The OthersHERŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK'IN RESEPSİYONİSTİ MESUT AKUSTA

HERŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK'IN RESEPSİYONİSTİ MESUT AKUSTA

25.04.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sahneye çıkmadan şnav çekiyor

HERŞEY ÇOK GÜZEL OLACAKIN RESEPSİYONİSTİ MESUT AKUSTA




Melda Davran
HERŞEY ÇOK GÜZEL OLACAKIN RESEPSİYONİSTİ MESUT AKUSTA

"Fehim Paşa Konağı" müzikalinde kabadayı "Düztaban Osman"ı oynayan Mesut Akusta, kendinde de biraz kabadayılık olduğunu itiraf ediyor. Sesinin güzelliğiyle de dikkat çeken Akusta, iyi bir tiyatrocu olmanın yolunun konservatuvardan geçtiğine inanmıyor.

Alaturka müzikal "Fehim Paşa Konağı" Akatlar Kültür Merkezi'nde perdesini açtı. Kerem Alışık'ın ilk defa sert erkek rolünden sıyrılıp "jön komik" olduğu, "sabah şekeri" Ebru Cündübeyoğlu'nun da tiyatroya adım attığı müzikalde, genç oyuncu Mesut Akusta başarılı oyunuyla alkış topluyor. "Herşey Çok Güzel Olacak" filmini izleyenler Bodrum'daki otelin atletik ve asabi resepsiyonisti rolünden Akusta'yıhatırlayacaklar.
15 yıldır tiyatroda olan 34 yaşındaki oyuncu "Konservatuvardan mezun değilim, yani okullu değilim, konservatuvarın gereğine de inanmıyorum," diyor. Oyuncu enflasyonuna rağmen Türkiye'de bu işin zor olduğunu, yılmamak gerektiğini söylüyor. Buna en güzel örnek, "Herşey Çok Güzel Olacak" filmine giriş hikayesi. Deneme çekimleri için film şirketine giden arkadaşı, Akusta'yı da yanına almış ve dışarda kendisini beklemesini söylemiş. Akusta son anda çekim odasına dalıverince filmciler, "Sizi tanımıyoruz, Mustafa Bey mi gönderdi?" diye sormuş. O da böyle birini tanımamasına rağmen "evet" deyince içeriye almışlar, deneme çekimi başarılı olunca da filme kabul edilmiş. Bunu ilk kez şimdi açıklıyor ve gençlere örnek olsun diyor!
Sahnede ne kadar doğal ve rahatsa şimdi o kadar heyecanlı Akusta. Çünkü ilk defa kendisiyle röportaj yapılıyor. Üstelik yakın arkadaşı Fikret Kuşkan, "Nee gazeteciyi evine mi çağırdın?" deyince bir de buna endişe eklenmiş.

HERŞEY ÇOK GÜZEL OLACAKIN RESEPSİYONİSTİ MESUT AKUSTA
Anlatıyor Akusta: "Babamın işi nedeniyle ve turnelerle bütün Anadolu'yu dolaştım. Gördüğüm her şey tecrübe oldu. Çok haşarı bir çocuktum, defalarca eşekten düştüm, sonuncusunda dilim tutuldu ve 4 yıl konuşamadım. Bir çiftlikte yaşıyorduk, yeşillik bir yerde. Gözlerim büyük olduğu için bana Cingöz derlerdi, herkes kaybolan eşyasını bana aratırdı, o ağaçların arasında dolaşır, şeytan aldı götürdü der, sonunda muhakkak bulurdum."
Cezalar, uzaklaştırmalar yüzünden okuldan soğuyan Akusta, orta 3. sınıftan sonra eğitimini bırakmış, Ankara Halk Eğitim Merkezi'nin tiyatro kurslarına yazılmış. Daha sonra çocuk tiyatrolarında çalışmaya başlamış. Bazen Sinderella'da prens bazen de maymun olduktan sonra, kurdukları Ankara Sanat Merkezi'nde (ASM) Aziz Nesin'in "Zübük"ü gibi pek çok politik oyunda rol almış.
Kendisine disiplin ve ciddiyet kattığı için Ankara kökenli bir tiyatrocu olmakla övünüyor Akusta. Buna rağmen tiyatroların ticari yanından rahatsız olup İstanbul'a yerleşmeye karar vermiş. Tabii İstanbul da yağmurdan kaçan Akusta'ya "dolu" gibi gelmiş ama "Arka Sokak", "Hababam Sınıfı" gibi dizilerin kapısını açmış. Bir yandan da Hadi Çaman Tiyatrosu'nda ilk başrolü "Muhteşem Serseri"yi oynamış 4 yıl boyunca.
Tiyatroda adeta bir gelenektir. Meslektaşının rahatsızlığı, tiyatrocuyu bir günde meşhur edebilir. Hakan Altınel'in sahneye koyduğu "Cahide" oyununda Erhan Yazıcıoğlu rahatsızlanınca Nurseli İdiz'le başrolü paylaşmış.
Akusta, "Fehim Paşa Konağı"nda kabadayı bir karakteri canlandırıyor, atlıyor zıplıyor, idolleri Tuzsuz Deli Bekir'in, Ustura Kemal'in izinden gidip "Hieeeyyyt, var mı bana yan bakan," diye dolaşıyor. Kendinde de biraz kabadayılık olduğunu itiraf eden Akusta, eski İstanbul'un "kabadayı raconlarını" anlatıyor:

"Argo deyimle madara olan yani bir başkası tarafından mağlup edilen kabadayı bir daha aleme çıkmaz 10 yıl evine kapanırmış ya da kahvehane, meyhane işletirmiş. Dövdükleri kabadayıyı hastaneye götürecek kadar da mertçe yaşarlarmış. Şimdiki 'koruma'larla uzaktan yakından ilgileri yokmuş yani."
Mesut Akusta sahneye çıkmadan önce, bazı tiyatrocular gibi dua okumak, dekora 3 kere vurmak yerine hiperaktif yapısına uygun olarak şnav çekiyor.
"Para biriktirmek için başka iş yapamıyorum, çünkü masa başında oturamıyorum," diyen Akusta, yolun yarısına gelip, hala para kazanamadığını ve bir arabaya sahip olamadığını görünce Sayısal Loto oynamaya karar vermiş. 500 milyar çıkarsa Beyoğlu'nda tiyatrocuların kalacağı bir kültür merkezi yapmayı düşünüyor.
Sanatçı, sesi güzel olmasına rağmen, İstanbul'daki Akusta Müzik Evi ile ilgisi olmadığını söylüyor. Doğduğu yer olan Konya'da pek çok Akusta varmış ve soyadı "işini temiz yapan, iyi yapan" anlamına geliyormuş. Zaten o da "işini temiz yapıyor".