümkün olduğunca oturan modellere yönelmelisiniz. Tarzınız spor ya da klasik olsun, sezonun renkleri, aksesuvarlar ve saç modeliniz, modern bir görünümünüz olmasını sağlayacak."
Sahi, bir de kanto sormuştuk; Öjeni Hanım'ın Hüzzam Kantosu:
Müjdeler olsun a beyim / Mehperi bir can gelecek / Hüsün güzel çeşmi siyah / Kaşları keman gelecek / Gözleri ahu gibidir / Naz ile reftar gelecek / Ayağında kundurası / Üstü Fransız boyası / Penbe ipek kordelası / Nazlı civanım gelecek. Pembenin de - özellikle grinin yanında - moda olduğunu söylemiş miydim?


Yedim
* Yere dökülen bir un sessizliği mi / Göğe bırakılmış bir balon sessizliği mi / İşini bitirmiş bir org tamircisinin / Tuşlardan birine dokunacakkenki / Dikkati ve tedirginliği mi... (Ben Ruhi Bey Nasılım, Edip Cansever)

* "Hasan kolonyasını kullananlar kendilerini latif kokulu binlerce çiçeklerle süslenmiş cennet gibi bir bahçenin ortasında hisseder." Bütün Türkiye, Ağustos 1950

* Mağara kadını saçı... Söylemiştik, mümkünse artık kafanıza makas değmesin, saçınız ayaklarınıza dolaşsın.

* "İki kadın birbiriyle sıkıfıkı arkadaş olunca, bu üçüncü bir kadının iki arkadaş kaybettiğini gösterir." S.L. Persley

* Dünyanın en çok satan votkası: Wyborowa. Hele Wyborowa martini akıl almaz oluyormuş. Yüzyılın en müthiş üç simgesinin blues, kübizm ve Polonya votkası olduğunu iddia eden Picasso da fanatiğiymiş.

* En hip: Gucci'nin yırtık, kesik, boncuk ve tüylerle kaplı görkemli jean'leriyle Narciso Rodriguez'in süet düz terlikleri olay yaratıyor.

* Hindistan sevdası: İster ruhunuzu arıtmaya, ister birkaç parça sari toplamaya... Ayna işlemeli kılıklar, hippi baskılı kaftanlar, deli renkler... Tasarımcısından rock şarkıcısına herkes kendini Delhi'ye atıyor.